5.5

10.3K 713 126
                                    

"ne demek istiyorsun, Arden!? Ne demek Esma yaşıyor!?" abim olayın farkına varınca bir hışımla arabadan inmiş, sinirle yürümeye başlamıştı.

Tabii bende peşinden inmiştim.

Şuan hiç iyi değildi ve ben abimi böyle görmeye dayanamıyordum.

"cevap ver, Arden!" bana bağırıyordu fakat bunun sebebi sinirli olmasıydı. O yüzden önemsemiyordum. O da pişman olacaktı zaten kendine geldiğinde.

"ya, ben kendi ellerimle gömdüm onu! Tabutunu ben taşıdım, ben!" ellerini yumruk yapmış, göğsüne vurarak söylüyordu bunları. Aynı zamanda da gözünden yaşlar akıyordu.

"her gün mezarına gidip de o laleleri ben diktim, ben!" cümlesi bittikten sonra üstüme doğru geldi ve bağırdı.

"cevap versene, Arden! Ne demek yaşıyor!? Sen Ağızından çıkanın farkında mısın güzelim, ne diyorsun sen!?"

Cümlelerinin sonuna geldiğinde bana bağırdığını anlayıp 'güzelim' dese de ses tonunu ayarlayamamıştı.

"ne duyduysan o, abi. Her şeyi anlatacağım fakat önce kendin görmen gerekiyor." dediğimde gözlerinden yaşlar akarak kafasını iki yana salladi.

Kabullenemiyordu. haklıydı da, bunca yıl sonra sevdiği kadına kavuşuyordu veya kavuşacaktı.

Öldü bildiği kadına.

Koluna girdim ve yürütmeye başladım.

"kendini toparla abi, seni böyle görmesin." kafasını salladi ama göz yaşları akmaya devam ediyordu.

Arabaya geldiğimizde onu yolcu koltuğuna oturtup torpidodan peçete alıp göz yaşlarını sildim ve sımsıkı sarıldım.

Dedim ki sarılırken 'ben yanındayım. Ben buradayım. Ne zaman ihtiyacın olursa, bir adım arkandayım.'

O da bana aynı şekilde karşılık verdi ve bir süre sonra ayrıldık.

Onun kapısını kapattıktan sonra arabanın önünü dolanıp sürücü koltuğuna geçtim ve arabayı çalıştırıp hastaneye sürmeye başladım.

Abim artık ağlamıyordu fakat kafasını cama yaslamış, öylece dışarıyı izliyordu.

Hastaneye geldiğimizde kafasını bana çevirdi ve telaş, endişe içinde sordu.

"niye hastaneye geldik, Esma iyi mi?"
Kafamı ona çevirmeden arabayı park ettim.

"kendin görsen daha iyi." hızla arabadan indiğinde bende peşinden indim ve beraber içeriye girdik.

Asansörü kullanmadan merdivenleri kullanarak Esma abla'nın odasına geldik.

Toprak kapının önünde nöbet tutuyordu.

Abimi görünce hazır ola geçti fakat abim onu pek umursamıyordu. Ben ise elim ile rahat işareti yaptım.

Artık içeri girme vaktiydi.

Tam kulpu tutmuş açacaktım ki abime dönüp sordum.

"hazır mısın?" derin bir nefes alıp kafasını salladığında hala inanamıyormuş gibiydi, sorguluyordu.

Şaka gibi geliyordu ona şuan bu olanlar.

bende olsam, bana da şaka gibi gelirdi.

Kapıyı açığımda önünden çekildim ve önce abimin girmesini sağladım.

Abim yavaş ve korkak adımlar ile içeriye girdiğinde ben sadece onu görebiliyordum.

Önce bir yerinde sendeledi, sonra gözleri doldu ve daha sonra da elleri titremeye başladı.

Arden'in SillesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin