~~~
Eve varalı yaklaşık üç buçuk dört saat olmuştu,belki daha fazla bilmiyorum. Bu süre zarfı içerisinde haruto gelmiş beraber birşeyler atıştırdıktan sonra ona şu iki üç gün içerisinde yaşadığım daha doğrusu jaehyuk ile tanışmamızdan başlamak üzere herşeyi anlatmak zorunda kalmıştım. Aksi takdirde attığı ve atacağı sonsuz merak dolu mesajları çekemeyecektim.
Yaklaşık iki saat önce kadar haruto gitmesi gerektiğini söyleyerek yanımdan ayrılmış her zamanki alışmış bulunduğum yalnızlığım ile bırakmıştı beni. Şimdi ise solmuş kahverenginin kendini gösterdiği odanın kanepesinde oturmuş açık olan televizyonum ve penceremden gelen seslerin kulaklarıma doluşunu umursamadan elimde bitmeye yakın sigaramı her zamanki gibi buz kesilmiş vücuduma çekerken girmeyeli belkide aylar olmuş olan sosyal medya hesaplarıma göz gezdiriyordum. Sigara içeli ne kadar oldu bilmiyorum ama annem ve babamın en çok yokluğunu hissettiğim gün başlamıştı işte. Ve ben en son o gece ağladığımı hatırlıyordum.
Kendi profilime tıkladığım an karşıma çıkan iki takipçi ve iki takip kısmına gülmeden edememiş ardından dudaklarımdan dökülen şu kelimeleri dinletmiştim oturma odamın duvarlarına.
"Vay be asahi ne çok arkadaşın varmış."
Tabiki de o iki kişi abim ve haru'ydu. Zaten bu sosyal medya olayı da haru'nun başının altından çıkmıştı ya ben sevmezdim böyle şeyleri saçma gelirdi hep.
Kafamı geriye yaslamış sıkıldığımı anladığım telefonumu koltuğa fırlattığım sıra tam olarak tutturamadığımı telefonumun yerle temasında çıkan o kısa süreli ses kulağıma yetişirken fark etmiş ama umursamamıştım yine. Oturduğum kanepede açık olan penceremden gelen rüzgar beni herşeyden arındırırken balkona çıkma isteğimi de kendisiyle getirmişti ve ben fazlasıyla bu isteğini yerine getirmek istiyordum şuan.
Çoktan o yöne dönmüş adımlarım ve balkon kapısına uzattığım elimin ardından balkonda bulmuştum kendimi. Sokakta gece olduğundan dolayı pek kimse olmasa da bir kaç kişi görünüyordu gözüme. Hemen sonrasında aklıma gelen kişi düşüncelerimin derinleşmesini sağlıyordu onunla iken de böyleydi.
Jaehyuk. Yoon Jaehyuk. Gözleri, gamzeleri ardından saçları ve son olarak, son olarak dudakları. Düşüncelerim beni rahatsız etmek için gözlerimi kapatmamı bekliyormuş gibi hemen bir film şeridi halinde geçtiler gözümün önünden. Sorun bu değildi. Sorun bana ait olan bu film şeridinde neden jaehyuk'a yer olmasıydı. Tanışalı iki gün olmuştu bu çok saçmaydı. Elimi saç köklerimde konumlandırmış intikam alıyormuşcasına kendime gelmek adına çekiştirirken yine geldi aklıma ama bu sefer eve gitmiş olup olmamasını merak etmem sebebiyleydi bu.
Herşeyi bir kenara bırakıp odaya tekrar dönmüş kanepe ile masa arasında yerde beni bekleyen telefonuma yönelmiştim. Rehber kısmında jaehyuk'un ismini görene kadar bir sorun yoktu eve varıp varmadığını sormak için kısa bir mesaj bırakıp çıkacaktım ama ismini görmem ile bunu yapıp yapmamak arasında mekik dokuyordum şuanki durum böyleydi.
"Mesaj atsan ne atmasan ne seni ilgilendirmiyor ki eve varıp varmaması asahi"
"Varmış mıdır ki. Geri dönebilmiş midir?"
Kendi kendime konuşuarak dolduruyordum beynimi,her saniye yapıyordum bunu. Sonunda mesajı atma kararına varmış gelen ani özgüven ile tıklamaya başlamıştım klavyemin tuşlarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just You And You -Jaesahi
RandomMilyon yıl geçse ışığından tanır, bulurum seni. sen benim en parlak yıldızımsın.