Taehyung'un sesi depoda yankılanırken gergin bir şekilde elindeki viski bardağını duvara çarptı. Otelin sahibi Taehyung'du, bu yüzden kaçırdığı kişinin babası Taehyung'un gözünü korkutmak için otele saldırdı.Ama Taehyung'un korktuğu şeyin otel değil, oteldeki o tavşana benzeyen çocuk olduğunu bilmiyordu.
Sandalyede oturan adam, Taehyung'un bu davranışına gülerken, Taehyung bir silah çıkarıp adamın kafasına dayadı ve ardından, "Merak etme, birazdan babanı senin yanına göndereceğim. Bakalım" dedi. "Seni orada da cehennem ateşinden koruyabilir mi?" adamın alnından bir ateş etti.
Depodan sinirli bir şekilde ayrıldığı an arabaya bindi.Düşündüğü tek şey, 'Acaba otele saldıranlar onu havaalanında Jungkook'la birlikte görmüşler mi?' oldu.Eğer gördülerse, oraya kesinlikle Jungkook için gelmiş olmalılar.
Otelin önünde sıralanan arabaları durduğu an polis arabaları ve ambulansların burada toplandığını gördü.Arabadan inip polislere yaklaştığında (burada tabii ki polislere rüşvet verdiği için onu tutuklama şansları yoktu) içeride neler olduğunu sordu.
"Bay Kim, kimsenin dışarı çıkmasına izin vermiyorlar.İçeri girmemize bile izin vermiyorlar, yoksa otelde kalanlara zarar verebilirler."
Bu sözlerden sonra Taehyung gergin bir şekilde elini yumruk yaptı ve içerideki kişiyi aramak için kenara çekildi.Numarayı çevirdiği an cevap geldi.
"Bu biraz erkendi, Taehyung. Hâlâ plan yaptığını sanıyordum bende."
Taehyung duyduklarıyla gözlerini devirdi, "George, ne istiyorsun?"
Biraz sessizliğin ardından telefondan Jungkook'un "T-taehyung yardım et" çığlıkları gelmesiyle, Taehyung "Jungkook?" dedi heyecanla.
"Ondan ne istiyorsun? Senin sorunun onunla mı yoksa benimle mi?"
Telefondaki kişi Taehyung'un konuşmasına güldü ve "Kim Taehyung, bir köleyi koruyacak kadar kendini küçük düşürdün." dedi.Onu kızdıran tek şey Jungkook'a köle demesiydi.
"İçeri geleceğim, yüz yüze konuşup çözelim."
"Oğlumla beraber gel," dedi George soğukkanlılığını korumaya çalışırken. Taehyung duyduklarına gülümseyerek "Tamam." dedi kendi kendine 'oğlunu getirmeme gerek kalmayacak, sen kendin yanına gideceksin zaten' diye düşünürken.
Adamlarına otelin üst katlarından özel helikopterle girmelerini söylerken kendisi kapıdan tek başına girdi.
Otelin birinci katında birbirine sarılıp ağlayan aşıklar, çocuğunu teselli eden anne babalar, her an kaçmaya hazır olanlar George'un adamları tarafından toplanıp silahlarla tehdit ediliyordu.Bu sahnede onun gözleri sadece bir kişiyi arıyordu. O sevimli tavşan benzeri çocuğu.
Taehyung cevap vermeden adamın oturduğu masaya yaklaştı ve önündeki sandalyeyi çekip oturdu.Adam, her an sinsi planları olan Taehyung'un tehlikesinden korkarak hemen silahını havaya kaldırdı.
"Tekrar soruyorum Jungkook nerede? Bana söylersen, sana oğlunun yerini söyler ve seni ona gönderirim."
Adam bir süre düşündü, "Ya onun çoktan öldüğünü söylersem?" diye sordu tek kaşını kaldırarak.
O anda Taehyung'un gözleri, merdivenlerden boynundan tutularak indirilen dudağı kanayan aynı zamanda ağlayan Jungkook'a kaydı.
O an içinden gelen her laneti okudu.
"Ta-Taehyung.." Jungkook hıçkıra hıçkıra Taehyung'a koşmaya çalıştığında tekrar yumruklandı.Taehyung öfkeyle masanın altındaki düğmeye bastı ve hemen adamları saldırıya geçti.
Üst kattaki pencerelerden içeri giren adamları ve George'un adamları birbirine karışmıştı.Bunu kullanan polisler, hemen insanları dışarı çıkarmaya çalıştı.
Jungkook'u yakalayan adam, Taehyung tarafından alnından on kez vurulmuştu.
Jungkook o anın korkusuyla Taehyung'a sarılmadan edemedi.Taehyung'un kanlı elleri havada kalırken ne yapacağını bilememişti..Garip bir duygu tüm vücudunu kaplamıştı o an.
____________________________
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
