4 🔮

46 7 4
                                    

 "Gökten düşen yıldızların şehri: Elaanon

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gökten düşen yıldızların şehri: Elaanon. Gece bile kıskançlığından havanın tam kararmasına izin vermezdi burada. Gündüz her daim hüküm sürmek ister, kıskanç alacakaranlık burnundan kıl aldırmazdı.

"Bu şehirde yaşayanlar yıldızların ahenkli, ışıltılı raksını izlemek için yine geceyi beklemek zorunda kalırdı ancak bakışlar göğe yükselmez, şehrin tam kalbine düşerdi. Sokaklar lambalarından ve bizzat hanelerden yükselen göz alıcı ışıltı burayı capcanlı bir konaklama merkezi haline getirmiş, yüksek yaşam standardı ise göç edenler için cazip bir seçenek sunmuştu. Elbette halkın geliri yüksek olurdu; nasıl olmasındı? Tüm diyara ticareti yapılan Morka, Elaanon'un yeraltında bulunan sayısız madenlerden çıkarılmaktaydı. Haliyle bu madenin çıkarılmasını, işlenmesini ve yayılmasını sağlayan soyluların bodrum katında kralları bile imrendiren altın saraylar yatmaktaydı. Miral denirdi bu soylulara halk ağızda; parayla soy ve rütbe edinen. Çirkin bir anlamı olsa dahi bu soyluları rahatsız etmek yerine daha da keyiflendirirdi. Çünkü krallarının yüksek danış konseyinde dahi yer edinen bu kişiler, itibar ve peşine taktığı korku için bunların yeterli olduğunu tüm kurnazlığıyla bilirlerdi."

Dudağındaki gülücüğün çarpık olduğuna emindi. Lafı böylesine dolandırma nedenini bildiğinin farkındaydı. O, isteklerinin gerçekleşmesi için hep çok daha fazla çalışan taraf olmak zorunda bırakılmıştı.

"Bu gece normalden oldukça fazla olan sözcüklerin bana karanlık akarsuları hatırlatıyor Avelina," dedi yanındaki, ondan yaşça büyük kadın değişik bir hazla. Yüzünde, sanki az sonra en sevdiği tatlıyı bir lokmada yutacakmışçasına bir ifade vardı.

Avelina gizemli, aynı zamanda da tekinsiz bir gülümseme kondurdu bu sefer dudaklarına. Bu gülücük on altı yaşından itibaren büyük bir yoldaş olmuştu ona. Eskileri unutturan, yeni yaşamında ruhunu verdiği Efendisi'nin bir ödülü.

Karanlık Akarsular... diye düşündü Avelina, elleri çenesinde. Ve hoşuna da gitti bu betimleme. Genişledi tekinsiz gülücük. Sırlarla dolu olan yüzündeki ifade sahiden de karanlık suları hatırlıyordu. Simsiyah yıldızsız geceleri. Perdesiz, yıkık dökük, terk edilmiş evleri.

Ama o siyahlığa inat etmişti geçmişi, karşısında paletli bir elbise gibi şıkır şıkırdı. Kahkaha sesleri ve mutluluk kulaklarına sinsice süzülüyor, bu neşe dolu ezgi öğleden sonra yediği yahniyi boğazına dek çıkarıyordu. Kusmak istiyordu. Sokaklara ölüm kokusu yayılsın istiyordu. Kahkahalar feryatlara dönsün, ışıklar karanlığa gömülsün diye delicesine arzu ediyordu. Tüm meyve ve çiçek esansları yanık ve külle yer değiştirsin...

Ölümcül düşünceler tüm hücrelerini tepindiriyordu adeta.

İşte şimdi, çoğu zaman açık olan algıları kapanıvermişti. Geçmişi unuttuğunu, atlattığını sanırken intikam en kıymetli Morka'ya bile değişilmez, şuh bir fahişe edasıyla ruhunda cirit atmaktaydı. Yumruklarını sıkıyordu.

Ölüm BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin