5

25 7 22
                                    


~~~

Kolumda hissettiğim hafif dokunuş, aralamaya çalıştığım gözlerim ve sınıfı dolduran kalın ses ile hocanın geldiğini yeni anlıyordum. Tam olarak kendime gelememiş halimi hâlâ takınıyorken kolumdan sarsıldığım yöne döndüğüm sıra aramızda en fazla bir metre olduğunu düşündüğüm,sınıfımda olmasına rağmen zorlasam da ismini hatırlamadığım çocuğun bana doğru 
'hoca seni uyandırmadan uyandırmam gerektiğini düşündüm.' demesiyle hiçbir şekilde tek kelime etmeden sadece kafamı sallayarak geçiştirdim onu. Benim dilimde teşekkür etmek de denebilirdi tabii buna.

Dağılan saçlarımı düzletmeye çalışırken gözlerimi yeni acmamın verdiği rahatsızlık istemsizce oflamama sebep olmuştu ve şuan sanki tüm kirpiklerim tek tek göz bebeklerim ile acımasız bir savaşta, silahlarını gözlerime batarak kullanıyorlardı. Ellerimi saclarımdan çoktan çekmiş gözlerimi ovuşturuken bulmuştum. Bu savaşa ancak böyle son verebilirdim değil mi?

...

Sıkılarak geçirdiğim ara saatinin önceki son dersimdi bu ve ben sanki zamanın hızlı akacağını düşünürek tahtanın üst kısmında duran gözle görülebilecek derece tozlanmış saatin,dersin bitiş saati için kalan bir kaç dakikasını tek tek sayıyordum. Zaman benimle inatlaşmıştı sanki, geçmek bilmiyordu. Hocanın görmeyeceğini düşünerek elime aldığım telefonumdan Haruto'nun ismine en üstteki kısımdan tıkladım ve mesajlar bölümünün açılmasıyla dışardan bakılırsa random bastığımı düşünecekleri derece hızlı tıkladığım  klavye tuşlarından kafeye başkasıyla gitmem gerektiğini bildiren kısa bir mesaj bıraktım.

Haruto'nun 'yeni arkadaşlar edinmene mi mutlu olayım, beni ekmene mi üzüleyim bilemedim. Şaka yapıyorum keyfine bak' mesajı ile tatmin olduğum sırada hocanın bugünlük bu kadar cümlesi  uzun zamandır içinde bulunduğum bunaltıcı saatlerden kurtulmuşum hissiyatı verirken attığım hızlı adımlarım eşliğinde telefonumu arka cebime sıkıştırıp kafeye doğru yol aldım. İçimde yine bir heyecan yavaş yavaş kendini ortaya çıkarmaya yüz tutmuştu. Asla anlam veremiyordum yine ve yeniden.

Ben Hamada Asahi. Beni hayatın en mutlu ama en çaresiz insanına çevirecek o kişiye doğru yol alırken kalbimi yerinden söküp atabilecek derece heyecana bürünmüştüm. Herşeyden habersiz. Olacaklardan bi haber.

Kafeye yaklaştığım sıra adımlarımı yavaşlatmış, onun daha gelmemiş olduğunu fark ederek rahat bir nefes almıştım. Kendimce bekletmemiş olduğumu düşünüyor bununla mutlu oluyordum. Mutluluğum uzun sürmemişti çünkü bu şahıs o kadar çok düşünen birydi ki şimdi de hayali arkadaşı ikinci asahi ona meydan okuyormuşcasına 'Ondan önce gelmemeliydin. Şimdi gelmek için can atıyormuşsun gibi görünecek' tarzında cümlelerini sıralayıp duruyordu ki bu fazlasıyla canımı sıkıyordu. Olur olmadık zamanlarda beliren bu asahi'yi bazen boğmak istesem de kendime böyle bir şey yapamayacağım aklıma gelir düşüncelerimi dizginlerdi.

Çok değil yaklaşık iki yada üç dakika sonra sağ taraftan duyduğum adım ile o yöne döndüm. Yine biraz çekingendi sanki o haliyle gelmişti buraya. Yanıma varmak için gereken iki üç adımlık mesafeyi de kapattıktan sonra konuşmaya başladı.

"Özür dilerim çok bekletmedim umarım."

"Hayır sorun değil  yeni geldim bende."

Söylediğim şey onu mutlu etmiş olacak ki hafif bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirerek elini kapıya doğru geçmem için hareket ettirip "Geç hadi" dedi ve ben sanki uzun zamandır annesinden bir şey isteyen çocuğun ilk defa o şeyle karşılaşması gibi bunu bekliyormuşcasına içeri adımladım. Arkamdan gelen adımları yanımı bulduğunda cam kenarındaki masalardan birine geçmem için orayı işaret etti.

Just You And You -JaesahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin