VAHŞET GÖLÜ

16 1 0
                                    

Güçlü durmak, özgür olmak nasıl bir histi, hiç bilmedim ben annesi onu doğururken can çekişe çekişe kanlar içinde kimsesizliğe doğan küçük bir kırlangıçtım, bir kadının öksüz yarım bırakılmış yavrusuydum, babası tarafından terk edilen o sıcak yuva hissine hasret kalmış küçük kız çocuğuydum tam özgürlüğü tatmışken tekrar hapsolamam. Yasak elmayı tatmıştım artık dönüşü var mıydı bunun. 

Fısıltılar dönüyordu kulaklarımda "KAÇ! sana senden başkası yardım etmez!" kaçamıyordum ruhumun içinde hapis olduğu o karanlık dünyamdan kaçamıyordum. Karanlık beni yutmuş bütün korkularımı üstüme salıyordu.

Gıcırdayan eski kapının demir sesi beni karanlık dipsiz kuyumdan tutup çıkarmıştı, korku üstüme sinmişti, bunu hissedebiliyordum titreyen parmaklarımdan ayakta durmakta zorlanan bacaklarımdan bunları anlayabiliyordum, kalbim göğüs kafesimde değil, gözlerimin önünde ölü bir ceset gibi can çekişiyor onu kurtarmam için bana yalvarıyordu. 

Gıcırdayarak açılan kapının arkasından korkuyla Barının iri vücudunun arkasına sığındım, titremekten delirmiş olan vücudum onu da titretmeye başlatmıştı.

Ellerimle sardığım kollarının kasıldığını hissetmiştim o da mı korkuyor yoksa ?

Ya tekrar beni geri verirse ? paslı kanlı bir bıçak gibi aklıma kazılan düşüncelerle delirecek gibi oluyordum.

Kapının karşısında en az Barın kadar iri kıyım bir adam beliriverdi. Barın elinde ki silahı hızlı hareketlerle beline yerleştirip ters bakışlarını karşısında ki çocuğa sabitledi.

"Lan geliyorsun niye haber vermiyorsun?" 

Çocuğun karmaşa dolu şaşkın bakışları ilk bana sonra Barın'a dokundu "Ben gelirken hiç bir zaman haber vermem ki?" yüzünde beliren şeytani gülümsemesi tekrar beni bulunca sözlerine çapkın bakışlarıyla devam etti "Ama müsait değilsen sonra gelebilirim?" ettiği imayla bedenim buz kesmiş, yanaklarıma ateş basmıştı kendimi bir an olsun o durumda hissedince bütün bedenim baştan aşağı ürperdi.

Bedenimden geçen elektrik akımı sanki Barına da etki etmiş gibi aniden bakışları bana döndü "Saçmalama şerefsiz gir içeri düşündüğün gibi bir durum yok" gri gözleri adeta beni kendine ait kılmış gibi ondan çekmeme izin vermiyordu birbirini çeken iki zıt kutup gibi birbirimize çekiliyor ama kopamıyorduk.

Hala giriş kapının önün de duran yabancının kuru öksürüğü kesti bakışlarımızı, öksürük sesiyle hızla birbirinden kopmuştu gözlerimiz, sanki küçük bir çocuk gibi suç işlemişimde kaçacak delik arıyormuşum gibi kafamı yere eğmiştim.

"Dalga geçeceksen sen otur şurada duvarla konuş ben seni daha sonra gelir alırım.."  Barın kısa bir süre susup sonra tekrar konuştu "...ya da almam" eğdiğim başımı ne kadar çok kaldırmak istesem de bir türlü kendimde o gücü bulupta kaldıramıyordum sanki omuzlarımda biriken yük daha çok artmıştı.

"Ha ve ha çok komiksin, hiç komedyen olmayı düşündün mü koca adam?" Kapıda ki yabancı hem söylenip hem de ayakkabılarını çıkarıyordu kapıda, saniyeler sonra koca demir kapı yine eksik olan yapbozuna birleşip kapanmıştı.

Yabancı çok rahat bir şekilde yaylanarak içeri geçip koltuğa oturmuş az önce üstün de yemek yediğim sehpanın üstüne ayaklarını uzatmıştı.

Hemen onun ardından Barında odaya girip sehpada olan ayaklarına sert bir tekme vurup aşağı düşmesini sağladı.

"Kaç defa diyecem sana, ben orda yemek yiyorum uzatma ayaklarını diye" Yabancı çocuk onu hiç umursamadan yüzünü ekşitip "Bilmiyorum kaç defa dedin üç'ten sonra saymayı bıraktım ben"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin