4. Bölüm: Yalan Duygular

103 12 3
                                    

  Selamlar arkadaşlar. Fark etmişsinizdir belki karakter tanıtımı bölümünü sildim. Lütfen karakterleri kendi hayalinizle canlandırın.
___________________

“Ateş...” Onu gören gözlerim büyümüş, bakakalmıştı. “B-ben çok özür dilerim,” dedim tekrardan. Hemen tezgahın üzerinden birkaç peçete aldım ve üzerini kurulamaya çalıştım.
 
  Kollarımdan tutarak ona bakmamı sağladığında gülümsedi. “Hey bana bak, sorun yok dedim,” dedi. Ben geri çekilirken o gözlerimin içine bakıyordu.
 
  “Hey Efil ne oldu burada?” İdil dans etmeyi bırakmış yanımıza gelmişti.

  “Hiç, sadece bir kaza,” Ateş olanları umursamıyor duruma olumlu bakıyordu. Biz pistten kenara çekildiğimizde grubun kalanı da yanımıza geldi. Onlar Ateş’le dalga geçerken biz eski yerimize ilerliyorduk. Hep birlikte yere oturup sohbete başladığımızda etraftaki insanların yavaş yavaş azaldığını fark ettik. Saat gece yarısına gelirken biz birbirimizle daha çok kaynaşıyordu.

  “Haydi hep birlikte doğruluk mu cesaret mi oynayalım,” diye atıldı Selim. Herkes onu onaylarken, Berk elinde bir soda şişesiyle yanımıza geldi.

  “Tamam çeviriyorum,” Berk elindeki şişeyi çevirdi ve herkes şişeye dikkat kesildi. Selin ve Selim çıkmıştı.

  “Doğruluk mu cesaret mi?” Selin biraz düşündü, “Doğruluk.” Aynı şekilde Selim de soracağı soruyu düşündü bir süre. “Tamam güzellik, sevgilin var mı?” Kerem onu kolundan dürterken, “Yavaş ol,” diye ikaz etti. Selin sözünden rahatsız olmuş, hemen “Yok,” diyerek sözünü bitirmişti.

  Selin şişeyi aldı ve tekrar çevirdi. Bu sefer Kerem ve ben çıkmıştık.

  “Söyle bakalım Kerem doğruluk mu cesaret mi?” Kerem direk cevapladı.

  “Doğruluk.” İdil’e yandan bir bakış attım ve sorumu sordum.

  “Sevgilin var mı?” Kerem neden bunu sorduğumu anlamış gibi önce İdil’e sonra bana baktı.

  “Hayır, yok.” İdil’in suratında ufak bir tebessüm peyda olurken Kerem şişeyi çevirdi. Duru ve Berk çıktı. Onlar sorularını cevaplarken, Ateş’e göz ucuyla bir baktım. O da bana bakıyordu.

  Gözlerimiz buluştuğunda gecenin karanlığında gözlerindeki ışıltıyı gördüm. Gözlerimi ondan ayıramıyor diğerlerini bile duyamıyordum. Sanki yeşil gözleri ormana dönüşmüş, beni oraya çekiyormuş gibi hissediyordum. Sonunda kendime gelip gözlerimi ondan ayırdığımda yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.

  “Doğruluk mu cesaret mi?” Kerem bu soruyu İdil’e sormuştu. “Cesaret,” dedi İdil. Herkes cesaret demesine karşın “Ooo” derken, Kerem devem etti.

  “Benimle sahili turlar mısın?” İdil kulaklarına inanamamış ağzı açık kalmıştı. Kerem sorusuna cevap beklerken İdili dürttüm ve kendine getirdim.

  “T-tamam olur,” onlar kalkarken biz de oyunu bırakmıştık. Aramızda sohbete daldığımızda, Ateş yavaşça yanıma gelip kulağıma eğildi. “Benimle gelir misin?” onu kafamla onaylayıp ayağa kalktım. Duru bize aval aval bakarken biz kayalıklara ilerliyorduk. Bir taşın üzerine oturup, yüzümüzü denize döndük. Denizin maviliği muazzamdı. Atlamamak için kendimle savaş veriyordum.

  Sonunda sessizliğe dayanamayıp sordum, “Ne oldu, neden çağırdın?” omuz silkti ve bana bakmadan konuştu. “Seni ilk kafede burnun kanarken gördüğümde o kadar komiktin ki, gülmemek için kendimi tutmuştum,” ikimiz de güldük. Sesimiz denize karışırken biranda durdu ve bana baktı. “Çok güzelsin,” diye fısıldadı. Duyduklarım beni çok şaşırtmıştı. Bir anda durup dururken ne diyordu böyle? Sadece teşekkür etmekle yetindim. O gözlerimin içine bakarken gözlerimi ondan çektim. Utanmıştım. Biraz daha oturup denizi seyrettikten sonra diğerlerinin yanına geri döndük.

YAZ GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin