Merhabalar. Kısa ama güzel bir bölümle beraberiz. Bölüm sonu konuşuruz. Direkt bölüme geçelim.
Yorum atmayı unutmayın. Tepkilerninizi merak ediyorum ve okuyorum. Lütfen yorum atın.
Bölüm şarkısı: Neşet Ertaş - Sen benimsin, ben seninim.
Sibel Yıldırım
Başımı yasladığım duvardan çekip karşımda, benden epeyce uzakta, konuşan ikiliye baktım. Çaylak elini ensesine atıp sıkıntılı bir solukla ovaladı. Karşısında, adını bilmediğim o adam patronundan bir emir bekliyordu. Ellerini önünde birleştirmiş başı hafif yerdeydi.Bakışlarımı onlardan alıp camı bile olmayan pencereden dışarıdan baktım. Üzerim tozla doluydu. İnşaatta olduğumuz için yerde bir duvar kenarında oturuyordum. Buraya ilk geldiğimiz zamanı hatırladığımda yüzümde farkında olmadığım bir gülümseme oluştu. Onu sevdiğimi burada itiraf etmiştim. Doğu gelmese belki de öpüşecektik. Sonrasında tekrar Cihangir'in evine dönmem hatırlamak istemeyeceğim kısımdı. Yüzümde yavaş yavaş oluşan gülümseme de hızla silinmişti zaten.
Gönderdiğim baklavanın Ramo'ya şu ana kadar ulaşmış olması lazımdı. Ne kadar saat geçmişti bilmiyorum ama akşam olmak üzereydi. Vakit baya geçmişti fakat hâlâ bir hareketlilik yoktu. Dizlerimin kendime çekip başımı yasladım. Ellerim arkamda olduğu için zorlanıyorum ama canım yanmıyordu. Bu yüzden bu şekilde durmaya devam ettim.
Merdivenden gelen sesle başımı dizimden çekmeden o tarafa baktım. Gelen Mazhar Aslan'dı. Gözleri gözlerime ulaşınca başıyla selam verdi. Sonrasında alayla dolu olan sesini duydum. "Ooo Sibel sende mi buradaydın?" Çaylak ve yanında duran adamı, Mazhar'ın sesini duyunca bizden tarafa döndüler. "Bilseydim Ramo'yu da çağırırdım."
Gözlerimi devirip başımı önüme çevirdim. Onun haber vermesine gerek kalmayacaktı. O baklava Ramo'ya ulaşmıştı ve beni arıyordu. Notu okuduğunda mutlaka buraya da gelecekti.
"Bir gün beni ararsan, bak seni bıraktığım yere."
Onu en son burada bırakıp çekip gitmiştim. Zaten yumulu olan gözlerimi istemsizce daha fazla yumdum. Başımı kaldırıp arkamdaki duvara yasladım. Gözlerimi açtığımda odada kimse yoktu. Seslerini duymamıştım, ne zaman gitmişlerdi? Ayaklarımı kalçamın altına alıp arkamdaki duvardan destek alarak ayağa kalktım. Kapıya doğru yaklaşırken duvara yaslı bir şekilde ilerledim. Kafamı hafifçe dışarı çıkartıp etrafa baktım. Kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONUN BAŞLANGICI
Hayran KurguAdana'da, hakkı için, pamuk tarlasını yakarak Ramo'nun içindeki yangını başlatan babasıyken, şimdi o yangını harlayacak olan Sibel, yani gülüydü...