Bugün 16 temmuz saat 23:22. Yine hiç bir değişiklik yok. Bugün arkadaşının düğünü varmış oraya gitti sözde. Biz işten erken çık gel bir yerlere gidelim diyince hiç mümkün olmuyor. Ama gidilecek yere izin alınıyor. Erkek arkadaşlarla gidilecek masallarıyla kandırdı gitti bizi. Bizdr avunduk eşek gibi evde onu bekliyoruz. Yolculuk bu ya yinede onu merak içinde bekliyorum. Biliyorum çünkü huyunu içmeden durmaz. Sanki o beni düşünüyormuş gibi ben onu düşünüyorum. Merak ediyorum. Saatler geçmek bilmiyor. Ben ne biçim bir insanım bilmiyorum. Adam bizi düşünmüyor kendini gezdirmeye gidiyor, keyfi yerinde bende salak gibi onu düşünüyor, merak ediyorum. Ama bir taraftanda ona kızmıyor değilim. İçim içime sığmıyor. Ben bunlarımı hakediyorum. Tamam hep bizimle gidecek değil ya. Onada hak veriyorum ama birazda bizi düşünmesini isterdim. Bizim bir süre ayrı kalmaya ihtiyacımız var. Yalnız kalıp düşünmek ve birbirimizin degerini anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Hangisi iyi gelecek bize bakalım. Zaman gösterecek. Bakalım çocuklar ve benimi yoksa şuan yaşadığı hayatımı seçecek. Artık bende hiç duygu kalmadığını hissettim bu akşam. Sadece üzülebiliyorum ve aşırı derecede ağlamak istiyorum. Sadece içimde bu duygular var. Artık ondanda hiçbir şey istemiyorum. Kimsenin bana acımasını istemiyorum. Zaten eşim bize hiç acımıyor, bizi hiç sevmiyor, bizi düşünmüyor. Düşünmüş olsaydı bize sahip çıkardı. Onun tek dostu içkisi ve kumarı oldu artık. İnterneti ağzıma almak bile istemiyorum. Çünkü benim başımı yakan o oldu. Ben 4 gündür çocuğumdan ayrıyım. Ben anayım ciğerim yanıyor ama yinede bir yandan yuvamı kurtarmaya çalışıyorum. Adamın istediği o, bende felefon yok onu rahatsız edemeyeceğim. Oda rahat rahat eğlenip gezecek tozacak. O böyle alemlerin adamı. Başıboşluğu seven bir adammış. Bu gün saat 10'a kadar uyudum. Uykudayken herşeyleri unutuyorum. Yüce ALLAH'ıma dua ederek yatıyorum. Başka türlü kafamın içi boşalmıyor. Düşünüyorum, düşünüyorum kulaklarımda hep o telefondaki sesler çınlıyor ve uyuyamıyorum. Saat 10'da zil sesiyle kalktım kahvaltı yaptık biraz yengemle dertleştim kafamı dağıttım. Hazırlandık gezmeye gittik. Yine içimde sıkıntılar. Yüzümde bir hüzün, zaman geçmek bilmiyor. Eve geldik. Onu aradım keyfi keyif rahatı rahat 2 dakika konuşmaya tenezzül bile etmedi. Saat 22:00 gibi buradan çıkarız deyip telefonu yüzüme kapattı. Saat 24:00'a geldi ne gelen var ne giden. Ben öküzde onun yolunu gözlüyorum. Benimki bir saplantı aşırı bağlılık olsa gerek. Başka bir isim bulamıyorum. Adını koyamıyorum. Daha hâlâ onun yolunu gözlüyorum. 1 saattir her türlü araba gelip geçti. Giden evine dönüyor erde olsa geçte olsa ama benim giden adam daha evin yolunu bulamadı. Evden saat 7:20'de çıktı saat 00:15 daha yok. Evde olmasını istemiyorum, evde olmadığı zamanda içim içime sığmıyor. İçtiği zaman aşırı derecede içer hiçbir zaman kendini sınırlayamaz. Bundan çok eminim onun için korkuyorum, endişeleniyorum. Tamam kızıyorum söyleniyorum ama yinede 15 senelik kocam , çocuklarımın babası. Ona birşey olmasını istemem. Sonuçta oda bir can taşıyor. Onunda anası babası var. Onlarda çok üzülürler. O bana kıyıyor ama ben ona ne kadar kızsamda hiç bir zaman kıyamam. Çünkü köpekler gibi seviyorum. Ne biçim bir sevgi bu anlamıyorum. Arkadaşlarıyla düğüne giden adam bu saatlere kalmaz. Düşünceli olan insan benim evde karım var çocuklarım var deyip münasip bir zamanda oradan ayrılması gerektiğini bilir. Dönüş yolu uzak saat geç olacak geç kalacağız kazası var belası var demesi gerek. Ama nerde onda o kafa düşünecek kapasite. O sadece evde uzak olsunda ne olursa olsunm onun için hiçbir şey farketmez. Bizim yüzümüzü görmesin ona yeter. Saatler ilerliyor. 00:30 oldu neredeyse. Benim gözüm yollarda. Ne evin yolunu bilmez adammış. Beni merak ederler , beklerler diye hiç düşünmez. Çünkü bizi kafasından ve kalbinden çoktan sildi. Ben bunları biliyorum. Hiçbir zaman bizi bu saatlere kadar götürüp gezdirmemiştir. Biz ona sadece ayak bağıyız, mecburiyetiz. Zaman zaman ağlayıp içimi boşaltmaya çalışıyorum, gözlerimden bir damla yaş akmıyor. Bazende çeşme gibi boşalıyor, durmak bilmiyor. Neden bekliyorum ki ben bu adamı demekki mutluluğundan ayrılamadı. Eve dönmek istemiyor..