9: bölüm son çırpınışlar

271 28 6
                                    

Yoongi mektubu okuduğunda hem şaşkınlıktan hem de hayretten dilini yutacaktı az kalsın.

Jungkook hayatını onun için tehlikeye atmakla kalmamış bir de saraya kadar peşinden gelmişti büyük riskler alarak.

Fakat Yoongi aptal değildi, saraydan kaçmak imkansızdı hele hele kendisi gibi bir köle için. Jungkook eğer yakalanırlarsa başına ne geleceğinin farkında bile değildi. Mektupta Yoongi ile görüşmek için bir saat, bir de yer not düşmüştü. Yoongi mektubu yakıp endişe ile ne yapması gerektiğini düşündü. Gidip Jungkook ile konuşması ve onu bu delice fikirden vaz geçirmesi gerekiyordu. Bu saray onların ülkesindeki küçük kaleye benzemiyordu, öyle bir korunuyordu ki Kim Namjoon'dan habersiz değil saraydan çıkmak, saraydan dışarı rüzgar bile esmiyordu.

Jimin çok geçmeden geri döndüğünde mektup hakkında hiç yorum yapmadı ve hiç bir şey olmamış gibi gününden bahsetti. Yoongi güvenlik amaçlı olarak mektubu cayır cayır yanan şömineye atarak ve arkasından iz bırakmadan kurtularak çok iyi yapmıştı. Çünkü bu mektup bir şekilde Kim Namjoon'un eline geçseydi ihanetten ikisinin de kafalarının kesileceği kesindi.

Yoongi her zaman yaptığı işleri yaparken babasını düşündü. Acaba hayatta mıydı? Acaba işkence görüyor muydu? Bı düşüncelerin ona zarardan başka bir şey vermediğini bildiği için aklından kovmaya çalıştı.

Saray koridorlarını silerken bir omeganın onu omzundan iterek düşürmesi ile canı yandı. Bir kova kirli su da haliyle üzerine düşmüş ve onu sırılsıklam bırakmıştı. Ondan neden bu kadar nefret ediyorlardı bilmiyordu ama Jimin olmadığında başına sık sık böyle hadiseler geliyordu.

"Temizlemek yerine yerleri daha da kirletiyor ucube, doğru iş yapmayı bilmez misin sen?"

Alaycı bir şekilde edilen hakaretlere artık alışmıştı ve tepki vermemeyi öğrenmişti Yoongi, çünkü konum olarak saraydaki en aşağıda insan kendisiydi. Dileyen istediği kadar zarar verebilirdi ona, şikayet edebileceği ya da yardım isteyebileceği hiç kimse yoktu. Sessiz kalarak olayların büyümemesi için elinden geleni yapmayı öğrenmişti.

"Şuna bak sesi de çıkmıyor!"

Bir kaç omega başına toplanmış kahkahalar ile gülerken Yoongi üstü başı ıslandığı için ne yapacağını bilmeden yerde kalakalmıştı. Ne diyebilirdi ki? Kendisini nasıl savunabilirdi?

O sırada aniden yanlarına koşarak gelen harem görevlisi bütün omegaların dikkatini çekti.

"Çabuk toparlanın Efendimiz geliyor."

Yoongi sanki üzerine bir yığın çimento dökülmüş gibi kas katı kesildi. Bunca zaman ondan kaçmayı başarmıştı ve hiç ummadığı bir anda o zalim hükümdara yakalanmak kalbini korkuyla sarsmıştı.
Yüzünden bütün kanın çekildiğini hissetti.
Duvara tutunarak zorlukla ayağa kalktı. Etrafa telaşlı bir şekilde bakıp kaçacak delik arıyorken muhafızlardan iki tanesi koridorun ucunda göründü.

Başka hiç bir çaresi olmadığı için korku ile biraz önce onu düşüren omegalardan birinin arkasına sığındı.
Omeganın onu itmesini, düşürmesini bekledi ama hükümdarın karşısında herhangi bir hareket yapmaktan kaçındığı için Yoongi'nin arkasında saklanmasına izin verdi. İçten içe ona teşekkür eden Yoongi nefesini tuttu ve gözlerini yerden ayırmadan içinden saymaya başladı. Bir an önce Namjoon'un geçip gitmesini bekliyordu.

O sırada saray muhafızları ile toplantı alanından odasına çekilen Namjoon hiç beklemediği bir görüntü ile karşılaştı. Daha onu görmeden koridorun başında kokusunu duymuştu. Bu yüzden küçük prensin de burada olduğunu biliyordu. Gözleri hemen etrafta prensi ararken onun bir kedi yavrusu gibi hizmetlilerin birinin arkasına saklanmış olması zalim hükümdarı gülümsetti. Gülümsemesi bir kaç saniye sürdü. Çünkü omeganın ıslak halinden başına bir şey geldiği belliydi.

Tutsak Prens +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin