"Jungkook, kapıyı aç!"
Taehyung bunu bilmem kaç kez söyledikten sonra, Jungkook soğuk zeminden kalkıp kapıyı açtı.
Taehyung, gözleri kıpkırmızı ve yorgun olan Jungkook'u görünce ne yapacağını bilemedi.Sarılmak geçti içinden ama yapamazdı.Boşuna ona umut veremezdi çünkü bu samimiyetin sadece bugün için olduğunu kendisi de iyi biliyordu.Jungkook, destek için elini kapı pervazına koyarak ayakta durabildi.
Düşecek kadar zayıf hissediyordu.
Nedeni psikolojik bir çöküş yaşamasıydı.Her şeyden bıkmıştı.
Eve gitmek istemiyordu.O evde yaşadığı anıları unutması gerekiyordu.Taehyung, Jungkook'a doğru tam bir adım atarak Jungkook'un geri adım atmasına neden oldu.Ve o anda dışarıdan silah sesleri gelmeye başladı.
Jungkook korku içinde yerinde zıplarken, Taehyung ışık hızıyla pencerenin kenarına koştu.
Bir grup silahlı adamın eve saldırdığını görünce gergin bir şekilde Jungkook'a döndü."Saklanmalısın, Jungkook! "
Taehyung, Jungkook'un konuşmasına fırsat vermeden Jungkook'un kolundan tuttu ve onu aşağı, evin gizli odasına sürükledi. Aşağıda bile korumalar evin önünü koruyordu ama bu eve geç geldiği için evinin önüne çok az kişi koruma amaçlı yerleştirilmişti.Çok az zamanları vardı.
"Buradan çıkamazsın!" dedi Taehyung, belindeki silahı çıkararak ve gitmek üzereydi ki Jungkook bir çocuk gibi ağlayarak elini tuttu Taehyung'un "Tae, lütfen hiçbir yere gitme..." dedi.
Taehyung önce elini tutan çocuğa, sonra da eline baktı.Bu sahne ona tanıdık geliyordu.
Zamanla annesi evden kaçtığında ona böyle yalvarmıştı.Ancak annesi, oğlunun kendisi için neler yaptığını bilmeden, zavallı oğlunun önüne sevgisini koymuştu.
"Jungkook, ben burada dururken zamanımız daralıyor. Belki ben gidersem, birimiz hayatta kalabilir."
Konuşmasını bitirir bitirmez elini yavaşça Jungkook'un küçük ellerinden çekti.Ama Jungkook hıçkırarak tekrar elini tuttu."Eğer gidersen burada senin için endişelenerek ölürüm."
Evet, asla ağlamayacağım diyen Taehyung, şimdiden gözyaşlarıyla dolmuştu.Gözlerinden akan yaşları durdurmak için başını kaldırdı ama karşısında böyle ağlayan tavşana benzeyen bu çocuğa karşı durması imkansızdı.
"Gitmiyorsun, değil mi?"
Jungkook boştaki elinin tersiyle gözyaşlarını silerek söyledi.Taehyung sessizce Jungkook'a baktı ve başına bir şey gelmesinden korkarak elini itip kapını üstüne kilitleyip dışarı çıktı.
Jungkook'un yakarışları ve çığlıkları hala kapının arkasından duyulabiliyordu.Taehyung ona karşı eskisi kadar duygusuz olamıyordu, bunu çok iyi anlıyordu elbette.Ama Taehyung'un şimdi karşılarına çıkması ikisi için de iyi olurdu.
Jungkook hıçkırıklarla savaşırken Taehyung bahçeye girdi.
Jungkook bağırmanın bir işe yaramayacağını anlayınca yere çöküp Tanrı'ya dua etmeye başladı.
Tek istediği Taehyung'un buradan canlı çıkmasıydı.
Kendisine ne olduğu umurunda değildi çünkü onun dileği annesine kavuşmaktı zaten.Taehyung gittikten sonra dışarıdaki silah sesleri daha da yükseldi.Jungkook, dediği gibi gerçekten ölesiye korkmuştu.Kalbi bir kuş gibi çırpınıyor ama kendini düşünmeden sadece Taehyung için dua ediyordu.
Sonunda silah sesleri durdu ve savaş sonrası bir sessizlik oldu.
Kapı açıldığında Jungkook bayılmak üzereydi.Taehyung'un geleceğini düşündüğü anda gelen sadece korumalarından biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Would you change for me?|TAEKOOK|
FanfictionKaranlığın travmasını yaşayan Jungkook ve onu karanlık bir odaya kilitleyerek cezalandıran Bay Kim. Seme~Taehyung Uke~Jungkook •Mpreg•