𝟒

1.7K 121 8
                                    

"Ee iyilik meleği nasılsın?" Hiç bilmediğim bi odaya gelmiş peşimden Doğan'ı da sürüklemiştim.

Yaptığım imaya güldü ve ekledi "Bu iyilik meleği iyiliğini düşünüyor. Sana bin defa dikkatli ol dedim ama beni dinlemiyorsun. İlla başına bi şey gelmesi lazım anlaman için."

Doğan çocukluk arkadaşımdı. Kendisi şu an doktorluk yapıyordu. Küçükken annesi yani komşumuz Rabia abla 'Büyüde de seni oğluma alacağım." Derdi hatta. Durup, Doğan'ın geçmişteki aptallıkları gözümün önüne geldi. Güldüm kendi kendime, sonra Erol'un o an bile buna karşı çıkması geldi aklıma Onun mutlu olmaya bile hakkı yok ne diyorsun sen Rabia abla! O bu hayata kendiyle getirdiği uğursuzluğu ve pisliği temizlemeye geldi' kolumdan çekiştirerek beni atölyeye sokmuştu o an. Rabia abla ise 'Yazık kıza, Beter ol sende adam! Küçücük kıza yaptıklarına bak.' O öylece kelimeler söylemişti sadece. Ama küçüklüğümde bana tek şefkat duygusunu tanıtan ve gösteren Rabia ablaydı.

"Ne daldın yine öyle?" Doğan elini önümde sallayarak beni kendime getirdi. "Çok düşünme," eliyle baş ve işaret parmağını kısıp gösterdi. "Şu kadarcık beynin kalmış ona da yazık." dedi.

Omzuma geçirirken bi tane inledi. Ağzını kapatmaya çalışırken kapı cart diye açıldı. "HAY S!KEYİM!" diye bağırdım.

Barış aniden "TAMAM GÖRMEMİŞ SAYIYORUM SİZ DEVAM EDİN!!" Demesiyle kapıyı açtığı gibi geri kapattı.

Elimi Doğan'ın ağzından çekerken kahkahasını dışarı attı.

Tip Tip ona bakarken. "Gülme, 1 saate kalmaz dedikodumuz yayılır." Barış kesin görmemiş davranıcaktı. Lanet olsun bi de Arel'in kulağına giderse bunun için de azar işitecektim. Zaten her şey birikmişti bi de bu mu yani?

Gülmesini sonunda bastırırken. "Biraz rahat ol, hem benim gibi biriyle adın çıktı. Şimdi seninle evlenmek zorunda da kaldık." Yanağının içini gülmemek için ısırıyordu.

"Arel bu sefer beni çiğ çiğ yiyecek."

Dediğim kelimeye inanmıyormuş gibi "Sen birinden mi korkuyorsun? Lidya birinden mi korkuyor." dedi.

"Korkmuyorum seni ahmak!" Kokmuyorsan bu telaşın ne Lidya? İç sesim yine devreye girerken düşüncelerimi okumuşçasına Doğan ağzını açtı.

"Sen bi de aşık-" Ağzını tekrar kapattım. Sesi tahminimden yüksek çıkmıştı.

"Hayır, Ne alaka hem Komutanım o benim." Elimi tekrar ağzından çektim ve "Millet iyice işi pişirdiğimizi düşünmeden çıkıyorum ben." Tam gidicektim ki kolunu cimdim. "Ve planıma burnunu sokma! Onlarla aynı hedefte değilim onlar o herifi yaşatacak, bense onu öldürmek istiyorum." Kapıyı kapattım ve çıktım o daracık odadan.

Üstümde ki tozları silkelerken 2 askerin fısır fısır bana bakıp konuştuklarını gördüm. "Bi şey mi vardı Askerler?" Daha kısa boylu olan kafasını salladı ve yatakhaneye gittim. Üstümü değiştirip bi an önce uyumak istiyordum.

Yatakhanenin girişinde Elif'i gördüm. Barışla konuşuyorlardı. Beni görmeleriyle Elif Barış'ı susturdu.

"Soğanla sonunda bitirdi-" Elif ayağına vurdu. Barış çenesini kapatırken.

"Dedikodu kazanı gibisin, Askeriye'yi mahalleye çevirdin."

Kapının girişinden bi adım atarken Barış tekrar konuştu. "Arel seni odasında bekliyor."

"Ona da hemen yetiştirdin mi yuh!" Elif inanmayarak Barış'a bakarken.

"Hayır, hayır. Bi iş için dedi." Kulağıma eğilip "Sanırım şu göt alıp verme mevzusu." Vurmam için geri sıçradı. "İyi geceler kızlar. Sabah çalışmada görüşürüz." El salladı.

Yakamoz GüzelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin