0.6

15 3 0
                                    

6 saatin ardından uyanmıştım. Gözlerimi hafif aralayarak etrafa bakındım. Koltukta kıvrılan Taehyung'u gördüğümde göz devirdim. Neden hala buradaki? Kendi kendine eziyet ediyor minicik koltukta, koltuk iki kişilik bile değil. Her ne kadar ona gıcık olsam da şu anki hali fazla masumdu. Başını koluna yasladığından yanağına baskı yapmış, kare dudakları büzülmüştü. Kollarımı göğsümde birleştirip onu incelemeye devam ettim. Deri bir ceket giymişti ve bu onu aşırı havalı gösteriyordu. Çok değişikti ne tatlı ne yakışıklı. Aman ne düşünüyorsam gıcığın teki işte! Başıma bela oldu bir bu eksikmiş gibi. Ama tek iyi yanı bana kötülük yapmıyordu sadece gıcıktı. Ukala serseri herif!

Taehyung'tan;

Jungkook uyuyakaldığında koltuğa oturup onu seyrettim. Bebeksi haliyle aşırı sevimliydi. İnce narin dudakları dikkat çekiyordu bir de dudaklarının altında ben vardı. Saçları önüne düşmüş gözlerini örtmüştü adeta. Kırmızı yanakları ise tam ısırmalıktı. Ah bu çocuk.. kafamı kurcalıyor sürekli. Onu izlerken mayıştığımı hissettiğimde koltuğa yan bir şekilde oturup kıvrıldım ve başımı koluma yasladım. Çok geçmeden uyuyakalmıştım.

Gözlerimi açtığımda Jungkook'un da uyandığını farkettim. Fakat hiç bozuntuya vermeden gözlerimi geri kapatıp öylece bekledim. Gözlerimi hafif araladım, görmemişti. Anladığım kadarıyla beni inceliyordu. Gülümsememek için kendimi zorluyordum. Bir anda dayanamayıp sırıtarak konuştum. Gözlerim hala kapalıydı.

"Çok mu yakışıklı görünüyorum ordan, bi' bakakaldın gibi sanki.. ha?"

Jungkook'tan;

Dediğiyle yutkunup gözlerimi kısarak ona baktım.

"Ya! Ne alakası var? Bu dingilin burada ne işi var diye bakıyordum sadece! Hem bakamaz mıyım yasak mı?!"

Başımın altındaki yastığı alıp kafasına fırlattım. Düşündüğümün aksine o ukala bir tavırla kahkaha atıyordu aynı zamanda kısık gözleriyle bana bakıyordu. Sinirle konuştum.

"Ya hem sen gitsene neden hala buradasın? Rahat bırak beni bela mısın ya!"

Taehyung gülmeyi kesip bir anda ciddileşti. Ürkmemiştim desen yalan olur. Ciddi tavrını koruyarak;

"Çok mu istiyorsun gitmemi?"

Bir anda öyle diyince kötü hissetmiştim. Çünkü kırılmış gibiydi. Başımı öne eğip ellerimle oynamaya başladım.

"Özür dilerim öyle demek istemedim.. gitme"

Bir anda gitme dedim.. evet şuan onun gözünde belki salak konumuna düşmüştüm. Yerinden kalkmıştı, gideceğini düşünmüştüm. Ama o aksine yatağımın yanına oturup elini yanağıma koyup kendisine bakmamı sağladı. Deminki ciddi tavrının yerini gülümseyerek bakan gözler ve samimi bir sima almıştı.

"Bu arada biliyor musun bilmem ama insanlar sevdikleriyle uğraşırlar senin deyiminle gıcık ederler. Sevmediğinle uğraşmaz, belki yüzüne bile bakmazsın. Hem bu arada.. sinirliyken çok tatlı oluyorsun."

Utanmıştım, normalde elini ittirip ona çekişmem lazımdı evet.. bu sefer utanmış sessiz kalmıştım. Gözlerimi kaçırıp başımı eğdim. Sessizce kıkırdayıp ayaklandı ve kapıya ilerledi. Bana dönüp konuştu.

"İstediğin bir şey var mı kafeye gideceğim?"

Bakışlarımı yavaşça ona çevirip başımı iki yana salladım.

"Teşekkür ederim istemiyorum.. yemek ve içmeyi pek sevmem."

Yanıma geldi ve beni ikna etmeye gelmişcesine baktı.

sᴛᴀʏ ᴀʟɪᴠᴇ | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin