-3-

120 8 0
                                    

Bardaki geceden sonra Berki hiç görmedim. 4 gün geçmişti üsütünden. Kulağımda söylediği sözler vardı hala. 'Sen aciz bir kızsın. Senin diğer kızlardan farklı olduğunu düşünmek büyük aptallıkmış.' o kim ki böyle konuşabiliyor benim hakkımda. O başka bir kızı öperken sorun yok ben bir çocuğu öperken sorun var! Buna koca bir HAH!
Bunları düşünmeyi bırakıp gezmeye çıkmalıyım. Bazen çocukluğumun ne kadar kötü olduğunu hatırlıyıp tek başıma çocukluk yapıyorum. Bugünde yapsam fena olmaz. Gişeden 1 paket jeton alıp lunaparka girdim. Tehlikeli şeyler benim için çok eğlenceliydi. Bu nedenle iyice eğlenip lunaparktan çıktım. Otele doğru giderken yanlız olamayı sevdiğim aklıma geldi. Galatadaki evimi kızlardan başka bilen yoktu. Onlar oraya gelmeye cesaret edemezlerdi. Orası barlarla dolu olduğundan korkarlardı. Otele varınca bikinilerimi giyip plaja indim. Kızlar Demir denenen çocuklarla alışverişe çıkmışlardı tek olmak benim için çok daha iyiydi. Kzılar durmadan dedikodu yaptıklarından çıldırırdım bazen. Plajda bir şenzlonga havlumu serip oturdum. Tenimin yanmasını istemediğimden kollarıma güneş kremimi sürmeye başladım sırtıma sıra gelince bir of çıktı ağzımdan. Tam sırtıma götürüyodum ki elimi elimden krem alındı. Kim diye bakıcağım sırada tanıdık sesi duydum. Berk " hey sana yardım edeceğim." burnumdan soluyarak "ne işin var burada?!" dedim. "Güzelim, fark ettiysen burası halka açık bir plaj." sırıtıyor birde aptal. "benim şenzlongumda ne işin var?!" deyince sırıttı. "senin dilin ne marifetli öyle. Ah gerçi öpüşürkende görmüştük marifetlerini dimi? Unutmuşum." öyle diyince sırıttım. Tamam yaptığım hiç iyi birşey değildi ama güçsüz görünemezdim. O yüzden bana karışamazdı. Hayatım boyunca ayakta durmam gerekiyordu. "genelde kimse unutamaz. Erkeler tesirinden kurtulamaz bir süre." dedim. Bunu demeyi hiç istemezdim. Benim hakkımda sürtükmüşüm gibi düşünebilirdi ama güçlü kalmalıyım. Berkin önce yüzü düştü sonra sırıtmaya başladı. "Fıstık, bence yanındaki ultra yakışıklı çocuğun kıymetini bil. Çünkü şuan tüm kızlar bize bakıyor." hah aptal. Önce bir ona baktım altında şortu üstünde ise hiçbirşey yoktu! Sonra kızlara baktım beni yiyecek gibi bakıyorlardı. Bende onlara inat Berke biraz daha sokuldum. Bunu anlamış olacakki kahkaha attı. Sonra elindeki kremi sırtıma sürmeye başladı. Normalde klişe şeylerden nefret ederim ama bu sefer sesimi çıkarmadım. Berk sırtıma kremi sürmeyi bitirince kremi ben elime aldım ve arkasını dönmesini söyledim. Sırtını bana dönünce kızlara bir bakış attım ve sırtına kremi sürdüm. İşimi bitirince kızlar önüne dönsün diye Berkin ensesine bir buse kondurdum. Berk bana dönünce çapkınca sırıttı. Aldırmayıp denize doğru ilerledim. Denize girince suya daldım. Ben yüzmeyi sevdiğimden dolayı kurs almıştım. Sonra hocalık yapmaya başladım. Hafta sonlarımın sabahlarını havuzda ders vererek geçirirdim. Kafamı sudan çıkarınca geldiğim mesafeye baktım. Baya uzaklaşmıştım. Kumsalda Berk'in yanında kızları görünce oraya doğru yüzmeye başladım. Neden bilmiyorum ama içimdeki o çirkef kız uyandı birden. Kıyıya iyice yaklaşınca Berke "Bay gıcık, gelmiyormusun?" dedim. Önce bana baktı sonra kızlara baktı. Sonra yanıma geldi kızlara "Üzgünüm kızlar, uğraşmam gereken bir güzellik var." dedi. Yüzüme en adi gülümsememi yerleştirdim. Birlikte dubalara kadar yarıştık. Tabiki ben kazandım. Dubanın üstüne çıktım oda bacaklarıma tutundu. Bana yakın davranması dışardan bakılınca sevgiliymişiz gibi göründüğünün farkındayım ama ne Berk bana bakar ne de ben Berke bakarım diye düşünüyorum. Berk bi süre suratıma baktı. "Ne, neden öyle bakıyorsun?" dedim. Güldü "denizde gözlerin daha da güzel oluyor." bende güldüm teşekkür ettim. Bir süre birbirimize baktık. Bana "Sevgilin şanslı bir piç olmalı." diyince sırıttım. Sonra "evet gerçekten şanslı ama piç değil. İstersen seni onla tanıştırmaya götürebilirim." dedim. Bi an afalladı sonradan "çok isterim güzellik." dedi. Beni kıskandığını gözlerinin koyulaşmasından anladım. Farklı bakıyordu. "hadi gel, görünce çok seveceksin kendisini." diyip omuzlarından yardım alarak suya girdim. "ya-ya ne demezsin!" dedi. Duymadım sandı ama duymuştum sırıttım. Birlikte kıyıya varınca kurulanıp otele gittik. O hemen duş alıp benle odama geldi. İçeri girince ben üstlerimi hazırlayıp duşa girdim. Girmeden önce Berk benim yatağıma uzanmıştı. Omuz silktim. Kısa bir duştan sonra havlumla içeri girip kıyafetlerimi aldım. Aslında kıyafetlermi banyoya götürebilirdim ama utangaç görünmek istemedim. Benim için utanmak veya duygularını belli etmek zayıflıktı. Kıyafetlerimi alıp banyoya girdim. Berkin beni izlediğini fark etmiştim. Kıyafetlerimi giyip banyodan çıktım. Saçlarıma hafif dalga verip rimelle parlatıcımı sürdüm. "senin süslenmen gerekmiyormu? Sonuçta sevgilinle buluşmaya gidiyoruz." onun bu sorusuna tebessüm ettim. "sevgilim beni doğal halimle seviyor." diyince sustu. Arabaya kadar hiç konuşmadık. Arabaya binince nereye diye sordu. Ona gideceğimiz yerin adresini verince şaşırdı. Ona bir yetimhanenin adresini vermiştim. Sevgilim orda çalışıyor dedim Berke. Yetimhaneye gelince "sevgilinde kız tavlamayı biliyormuş." dedi. Güldüm içeri girince Lale anne beni görüp gülmeye başladı. Koşarak ona sarıldım. "kuzum geliceğini neden haber vermedin? Çocuklara haber verirdim." dedi. "annem bir sakin ol, önümüzdeki hafta gelmeyi planlıyordum ama arkadaş sevgilimi merak etti." dedim. Berk kafasını iki yana sallayıp güldü. "seni gördüğüne çok sevinecek, ne zamandır senden bahsediyor beni unuttu diye." Lale annemin lafına karşı gülüp odaların katına çıktım. Çocuklar beni görünce gülüp bana doğru koşmaya başladılar. Onlarla sarılıp Berki peşime takıp mutfağa poşetleri bırakmaya gittim. Yolda çocuklar için çikolatalar almıştık. Havva abla yanımıza gelince onla selamlaşıp çikolataları çocuklara dağıtmasını söyledim. "hadi gel seni sevgilimle tanıştırıyım." kafasını salladı. Tuğberk'in odasına girince beni gördü. Sonra koşarak boynuma atladı. "Sevgilimm" dedim. Kollarını boynuma sıkı sıkı sarıp bacaklarını belime doladı. Oda ben gibi "sevgilimm" dedi. Ayağa kalkıp kendi etrafımda döndüm. Bu onun en sevdiği şeydi. Başım dönünce onun yatağına yatıp üstüme oturttum. "annecim, naptın ben yokken?" o beni annesi olarak görürdü. Bana anne veya sevgilim derdi. Berktuğuyu kızlardan başka kimse bilmezdi. Şimdi Berkte sırrımıza ortaktı. Antalya'ya tatile diye gelir Berktuğuyu alıp burdaki evimize giderdim. Şimdi kızlar var diye onu almadım ama en kısa zamanda onu evimize götüreceğim. "Anne daha erken gelirsin diye bekledim ama sen gelmeyince beni bıraktın zannetim." kalbime birşey oldu. Boğazıma bir yumruk oturdu sanki. Bu hayatta tek üzüleceğim şey Berktuğuyu bir nedenden bırakmak olur. "Annecim, o nasıl söz öyle seni ölene dek bırakmam ben. Sen benim tek ailemsin unuttunmu? Seni burda bırakmayı hiç istemiyorum ama evlenmeden seni alamam. Bunları konuşmuştuk hani." Berktuğuyu almam için evlenmem gerekiyor. Berktuğ daha 7 yaşında ben evlenemezsem 18 olmasını beklemek zorundayım. "Biliyorum sevgilim, bu abiyle mi evleniceksin yoksa?" diyince beni öksürük krizi tuttu. Berk artık söze karıştı. "Valla, Berktuğ bana kalsa ablanı burdan sonra alıp nikah masasına oturturum." gözlerim yuvalarından fırladı. "annecim, sen o abiye bakma. O biraz deli. Abinin adı Berk bu arada." Berk gülerek elini uzattı. Berktuğu minik elleriyle sıktı elini. Berk kulağıma eğilip "Berktuğuyu dışarı çıkarabilirmiyiz?" diye sordu. "Maalesef saat geç oldu sabahtan almamız gerekiyor." olumlu anlamda kafasını salladı. "Annecim Lale anneyle konuşıyım seni yarın alıp evimize götürüceğim, odamızı film salonuna çevirip senle anne-oğul günü yapalım ne dersin? İstedğin birşey varsa onuda yapabiliriz." dediğimde "Anne Berk abide bizle gelse olurmu? Ben çok sevdim Berk abiyi." Berke baktım bana bakıyordu "olurmu? Gelmek istermisin Berk?"
"çok sevinirim. Bende seni çok sevdim Tuğberk."
Tuğberkle biraz oynadıktan sonra onu öpücüklere boğdum. Tuğberk çocukluğundan bu yana beni dudağımdan öperdi. Ona gelmeden evvel nerdeyse derimi yüzerdim banyoda. "annem şimdi erkenden yatıyorsun, kıyafetlerini hazırlayıp sabah erkenden uyanıyorsun. Bizde gelip seni alıyoruz tamam mı?" kafasını aşağı yukarı salladı. Yetimhaneden çıkıp arabaya binince Berk derin bir oh çekti. "Bana neden Tuğberk'in çocuk olduğunu söylemedin Hira?" rahatlamış gibi gözüküyordu. Ne yani gerçekten sevgilim mi var sanmıştı? "çok komik duruyordun. Gerçekten sevgilim olduğunu mu sandın? Sevgilim olsa senle niye tanıştırayım ki?" sıraladığım sorulara cevap "hiçte komik değildi 1, gayet güzel bir kızsın sevgilinin olmaması tuhaf olur bu 2, benle tanıştırıp kıskandırırsın sanıyordum buda 3" sırıttım. Onu neden kıskandırayım ki?
Yol boyunca sessiz kaldık beni Kemer'e götürdü ses çıkarmadım. Arabayı durdurunca inip arabanın önüne geçip oturdum. Yanıma gelince "Berktuğuyu alman için neden evlenmen gerekiyor?" diye sorunca manzaraya baktım. "Normalde hem evli hemde orta yaşta olmam gerekiyor. Yetimhanede herkes beni tanır. O yüzden sadece evli olmam gerekiyor. Tuğberk yurda bebekken düştü. Annesi ve babası onu bırakıp gittiler. O gördüğün çocuklar benim asıl ailem. Bunu bilen kızlardan sonra tek sen varsın. Normalde kimseye söylemem bunları ama güvenilir birine benziyorsun." dedim. Bana baktı "Peki evlenecek birileri varmı ufukta? Ayrıca bana güvenebilirsin ne kadar çapkın görünsemde sadık bir insanım." dedi. Tebessüm ettim "ufukta öyle biri yok, olmaz gibide duruyor. Büyük ihtimal Tuğberk'in reşit olmasını bekliyeceğim. Bazen onun için kağıt üzerinde evlilik yapmayı düşünüyorum ama benimde mutlu olmayı hak ettiğimi düşünüyorum." dedim. "bencede mutlu olmayı hak ediyorsun. Böyle düşünme ne olacağı belli olmaz." deyip önüme düşen saçı kulağımın arkasına ittirdi.

Mavinin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin