Bölüm pek istediğim uzunlukta olamadı ama biraz ağır bir bölüm oldu. İki hafta aranın ardından daha uzun bir bölümle gelmek isterdim ama bazen olmayınca olmuyormuş malesef.. Neyse iyi okumalar🫶🩷
Satır arası yorumlar bırakmakyı unutmayın ben onları okuyup eğleniyorum ve en önemlisi yazmak için hevesleniyorum <3
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sibel Yıldırım
Üstümdeki şaşkınlığı nihayet attığımda bende onların yanına ilerledim. Cihangir, Nejat Aydın ile konuşuyordu. Yanlarında eşleri yoktu sadece masa da ikisi vardı. Yüzlerindeki göstermelik gülümseme ile ciddiyetlerini bozmadan anlaşmaya çalışıyor gibilerdi.
Çevredeki insanlar birazdan olacaklardan habersizlerdi. Benim de bir şeyden haberim yoktu. Sadece ortalığın karışacağını biliyordum. Bazıları masalarda sohbet ederken bazıları da pistte dans ediyorlardı.
Helikopterin yanında bekleyen adam konuşmaya başlayınca bakışlarım oraya döndü, elini kulağına doğru kaldırmıştı “İçeri girin. Başlıyoruz." Elini kulağından çekince bakışlarımı ondan aldım ve neden buraya geldiğini anlamadığım Halef’e baktım. Pür dikkat Cihangir’e bakıyordu.
Ramo’ya döndü bakışlarım. O da aynı şekilde camdan içeriyi izliyordu. Şu an da yaşadığımız şey çok saçmaydı. Benim bu tablonun içerisinde ne işim var?
Telefonum çalınca tüm bakışlar bana döndü. Benimse bakışlarım boşluktaydı. Cebimden telefonu çıkardım ve bakışlarım boşluktan ekrana doğru çevrildi. Nehir arıyordu. Açmak için parmağımı yeşil telefon simgesine ilerleticektim ki Ramo benden önce davrandı.
“Ne yapıyorsun ya sen? Ver şu telefonu.” Telefonumu almış, ben almaya çalıştığım içinde kolunu diğer tarafa uzatmıştı. “Ramo saçmalıyorsun artık. Telefonumu. Ver.” Dedim elimi uzatarak.
Telefonumu vermedi.
“Saçmalamakta senin üstüne tanımam ben, merak etme.” Uğraşmanın fayda etmeyeceğini anlayınca vazgeçtim ve önüme döndüm. Beni izleyen Halef'i görünce başımı iki yana salladım. Saçlarım yüzüme gelirken elimle iteleyip “Ne? Ne bakıyorsun?” Dedim.
Halef gülüp önüne dönünce sabır diler gibi başımı yana çevirdim ve o sırada bizi izleyen diğer adamlarla da göz göze geldik. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve bu anın son bulmasını diledim.
İçeriden çığlık sesleri gelince gözlerimi açtım ve camdan içeri baktım. İnsanlar sağa sola koştururken elinde silah olanlar çatışmaya başlamıştı. Amaçları neydi? Cihangir'i öldürmek mi? Sanmıyorum. Başka planları vardı. Onlardan yana masum birine zarar gelmezdi bunu biliyorum.