Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
Jooheon onun bakışlarına ya da konuşmamasına kafasında bir türlü anlam veremiyor, üzerine bir de sinirleniyordu artık.
"Bir şey mi oldu diyorum, neden geldin?"
Changkyun yutkundu ve kendini resmen konuşmak için zorladı.
"A-arkadaşım... ulaşamıyorum da."
"Başına bir şey gelmez. Endişelenmene gerek yok."
"Arar mısın?"
"Ben de cevap alamıyorum."
Changkyun'un gözleri fal taşı gibi açılmıştı onun da haber alamadığını öğrendiğinde. Şimdi gerçekten başına bir şey geldiğini düşünmeye başlamıştı. O yutkunup gözlerini kırpıştırırken Jooheon konuşmaya devam etti.
"Akşam dönerse görürüm. Daha yeni gittiler, bir şey olmaz. Bana cevap vermemek için yapıyor arkadaşım."
"Neden?" diye sordu Changkyun. Anlık olarak boş bulunup neden arkadaşının böyle bir şey yapıyor oluşunu sorgulamıştı.
Jooheon kaşlarını kaldırıp güldü. "Özel?"
O an Changkyun geri çekti kendini. Gözleri çizgi şeklini almıştı. Terslenmesini sindirip gözlerini kapattı ve bir nefes alıp geri açtı. Sonra da beli ona bol gelen pijamasını yukarı çekmek için iki elini birden arkasına attı.
Jooheon o anda ciddi şekilde arkasından bir bıçak çıkartacağını düşünüp korkusundan irkilip geri çekildi ve kapının arkasına doğru geçti yavaşça.
"B-başka bir şey var mı?"
Changkyun da pijamasını çekip tekrar Jooheon'a baktı sorusunu cevaplamak için.
"Ne olsun?"
"Yani yok. İyi, hoşça kal."
Jooheon kalp krizi geçirmeden hemen önce iyice evin içine girip kapıyı kapattı ve kilitledi Changkyun hâlâ oradayken. Alnını kapıya yasladı ve gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti içine.
O anda Changkyun kapıyı kapatmasını çok umursamadan kaşlarını çattı. Aklına başka bir şey gelmişti. Evine doğru yürürken yine kendi kendine konuşmaya başladı.
"Ya ben o bıçağı nereye koymuştum?"
Jooheon bıçak kelimesini duyunca ellerinin ikisini birden ağzına kapatıp kaldı. Sonra da kapıya kulağını koyup dinledi.
"... Kahvaltı yaptım... eee sonra? Düştü mü acaba yere? E- düşse duyarım..."
Sonra da Changkyun'un kapısının kapanma sesini duydu.
"Polis... polis istiyorum!" dedi ağlamak üzereyken. Gidip salona oturdu sonra. Bir süre yine onu tek bırakan arkadaşlarının gelmesini bekledi. Ancak gelen giden yoktu. Aklını dağıtmak için biten çamaşır makinesinden perdelerini alıp odasına asmaya gitti.
Jooheon yukarıda perdenin düzü tersi neresi diye çözmeye çalışıyordu. Gözlerini Changkyun'un onu izlediği yerden olabildiğince uzak tutmaya çalışıyordu ama istemsizce de olsa bir kez baktığında perdelerin kapalı olduğunu gördü.
Bir süre sonra Minhyuk gelip kapıyı çaldı. Ancak yukarıda olduğu için zilin sesini duymamıştı Jooheon. Biraz bekledikten sonra yumruklamaya başladı. Olduğu yerde sıçradı Jooheon.
"Geldi! Beni kesecek!"
Perdeyi olduğu yerde bırakıp eline komodininin üzerindeki kar küresini aldı ve kapıya gitti temkinli adımlarla. Sonra korkarak da olsa deliğe gözünü getirip baktı ve Minhyuk olduğunu görünce açtı hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Komşum - JooKyun ✔️
Fanfiction"... sonra da bahçede ...bizim eve döndürdüğü hamağına oturmuş evi izliyordu. Çitlerin kısalığından bahsetti." "Tatlı mı?" "Katil çıkarsa da önemli mi tatlılığı?" "Bakılır..."