~~~Çantamdan plastik paket içerisindeki kürdanımı da aldıktan sonra sınıftan çıktım. Koridorda ilerlerken bir yandan kürdan paketini açmaya çalışıyor bir yandan da kalabalıkta kimseye değmeden yürümeye çalışıyordum. Derslerim ağır geliyordu ve ben mola saatlerinde üniversite'nin girişinde bulunan kafeden içecegimi alıp arka bahçeye geçerek zihnimi dinlendiriyordum. Şuan da aynı şeyi yapmak için kafeden içeri girmek üzereydim.
İki üç adımın ardından kafenin otomatik kapısından giriş yaptım. Neyse ki çok sıra yoktu ve işim burada çabuk bitecekti.
Siparişimi verdim ve tahminimce kasa denilen kısımda kendimi dirseklerim ile aynı hizzada olan masaya yaslayarak bekledim. Yaklaşık 3 dakika sonra omzuma dokunan el ile aynı anda içeceğiniz hazır cümlelerini sarf eden adama dönerek elinden içeceğimi alıp ödemeyi yaptıktan sonra tekrar yavaş adımlarım ile çıkışa doğru yürüyordum.Arka cemimden titredigini hissettiğim telefonumu yerimde yaklaşık 5 saniye durduktan sonra çıkardım ve tekrar yürümeye koyuldum. O sırada kilit ekranını açmaya çalışıyordum. Bir mesajım vardı ve harutodan'dı.
"Sahi-ya ben bugün başka bir arkadaşım ile dışarıda takılacağım. Beraber olacağımızı söylemiştim ama çok ısrar etti. Kıramadım. Senin için sorun olmaz değil mi.
"Keyfine bak sen. Sorun de-"
Birine çarpmıştım ve bu klavyemdeki parmaklarımın durmasını sağlamıştı.
Kim olduğuna bakmadan elinden düşen kağıtların yerde kahverengi suyla ıslanmış ve toplanmayı beklediğini fark ettim. İki elimde dolandı gözlerim. Elimdeki içecek dökülmüştü işte mucize beklermiş gibi ellerime bakmamın ne anlamı vardı ki.Şuan belkide birinin ödevini,projesini yada herhangi önemli belgelerini mahvetmiştim. Özür dilemek için kafamı kaldırdığım sırada tanıdık gelen sima ile boş bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Okula yeni gelen çocuktu. Bu sabah bahçede etrafına kırgın bakışlar atan çocuk.
Şuan da tam karşımda aynı bakışlarla duruyordu. Şimdi emin olmuştum. Mahvettigim belgelerin önemli şeyler olduğunu. Özür diledim. Tekrar ve tekrar. Özürler sıraladım. Ardından yere eğilip kağıtları toplamaya çalıştım ama toplamanın artık ona bir faydası olmayacagını biliyordum. O da biliyordu. Benim gibi eğildi. Ellerini bana doğru anlamam için hareket ettirdi ve konuşmaya başladı.
"Sorun değil. Tekrar alabileceğim bir şey değil ama zamanı geri alamayacağımıza göre artık yapacak bir şey yok. Lütfen sen bırak ben hallederim."
Bunları söylerken istemsiz olduğunu düşündüğüm bir gülümseme takınmıştı yüzüne. Neden bu kadar nazikti . Neden sarf ettiği bu cümleler içimde boşluk hissi yaratıyordu.
"Gerçekten özür dilerim. Belgeler sizin için önemli olmalı."
Dudaklarını birbirine bastırarak konuşmaya başladı.
"Evet bir öğrenciden aldığım ders notlarıydı. Ben istedikten sonra vermiş olan tek kişiydi ve artık tekrar gidip almam galiba uygun olmayacak"
Son cümlesini yine hafif gülümseyerek söylemişti. Bu kendimi daha da kötü hissetmeme sebep olmuştu. Hangi bölümde okuduğunu bilmeyerek ona bir teklif sunmak geldi aklıma. İnanır mısınız bu dünyanın en saçma ve salakça teklifi idi ama o an aklıma gelen tek şey de oydu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just You And You -Jaesahi
RandomMilyon yıl geçse ışığından tanır, bulurum seni. sen benim en parlak yıldızımsın.