Sabahın köründe Seungmin yerine Chan'ın gelmesini ve ev anahtarını bırakmasını hiçbiri beklemiyordu doğal olarak.
"Hyung ne bu halin? Bizi korkutuyorsun."
"Özür dilerim. Seungmin'in yanına gidin lütfen." bunları söyleyip cevap beklemeden kaçıp gitti. Diğerleri ise işi olduğu gibi bırakıp yola koyuldu.
Soluk soluğa eve vardıklarında etrafı dolduran garip atmosfer hepsinin içini daraltmıştı. Etraf dağınıktı ve Seungmin ortalarda gözükmüyordu.
Onu, yorganı kafasına kadar çekmiş titrerken buldular. İkili direkt yatağa oturup onunla ilgilenmeye başlarken Hyunjin geride durmuş onları izliyordu. Adım atacak cesareti bulamıyordu kendinde."Seungmin biz geldik. Kalk hadi ne olursun, korkutuyorsun bizi."
Yorganı kafasından çekti ve hafifçe doğruldu. Titriyordu ve gözleri şişmişti.
"Hyung neden böyle-" Felix'in dürtmesiyle sustu ve zor da olsa Seungmin'e bir tişört ve eşortman giydirmeyi başardılar. Ona dokunmamaları için bağırıyor ve titriyordu. Elini kontrol dahi edemiyordu. Hyunjin, Felix ve Jeongin aynı anda aynı şeyi düşündüler, hepsinin aklına aynı şey geldi. Hepsi dehşetle irkildi bir an.
"Seungmin konuş hadi bizimle. Ne olduğunu anlat."
Seungmin gibi birini bu halde görmek onu parçalamıştı. Gözlerinin dolduğunu hissediyor ama ağlamamak için kendini sıkıyordu. Arkadaşına ne olmuştu böyle?
O sırada Seungmin'in gözleri yeni fark ettiği Hyunjin'e kilitlenmişti. Korktu Hyunjin. Bir an tüm bedenini bir titreme sardı.
"Sen... Sen neden!" zar zor doğruldu yataktan ve Hyunjin'e doğru ilerledi.
"Neden geldin ha? Hangi yüzle?" hem bağırıyor hem de Hyunjin'i itiyordu. Gücü buna yetiyordu sadece. Felix ve Jeongin ise ne olduğunu anlamamış halde yere düşmemesi için Seungmin'i tutuyor, onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
"Neden yaptın bunu bana? Arkadaşın değil miyim ben senin! Neden onunla yattın?"
Jeongin ve Felix bir an akıllarının donduğunu hissetti. Seungmin ne diyordu?"Seungmin ben özür dilerim. İsteyerek olmadı." ağlıyordu. O da ağlıyordu.
"Neden bana söylemedin? Ne yaşadığınızı bilmeye hakkım yok muydu? Ölene dek benden gizleyerek mi yaşayacaktınız!"
"Hayır. Hayır ben sana söyleyecektim ama o yalvardı. Be-"
"Beni neden onunla yalnız bıraktın? Neden sadece o vardı? Niye onunla konuştum ben ha! Se- sen yanımda olsaydın!" ağlamaktan zar zor nefes alıyor, çıldırmış gibi davranıyordu.
"Sen yanımda olsaydın bana dokunmazdı! Arkadaşın değil miyim ben senin? Neden-neden yaptın bunu bana? Aptal Hyunjin cevap versene!"
Sadece durmuş ağlayarak Seungmin'in dediklerini dinliyordu. Hazmedemiyordu duyduğu şeyleri. Bana dokunmazdı, ne demekti bu? İnanmak istemiyordu buna.
Yarım saat kadar sonra Seungmin sonunda sakinleşmişti. Felix onunla birlikte kalmış Jeongin ise Hyunjin'i oradan uzaklaştırmak için dışarı çıkarmıştı.
"Yemin ederim Jeongin ben bilerek yapmadım. Sen de gördün o gece ben çok sarhoştum."
"Suçu sadece ona mı atacaksın?"
"Hayır, ben de hatalıyım biliyorum."
"Tüm bunlar ne demek hyung? En yakın arkadaşının sevgilisiyle yattın. Ondan haftalarca gizledin, kaçtın ondan. Sonra siktiğimin herifi-!"
Hyunjin'i yaşlı gözlerini görmek durdurdu onu. Şimdi sırası değildi. Daha önemli şeyler vardı. Burada Hyunjin ile vakit kaybedemezdi.
"Siktir git hyung. Ne halin varsa gör." Hyunjin'i arkasında bırakıp hızlı adımlarla geldiği yere doğru ilerlemeye başladı. Aklı tamamen Seungmindeydi şuan.
"Lütfen, bana haber ver Jeongin! Yalvarırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lawliet / ChanMin
Fanfiction"Sıradan bir erkek fahişeyim sadece, ölsem kimse umursamaz." //angst// //intih@r içerir//