Başını ciddi belaya sokmuş ve daha birinden kurtulamadan her şey üst üste gelmişti. Seungmin gibi birinin var olabileceği kırk yıl düşünse aklına gelmezdi. Nasıl bir manyak gecenin bir yarısı yaralı şekilde evinde bulduğu tanımadığı birini en yakınında tutmayı göze alarak yardım ederdi ki?
İlk başta bu durum Chan'ı korkutmuştu. Aslında hala bunun üstüne düşündükçe ürperiyordu. Seungmin'in manyak olduğunu düşündüğü zamanlarda oluyordu. Birkaç haftadır onunlaydı ve Seungmin'in bu kadar sabırlı biri olması manyak olma ihtimalini güçlendiriyordu.
Aptal bir dolandırıcı, işe yaramaz bir fahişe ve beş parasız, evsiz birisin. Ne yapacaksın Chan? Hayatının sonuna kadar godomanlardan mı kaçacaksın? Veya her seferinde başka bir manyak bulup ona mı sığınacaksın? Zar zor bulduğun gündelik işlerle nereye kadar idare edebilirsin ki?
Tekrar aynı işi yapmak istemiyordu. Artık ne birini dolandırmak ne de jogololuk yapmak istiyordu.
Acaba nasıl başladım böyle yaşamaya?
Gidebildiğ kadar eskiye gitti. Her seferinde aynı manzarayla karşılaşıyordu ama bir şeyler eksik gibiydi. Sanki bazı şeyleri hatırlayamıyordu. Zaman geçtikçe mi silinmişti, yoksa beyni silmeye mi zorlamıştı kendini? O şey neydi acaba? Kafasını ne kadar kurcalasa da bir türlü cevabı bulamıyordu.
Saat sabaha karşı 5'ti. Seungmin onu birkaç kere aramıştı.
Artık evinde kalmayacağımı düşündüğün için mi aradın Seungmin? Umursamasaydı arar mıydı yine de? Şuan umursuyor mu ki? Diğerleri beni haftalardır aramadı. Ne yaptılar acaba?
On beş dakikalık yolu yarım saatte zor yürümüştü. Sarhoş olmamasına rağmen yalpalayarak yürüyordu. Kafasını toplayamıyordu. Hatta birkaç kez bir kenara çöküp ağlamak istedi. Özellikle böyle gecelerde yalnızlığını çok daha derinden hissediyordu çünkü. Ama ağlamadı. Gözleri doldu sadece, birkaç damla döktü ve durdu. Sanki gözyaşları akmak için uygun zamanı bekliyordu ama ne zaman olduğunu bilmiyordu.
Daire kapısına kadar geldiği an anahtarı olmadığını hatırladı. Seungmin'in ona verdiği anahtarı evde bırakıp çıkmıştı. Bu saatte kapıya vurup onu uyandırmak istemedi, daha doğrusu o eve giresi gelmedi. Fazlalık gibiydi, en kısa zamanda para kazanıp gitmek istiyordu buradan.
Yere oturup sırtını kapıya yasladı. Yaklaşık yirmi beş dakika o şekilde durdu. Uykusu gelmiyor ama gözleri kapanıyordu, karşı koymadı ve gözlerini kapadı. Bir anda kapının açılmasıyla geriye yuvarlandı.
"Neredeydin sen?" yerdeyken gözleri Seungmin'in kızgın bakışlarıyla buluştu. Hemen toparlanmaya ve ayağa kalkmaya çalıştı.
"Saat neredeyse sabahın 6'sı. Kapının önünde mi yatıyordun bu zamana kadar?" konuşurken Chan'ı içeri alıp kapıyı kapadı ve sertçe bağırdı "Cevap versene!"
"Özür dilerim. İşim uzadı biraz, seni uyandırmak istemediğimden kapıyı çalmadım. Bir daha seni rahatsız etmem."
"Aptal. Öldün falan sandım."
"Ama ölmedim değil mi?"
"Ciddiyim Chris. Beb- ben çok korktum." gözleri dolmuştu. Bu duygusallığına ikisi de anlam verememişti.
"Ya-yani haftalardır buradasın. Arkadaşım için endişelendim sadece."
İkisi de aslında neden ağladığını biliyordu. Belki de birbirlerine ihtiyaçları yoktu ama buna gerekte yoktu. Seungmin'in içinde bencil duygular vardı. Birinin ona ihtiyacının olması... Ona değerli hissettirmişti. Tüm hayatını aynı monotonlukta geçirdikten sonra kim ona kızabilirdi ki? Chan'ın içindeki yalnızlıkta bu bencil duygulardan arınmış değildi. Aralarındaki bağ daha fazlası değildi. Ama birbirlerine zarar vermedikleri sürece sorun yoktu değil mi? Hayır hayır, birbirlerine ihtiyaçları vardı. Her anlamda hem de. Hem birbirlerine muhtaçlardı hem de içten içe ikiside karşılıklı olarak bu duygularının farkındaydı.
Chan, elini Seungmin'in yanağına koydu ve baş parmağıyla göz yaşını hafifçe sildi. Yüzünü arada santinler kalacak kadar yakınlaştırdı.
"Bir dahakine haber vereceğim söz veriyorum."
"Bir daha böyle geç kalma." ıslak gözleriyle dudaklarını büzdü. Chan küçük bir gülümseme bırakıp kafasıyla onayladı. Yavaşça yaklaşıp, dudaklarını yumuşak dudaklara bastırdı. Chan sadece istediği şeyi yapıyordu. Seungmin'in ise gözleri sonuna kadar açılmış, Chan'ın geri çekilmesini bekliyordu. Geri çekilmedi ve Seungmin de onu itmedi. Kaçmalarına gerek yoktu değil mi? İkisi de ne istediğini biliyordu.
Chan'ın eli yavaşça Seungmin'in tişörtünden içeri girdi. Eli, çıplak tenini okşamaya başladığında Seungmin'in tüm vücudu titredi. Gittikçe daha derine batıyorlardı.
---
Seungmin gözlerini açmaya korkuyordu. Yanında yatan bedenin nefes alış verişlerini hissediyordu. Yaptığı şeyden pişman değildi ama garip hissediyordu. Ayrıca şuan ikisinin de tamamen çıplak olması onu daha fazla utandırıyordu.
Chan içinse durum tam tersiydi. Kendini kötü hissediyordu çünkü. Seungmin'i yoldan çıkarmıştı sanki. Çünkü onun gözünde Seungmin kolay kolay böyle bir ilişki yaşamazdı. Belki de en başından onunla ilgili yanlış şeyler düşünmüştü? Neden ilişkiye girmesindi ki?
Ayıldığında Seungmin'e fark ettirmeden kalkmak istedi, küçük hareketlerle oturur pozisyona geldi ve tam yorganı açtığı sırada sesini duydu.
"Gidiyor musun?"
Bunu duymasıyla küçük bir çığlık atıp yorganı üstüne çekti. Bu diğerinin de sıçramasına sebep olmuştu."Niye bağırıyorsun?"
"Korktum, sen birden konuşunca yani. Uyuyorsun sanıyordum."
"Nasıl korkabilirsin ki bundan? Ayrıca ne yapıyorsun sen?"
"Utandım." kısık sesle bunu söyleyip başarını çevirmesi Seungmin'in çok hoşuna gitmişti.
"Jigolo değil miydin sen? Fazla utangıçsın."
"Hayatımda ilk defa sevgilim olmayan biriyle parasız ilişkiye girdim. Biraz garip..."
"Şuan bana yalan söylediğine emin oldum. Kesinlikle Jigolo falan değilsin sen."
"İnanmayabilirsin ama utangaçlığım çoğu insanın ilgisini çekiyordu."
Seungmin kendini tutamayıp gülmeye başlamış ve Chan da ona katılmıştı. İkiside bu durumun saçmalığına gülmekten başka ne yapılır bilmiyordu. Chan, kendini de çok şaşırtmıştı. Neden Seungmin ile yaptıktan sonra bu kadar utanıyordu ki? Kendini toparlamalıydı.
"Üzgünüm-"
"Saçmalıyorsun. Ben de istedim ve tamamen ayıktım yani özüre gerek yok."
Seungmin ilk defa yanaklarının kızardığını hissediyordu. Kesinlikle çok zevk almıştı. Bunu hatırlayınca o sırada söylediği tüm o sözcükler aklına gelmişti. Tüm o kelimeler Chan'ın kulağında yankılanıyor ama Seungmin'i utandırmamak için bir şey söylemiyordı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lawliet / ChanMin
Fanfiction"Sıradan bir erkek fahişeyim sadece, ölsem kimse umursamaz." //angst// //intih@r içerir//