Eve döndüğümüzde başım feci ağrıyordu. Direk üzerimi değiştirip yatağa uzandım. Gözlerim daha çok ağırlığa dayanamayınca kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
Sabah evdeki seslerle uyandım. Teyzemler gelmiş olmalıydı. İdil de kalkmıştı. Ağır adımlarla dolaba ilerledim. Üzerime rahat bir şeyler giyip odadan çıktım. Aşağı inip teyzemlerin yanına gittiğimde yanlarında biri daha vardı.
“Efil, tatlım günaydın,” dedi sevecen bir sesle teyzem.
“Günaydın,” diye yanıtladım onu. Yanındaki çocuğa da hoş geldin diye bir şeyler geveledikten sonra boş koltuğun birine oturdum.
“Tatlım bu İdil’in kuzeni Çağrı, biz gelirken onu da alalım dedik. İyi anlaşın olur mu.” Çağrı isimli çocuğa baktığımda bizim yaşlarımızda falan olduğu anlaşılıyordu. Teyzemi hiç dinlemiyor, koltuğa yaylanmış yatıyordu. Teyzemi onaylayıp İdil’in yanına mutfağa geçtim. Masayı hazırlıyordu.
“Günaydın”
“Günaydın,” diye yanıtladı beni. “Çağrı’yla tanıştın mı?”
“Sayılır”
“Nasıl sayılır?”
“Yüzüme bile bakmaması dışında onunla selamlaştım,” dediğime güldü ve elindeki bardakları masaya koydu.
“Çağrı biraz kafasına buyruk bir çocuktur. Takma onu, zamanla alışır sana.” İdil’in konuşmasına bakılırsa o da burada yaz sonuna kadar kalacaktı.
Masayı hazırlayıp hep beraber sofraya oturduğumuzda sadece teyzemin canlı sesi duyuluyordu. Diğerlerimiz sadece yemeğimizi yiyorduk. Tabağımdan bir an gözlerimi ayırıp Çağrı’ya baktığımda onun da bana baktığını fark ettim. Nedenini bilmediğim bir şekilde bakışmamız beni rahatsız etmişti. Direk gözlerimi ondan ayırıp tekrar tabağıma diktim.
Yemeğimi bitirip masadan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Tam kapıyı açıp içeri girecekken Çağrı benden önce davranmış, banyoya girmişti.
“Hey ne yapıyorsun?”
“Ne yapıyor gibi görünüyorum, banyoya giriyorum,” dedi tersleyerek.
“Onu ben de görüyorum ama önce ben geldim biraz saygılı olsana,” dediğim onu eğlendirmiş olmalı ki bir kahkaha attı.
“Önce girseydin ne yapayım,” dedi kapıyı yüzüme kapayarak. Bu çocuk iyice sinirlerimi hoplatıyordu. Arkasından biraz daha söylendikten sonra İdil’in yanına geçtim.
“Bugün lunaparka gideceğiz haberin olsun.”
Hemen onu yanıtladım. “Tamam benim için uyar.”
“Ama Çağrı da bizimle gelecek,” dedi. O çocuk İdil için iyi bir kuzen olabilirdi ama benim için aynısı söylenemezdi.
Hazırlanıp evden çıkarak arabaya bindik. Çağrı araba kullanabiliyordu ve bu benim işime gelmişti. Arka koltuğa kendimi atarak iyice yerleştim. İdil ve Çağrı da yerlerine yerleşince yola koyulduk. Yolumuz biraz uzundu. Rahat bir şekilde yerimde dışarıyı seyrederken kulağıma bir melodi ilişti.
*Aklımda değil, söylediklerin... Ve ardından şarkıyla uyumlu ses... (*VAGON- Ama Bana Bakma Öyle)
Bu Çağrı’ydı sesi şarkıyla karışıyor uyumlu bir melodi şeklinde kulağıma ilişiyordu.
Yorgunluk kahvesi, kimsesizlerin... Bu şarkıya bayılıyordum. Kafamı yol boyu camdan ayırmadan, sadece etrafı izlemek ve şarkıyı dinlemekle yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ GECESİ
Teen FictionEfil'in ailesi ayrılma aşamasındadır. Kızının bu ayrılma durumundan etkilendiğini düşünen annesi kızını kuzeninin yanına yaz tatilini geçirmeye yollar. Efil pek gitmek istemez ama annesinın ısrarı ile gitmek zorunda kalır. Orada kuzeninin arkadaşla...