Annelik nedir bilir misiniz?
Anne olmayan bu, duyguyu anlayamaz. Ben de bu zamana kadar annelik nedir hiç bilmedim. Ta ki hayatıma Yiğit girene kadar..
Annelik, kendi canından öte evladını çok seçmektir. Onun, saçının teline bir zarar gelse, senin yüreğinin bin kat yanmasıdır.
Annelik, o, rahat uyusun diye, uykudan feragat etmektir. Annelik, karnın aç olduğu halde evladın yesin diye benim karnım tok demektir.
Annelik, evladın hasta olduğu zaman onun, başında günlerce gecelerce bekleyip, o, iyi olsun diye dua etmektir.
Annelik, evladının bir gülüşüyle mutlu olmaktır. Çünkü annelik çok kutsal bir meslektir. İnsan, sadece bir insana annelik yapmaz, anne dediğin, çok sevdiği bir çiçeğe ya da yavru bir hayvana da bakmak demektir.
Kocaman, yeşilliklerle kaplı bir ormanın ortasında neşeyle ailecek piknik yapıyorduk. Her şey çok güzeldi. Sohbetler kahkaha tufanı havada uçuşuyordu.
Annem yine, o mis gibi börekten yapmıştı. Ta ki birden sağanak başlayana kadar...
Her yeri sel götürmüştü. Ormanın durmuş, etrafa bakıyordum. Sesim çıktıkça
" Yiğit, Hayal!" Diye bağırmaya başladım.Benden başka kimse yoktu etrafta. Sahi bunca insan nereye gitmişti. Gözyaslarım yanaklarımdan süzülürken boğazım yırtılır bir halde bir kez daha " Yiğit, Hayal! Nerdesiniz, bakın şakanın sırası değil? Çok korkuyorum." Diye bağırdım. Korkudan kalbim hızla atarken, derin derin nefes alıp verdim. Hayır, hayır! Kızıma yeni kavuşmuşken onu, bir kez daha kaybedemezdim.
Titrek sesimle " Ne olur, bırakmayın beni?" Diye sordum. Tam o esnada ise arkamdan tanıdık bir ses
" Buradayız, hayatım. Korkma." Dedi. Bu, ses sevdiğim adamın Yiğit'in sesiydi.Onun, sesini duymak bana güç vermişti. Ama kızım, o? Neredeydi?
Tam o esnada ise hemen yanı başımdan bir bebek ağlama sesi duydum. Bu, ses kızımın sesiydi. Beni, çağırıyordu. Ama ben, ona ulaşamıyordum bile...
Nerede olduğunu dahi bilmiyordum. Yavaş adımlarla sesin geldiği yöne doğru yürüyor, bir yandan da " Merak etme, bebeğim! Annen seni kurtaracak. Sakın korkma." Diye ona sesleniyordum.
O esnada ise kocaman ağacın altında bebek pusetinin içinde yatan, bana gülümseyerek bakan kızımı gördüm. Dolu gözlerle ona baktım ve " Geldim, bebeğim." Diye cevap verdim.
Tam, pusete elimi atmıştım ki benden önce biri hızla davrandı ve bebeğimin olduğu puseti eline aldı. Korkuyla ona baktım ve o an donakaldım..
Bu, bu nasıl olurdu? Bu, kişi sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, Çağla'dan başkası değildi. Bana sinsice gülümserken ben de o an sinirle " Ne yapıyorsun sen? Hemen, bebeğimi bana ver?" Diye bağırdım.
Ama Çağla aksine kahkaha attı ve bana bakarak " O, senin bebeğin değil? O, benim bebeğim. Benim, hayatımı çaldın. Bebeğine gayet iyi bakacağım. O, gerçek annesini asla bilmeyecek." Dedi.
Ona doğru atıldım, ama ayaklarım sanki yere çivilenmiş gibi hakaret edemiyordum. Yavaşça aşağıya baktığımda etrafımda kocaman, iğrenç kokan, içinde otlar bulunan bataklıkta olduğumu gördüm
Bebeğim ve o, kadın gözden ayırlırken Var gücümle
" Hayır!" Diye bağırdım.O an yanı başımdan boğuk bir sesle " Rüya, uyan! Sevgilim, kabus görüyorsun?" Diyen Yiğit'in sesini duydum.
Yatakta nefes nefese doğruldum. Kan ter içinde kalmıştım. Dolu gözlerle Yiğit'e baktım ve titrek sesimle " Yiğit?" Diye ona sımsıkı sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Lambası 2
RomansaMacera Kaldığı yerden devam ediyor. Rüya, anne olmanın heyecanını yaşarken, bir yandan da işini büyütme kararı alır Bu, bebeğin aileye gelmesi herkes için büyük bir mutluluk olur. Ama hiç hesapta olmayan bir şey vardır. Bu, ikili intikam almak is...