Her kimse,çığlığımı kesmemi sağladı ve ağzımı kapadı,tepinip ona bakmayı reddettim çünkü göreceğim şeyden korkuyordum.Hayır,Su'yun anlattığı hikayeye kesinlikle inanmamıştım.Sadece korkuyordum işte..Beni zorla kendine döndürdü ve göz göze geldik.Bu..Ali idi?
"Kızım sussana ne çığırıyorsun?!"
Eli ile hâlâ ağzımı kapatıyordu,elimle elini ittirmeye çalıştım.Konuşmamı istemiyor muydu?
"Tamam çekeceğim ama bağırmak yok."
Tereddütle bana baktı.
"Anlaştık mı?"
Başımı salladım,eğer biraz daha çekmezse ısıracaktım.Ancak neyse ki çekti.
"Ne yapıyorsun?!Ne kadar korktum haberin var mı?Burada kalp krizinden gidecektim!"
"Bağırmasana ya,insanları toplayacaksın."
Fısıldamasıyla daha fazla sinirlendim,zaten bilinmeyen numaramı özlemiştim bir de başıma bu çıkmıştı.Sinirlerim fazla gerilmişti.
"Bağırırım!"
En sonunda o da pes etti.
"Bağır!Bağır Ada!Çığır hatta!"
"Ya sen gece gece burada ne yapıyorsun?Ya da insan gibi seslenmek yerine niye arkamdan tutup çekiyorsun?"
"Sen niye bu kadar sinirlisin ya?"
"Değilim!"
"Her neyse,sana göstermem gereken bir şey var."
Kaşım çatıldı.
"Ne var?"
"Sürpriz."
"Ne sürprizi?"
Beni omzumdan tutarak bıkkınca yürümeye başladı,bir yandan da söyleniyordu.
"Sürpriz diyince ne sürprizi diyen insanları anlamıyorum.Kardeşim söyleyecek olsam niye sürpriz diyeyim."
Onu ve dediklerini görmezden gelerek yola baktım,fenerini açmıştı,telefon yasak olunca hepimiz fener kullanıyorduk.
"Ya bu saatte nereye götürüyorsun?İşemem lazım benim."
"Sen gel bi,ve lütfen sinirlenip üstüme işeme."
Ormana doğru yürüyorduk.
"Bir açıklama yapsan diyorum!"
O da benim gibi durup omzunu düşürdü,yorgun ve uykulu duruyordu.
"Bak Ada,canım benim,artık şikayetlenmesen mi diyorum hani?Ben de uykumdan vazgeçip burada gece gece seninle yürümeye çok meraklı değilim."
"E,o zaman niye yürüyoruz?Gidip uyuyalım işte."
"Çünkü biri seni bekliyor.Ve ben o kadar iyi bir insanım ki canım uykumu feda ediyorum sizin için."
"Kimmiş bekleyen?"
"Görürsün."
"Ya söylesene!"
Yerimde sızlandım.
"Bak söylemezsen valla gelmem."
"Sen bilirsin."
Umursamazca omuz silkip geri döndü ve kamp alanına yürümeye başladı,hemen koşup onu durdurdum.
"Tamam tamam,dur!"
Yürümeye devam ettik.En sonunda tamamen ormanın içine girmiştik.
"Ne kadar kaldı?"
"Çok az."
Başımı sallayıp etrafıma bakınarak yürüdüm.
"Buradan sonra gözünü kapamam gerekiyor çünkü neredeyse geldik."
"Bu gerekli mi?"
"Sanırım."
"Peki kapat hadi."
Tek eli ile iki gözümü birden sıkı sıkı kapattı.Diğer eli ile ise omzumdan tutup beni yönlendiriyordu.Sonra böyle zor olacağını anlayınca bir dakika isteyip gözüme bir kumaş bağladı ve iki eli ile omzumun iki tarafından tuttu.
"Bir ayağını öne at,dal var dikkat."
"Böyle mi?"
"Evet evet at hadi,tutuyorum."
Ayağımı rastgele öne attım.
"Hayır hayır sola."
"Sol neresi!?"
"Bağırma..kulağın değil sadece gözün kapalı,"
"Ve sol neresi olabilir sence?"
"Bilmiyorum!"
Bıkkınca mırıldandı.
"Allah'ım beni nelerle uğraştırıyorsun.."
Sonra ise bir anda omzuna alıp yürümeye başladı.Oğuz'la olduğundakinden bile daha fazla havaya kalkmamla bağırarak kahkaha attım.
"Oha sen bu kadar uzun musun?"
"Herhalde öyleyim.Sen beni kendin gibi 1.40 mı sandın?"
Saçını çekmemle bağırdı.
"Bak aşağı atarım!"
"Tamam valla yapmayacağım!"
Rüzgarın yüzüme vurmasıyla gülümseyerek merakla bekledim.İki dakika sonra beni yere indirmişti.
"Ne?Geldik mi?"
"Evet ama gözünü açma."
"O kişi şuan burada mı?Biraz korkutucu.."
"O kişi..şuan burada.Hatta şimdi gözlerini açacak."
İrkilerek geri çekildim.
"Ay hayır,ben kendim açayım."
Ali güldü.
"Yemez merak etme."
"O zaman hemen açsın lütfen.Eğer beni duyuyorsan hemen açar mısın gözlerimi?Çok uykum var da!"
Hafif ve 'büyüleyici' diye tanımlayabileceğim bir kıkırtı geldi.Sonra da yavaşça göz bağım açıldı.Ancak gözlerim kapalıydı.Gözlerimi de tereddütle açtım,etrafta renkli led ışıklar vardı ve önümüzde de bir nehir,karşımda bana bakan bir çift yeşil göz gördüm.Bunlar..çok tanıdık gözlerdi ama nereden?Sonra ise o tanıdık koku geldi burnuma..Hayır hayır,bu..imkansızdı.
"Uykun bölündüğü için üzgünüm."
Donakalmıştım ve gözlerim dolmuştu.Çok geçmeden ben de konuşabildim.
"Sen..?"
"Ben..?"
Eminim,oydu.Karşımdaki her şeyiyle 'bilinmeyen numara' idi.Ve daha fazlası da vardı.
"Sen..bilinmeyen numarasın."
"Karşına çıktım çilek kız.Seni daha fazla bekletmek istemedim.Ya da belki de ben bekleyemedim.."
"Ama cidden..beni unuttun mu?"
"Ne?"
Sorusuyla afallamıştım.Bileğini hafifçe kaldırıp bana gösterdi.O an..ne hissettiğimi şaşırdım çünkü bu..olamazdı.O yıllar önceki kişi olamazdı,yıllarımı beraber geçirdiğim,beni koruyup kollayan,sonra ansızın giden kişi olamazdı..ancak bilekliği bunu söylemiyordu çünkü..anı kutumdaki eşleşen bilekliğin teki ondaydı..
"Hayır..Sen..Ne?"
"Seni hiç bırakmadım Ada,sadece sen bunun farkında değildin."
"Şuan her şey yerine oturuyor ama sen..hayır,bir dakika."
"Kafam çok karıştı,her şey bir anda oluyor ve anlayamıyorum.."
Burukça gülümsedi ve eliyle önüme gelmiş saçlarımı uzaklaştırarak yanağımı okşadı.
"Bu hissi o kadar uzun zamandır yaşamıyorum ki.."
"Yanında olmama rağmen sana dokunamamak,seninle konuşamamak..beni parçalıyordu.Gittiğimden beri seni unutamadım,masum bakışların ve o gülümsemen..aklımdan çıkmadı."
"Sen daha iyi ol diye gittim,hatta yanındayken de beni kolay unut diye ismimi söylemedim,kendimden bahsetmedim.Fakat farkettim ki,bu benim için hiç kolay değildi.Senden 'gittiğim' günden beri hep senin yanındaydım,uzak bir evde yaşıyorken sana eski evimden daha yakın olan bir eve taşındım ve böylece artık sana ulaşmam seni görmem daha kolay oluyordu,ne zaman ormana gidip kendi başına kitap okuduğunu..ne zaman evden çıkıp okula gittiğini her şeyini görebiliyordum,hayır bunu bir sapık gibi yapmıyordum,bunu seni korumak isteyen biri gibi yapıyordum,çünkü seni görememek bana acı veriyordu Ada.Aslında babanla yemek yemeye gittiğin restaurantta da ben vardım ya da hani bir gün evin önünde kedi sevmek için arabayı görmediğin gün var ya,seni kurtarmak için bir çocuk koşmuştu..o da bendim.Ancak sen beni tanımadın,ben de kendimi tanıtmadım.Bir ailem yoktu,bir işim yoktu,gittiğim bir okul yoktu..sense olabilecek her şeye sahiptin.Bir gün çabalamaya karar verdim ve yüksek maaşlı bir işe girdim,para kazanmaya başladım,kendime hobiler buldum,hayata yeniden döndüm.İşte o zaman dedim ki,zamanı geldi.Tabii beklemiyordum benimle konuşmanı,engellersin diye düşünüyordum,beni şaşırttın ve konuşmaya devam ettin.Zaman geçti ve artık beni tanımak istedin,ben de karşına çıktım."
Nefeslenip kafasını iki yana salladı.
"Hayır,bunları herhangi bir farklı duyguyla yapmadım,aynı çocukluğumdaki masum duygularımla yaptım,o günlere ihanet etmek istemedim,senin yanında olmak istedim.Bu kadar."
İçindekileri boşaltmıştı ve gözyaşlarını tutamamıştı,ben ne haldeydim onu da bilmiyordum.İkimizin de iyi göründüğünü sanmıyordum..Çünkü farkettim ki,ben bunları bilmezken ya da onu hatırlamazken bile onu özlüyordum,belki de onu bekliyordum.Yanağımdaki elini çekti.
"Ama eğer bunlar seni korkuttuysa ya da çocukluğundaki kişiyi degil bilinmeyen numarayı istiyorsan,özür dilerim.Bilinmeyen numara hâlâ o zamanlardaki kişi.Ben o'yum.Bilinmeyen olmak istemiyorum.Bildiğin,hatırladığın adam olmak istiyorum."
"Ve eğer beni istemezsen,benimle konuşmaya devam etmek istemezsen..seni anlarım.Bir daha sana yazmam hatta farklı bir eve taşınırım.Beni eskiden olduğu gibi ama bu sefer gerçekten,bir daha görmezsin."
"Yani senin kararı-"
Lafını böldüm ve uzanarak ona sıkıca sarıldım.Bir daha bırakmasını istemiyor gibi sarıldım ve belki de öyleydi.O da bir-iki saniye sonra ellerini belime sarıp karşılık verdi.Hüngür hüngür ağlamaya başladım.O da ağlıyor olmalıydı,nefes seslerinden bunu anlamıştım..ya da belki de yanılıyordum ancak önemi yoktu,biz geçmişteki o çocuklardık ve hâlâ aynıydık,değişen tek şey zamandı.
"Seni nasıl aynı anda hem bu kadar iyi tanırım hem de tanımam..?"
Beni hafifçe itip elini uzattı.
"Tanışalım,düzgünce.Ben Barış,namıdiğer bilinmeyen numara."
Barış...
"A-Ada."
"Neden bu kadar şaşırdın ismimi duyunca?"
"Yıllar sonra ismini duymak..çok garip ve farklı hissettirdi.Yıllarca eksik olan şey bir anda tamamlandı.Onunla beraber de ben tamamlandım sanırım."
Gözlerini gözlerimden ayırdı ve kolyeme çevirdi.
"Daha önce söyleyememiştim,kolye çok yakışmış."
Sonra varlığını bile unuttuğumuz Ali geldi aklıma,bizi izliyordu.Bir ona bir bilinmeyen numaraya,yani Barış'a baktım.
"Siz..nereden tanışıyorsunuz?"
Barış,Ali'nin yanına gidip saçlarını karıştırdı.
"O benim kardeşim."
Ali geri çekildi.
"Maalesef."
Barış,Ali'yi taklit edip dik dik baktı.Ben ise tüm bu on dakikada olanların şokunu atlatamamıştım.
"Yani..siz kardeş misiniz?Bana hiç bahsetmemiştin."
Barış başını salladı.
"Sana çoğu şeyden bahsetmedim ama zaten bahsedemezdim.Ali'yi yaklaşık bir yıl kadar önce tanıdım."
Ağzım şaşkınlıkla açıldı.
"Ne..?Ama,kardeşiz dedin."
"Uzun hikaye.Bir ara anlatırım."
"Evet kesinlikle bir ara anlatırsın şimdi geri dönüp uyuyabilir miyiz?"
Onu görmezden gelip Barış'a baktım.
"Sen burada mı kalacaksın?Nasıl olacak?"
"Onlara Ali ile kardeş olduğumu söyledim ve burada Ali ile kalmak istediğimi falan.Hallettim.Yani dört gün ben de buradayım.İşten izin de aldım.Sorun olmayacak."
"Anlıyorum.."
"Tamam hadi gidelim,yarın detaylı konuşuruz."
Hep beraber kamp alanına doğru yürümeye başladık.Kaldığımız yere ulaşınca Ali çadırına girmişti ve Barış ile ben de dikiliyorduk,gergin bir ortam vardı çünkü kimse ne diyeceğini bilmiyordu.
"İsmini söylemek hâlâ çok garip geliyor,beceremiyorum.Seninle ilgili her şey çok garip geliyor.."
"Haklısın,biraz geç oldu."
"Biraz..?"
Kıkırdadı.
"Üzgünüm."
"Biliyor musun?"
"Neyi?"
"O kadar hayal ettiğim gibisin ki.."
"Bu..iyi bir şey mi?"
"Hm hm."
"O zaman seni hayal kırıklığına uğratmadığıma sevindim."
"Beni asla hayal kırıklığına uğratamazdın."
Gülümsedi,gülümsedim.Onun gülümsemesine gülümsedim çünkü çok güzel gülüyordu.Sıcak ve huzur dolu.Bu soğuk gecede ısınmamı sağlıyordu.
"Hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum,mesela en sevdiğin renk ne?Burcun ne?Hobilerin ne?Hayatında kimler var?En sevdiğin film ne?Hepsini.."
"En sevdiğim renk kahverengi,burcum yengeç,hobilerim buz pateni yapmak ve yüzmek,hayatımda sen,anneannem,Ali ve en yakın arkadaşım Arda var,çok sosyal biri değilimdir.İlişkileri pek beceremem.En sevdiğim film..hiç düşünmedim.Diğerlerini de yarın yanıtlarım,hepsini sorabilirsin."
Başımı hafifçe sallayıp gülümsedim,sonra ise kısık sesle konuştum.
"Buarada,özür dilerim."
Barış anlamaz gözlerle baktı.
"Ne için?"
"Seni unuttuğum için."
"Ben de özür dilerim,seni bıraktığım için."
Üstümde onun ceketi vardı,üşüdüğüm için yolda vermişti.Bana fazlasıyla büyük gelse de gerçekten sıcak tutmuştu.Üstümden çıkarıp nazikçe ona uzattım.
"Teşekkür ederim."
Eliyle itti.
"Sende kalabilir."
"Ah..tamam."
"Artık içeri gir,zaten çok geç oldu.Yarın benimle vakit geçirmek yerine uyumanı istemiyorum."
"Tamam,öyle yaparım."
Bana yaklaştı ve benden büyük cüssesiyle hafifçe sarıldı,başım göğsüne geliyordu ve eliyle başımı kendine yaslamıştı.Bir süre öyle kaldık sonra da geri çekildi ve tam gidecekken onu durdurdum,dönüp bana baktı.
"Beni daha fazla bekletmediğin için teşekkürler bilinmeyen numara ve anılarımdaki çocuk."
"Hayatımda olduğun için teşekkürler çilek kız,şimdi uyu."
Ona tebessüm edip çadırıma girdim,Su her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyordu,ben de onu uyandırmadan yanına yattım ve olanları düşünüp,elimdeki ceketle gülümseyerek uykuya daldım.
♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎♡︎
Sabah Su'yun beni dürtmesiyle yerimden sıçradım.
"Ne oluyor?"
"Sakin ol,bir şey olduğu yok.Sabah oldu."
Esneyerek oturur konuma geldim ve gözlerimi kapattım.
"Çok uykum var!"
Su güldü.
"Valla ben bebek gibi uyumuşum.. hiç uykum yok."
"Hıhı farkettim."
Sonra Su'yu şüpheyle elimdeki erkek ceketine bakarken yakaladım.Hemen saklamaya çalışsam da bir kere fark etmişti.
"O ne?"
"Şey,ceket."
Gülümseyerek konuşmamın üzerinden bana dik dik baktı.
"Hadi ya."
"Kimin ceketi işte.Biz yatarken yoktu?"
"Benim.Benim ceketim."
"Adaa!"
"Tamam tamam."
"Evet?"
"Bu..bilinmeyen numaranın ceketi.Konuştuğum çocuğun."
Şaşkınca ağzını kapadı ve öylece bana baktı.
"Yani..siz..ne?"
"Her şeyi baştan anlatmam gerekiyor sanırım."
Su'ya uzun uzun her şeyi anlatmıştım ve şoku atlattıktan hemen sonra konuşabilmişti.
"Ali ile kardeşlermiş öyle mi?"
"Aynen öyle."
"Sizin kaderiniz bir yazılmış Ada."
Sonra heyecanla konuştu.
"Ali kadar yakışıklı mı?Benziyorlardır sonuçta."
Omuz silktim.
"Bilmem."
"Nasıl bilmezsin?"
"Yakışıklı olup olmadığına bakmadım."
"Aman Ada ya!"
"Ne ya napabilirim?"
"Tamam gel bakmaya gidelim.Giyin bekliyorum."
Kendisi sarı saçlarını taramış ve ona çok yakışan bir atkuyruğu yapmıştı,önlerinde de birkaç tutamı salıp minik örgüler yapmıştı.Üstünde ise kırmızı bir t-shirt vardı,altına siyah bir kot şort giymişti.Ayağına platformlu converselerini giyip çadırdan çıktı.Ben de hızlıca gün gün ayırdığım kıyafetlerden birini giyip saçımı açık bıraktım,sonra da hafif bir makyaj yapıp,parfümümden de sıkıp hazır olduğumu düşündüm.Ayakkabılarımı giyip Su'yun yanına çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek Kız(Yarı texting)
Jugendliteratur"Selam,çilek kız." "Kimsin?" "Sen kimsin?" "Beni tanımadan mı yazdın bana?" "Hayır." "Beni tanıyorsun yani?" "Seni senden bile daha iyi tanıyorum." "Ya,ben seni tanıyor muyum?" ":)"