Kapı aralandığın da bedeninin yarısını görebileceğim kadar içeri giren adam Zeynep'in abisi Boran'dı, yada benim eşim mi demeliyim?
"Yanlız kalmak istediğini biliyorum ama biraz konuşabilir miyiz?"
Siyah bir eşofman takımı vardı üzerinde, içinde beyaz bir tişört, ayağında spor ayakkabıları ile hiç de Bayram ağanın oğlu gibi durmuyordu.
Zeynep'in ziyaretine geldiğinde babasını uzaktan görmüştüm, takım elbisesi, cepkenine taktığı köstekli saati, sakallarına karışan bıyığı, hafif göbekli haliyle tam bir ağaydı Bayram Bey. Arabası ve korumaları ile okula geldiğin de dikkatlerini üzerine çekerdi. Karşımda ki adam ise hiç o kültürde büyümüş gibi durmuyordu. İlk izlenim için bu kadarı yeter, onu böyle tanıyamam."Gelebilirsin." dedim ama sesimde ki mesafe koyma çabası çok belliydi. Utanmasam müvekkilimle konuşur gibi konuşacaktım adamla.
Yanıma yürürken gözlerini gözlerimden çekmedi. Tanıdık bir bakış aradığı çok belliydi ama aradığını bulamadı. Yavaşça oturdu yanındaki sandalyeye. Yatağın yanındaki düğmeyi kullanarak vucüdumu biraz dikleştirip yarı oturur pozisyona getirdim.
"Nasılsın?... Yani ağrın var mı?" dedi sanki ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Ben onu hatırlamıyordum da, o beni hatırlıyor fakat yakınlık gösteremiyordu.
"Ağrım var ama dayanılmayacak şiddette değil." dedim biraz doğru biraz yalandı. Hamile olduğumu kabullenemesem de koruma iç güdüsü beynine otomatik yüklenmiş gibiydi. Ağrının şiddeti atıyordu fakat ilaç almak istemiyordum.
Başını salladı hafifçe, karagözlerini mavilerime kilitledi.
" Derya yaşadığın şey çok zor farkındayım, bunu senin için nasıl kolaylaştırabilirim bilmiyorum. On ay önce beni tanımıyordun bile, ben de senin varlığından habersizdim." deyip elimi tuttu çekinerek. "Gözlerinde ki şüphe canımı yakıyor." dedi bir anda. "Biz seninle çok mutluyduk..."
Kendince haklı olabilirdi de, söylediği gibi benim için çok zordu. Yavaşça elimi çektim.
"Aşık olarak mı evlendik?" dedim düz bir sesle. Az evvel ellimi tutan parmaklarını göz çukurlarına bastırdı. Yorgun görünüyordu, göz altları kararmış mıydı? Tanımadığım için emin olamıyordum. Başını hafifçe iki yana salladı.
"Pek sayılmaz, yani orası biraz karışık."
Bu tavrı şüphelerimi doğrularken,
"Baban üzerimizde baskı mı kurdu? dedim açık açık.
Şaşkın bakışları yüzümü buldu, cevapsız kaldığında şaşkınlığını aşamadığı belliydi.
" Arkadaşım hafızamı kaybettim, aklımı değil. Senin benim varlığımdan bile haberin yokken, ben senin karına olan aşkını o kadar çok dinledim ki kendi irademle seninle bir yola çıkmış olamam. Biz neden evlendik?" dediğimde şaşkınlığını atmış olacak ki gülümsedi. Yok artık bu adamın gamzeleri mi vardı? Bakışlarımın kaydığı yeri fark edince gülümsemesi büyüdü.
"O kadar akıllı ve güzel bir kadın ile evliyim ki, neden evlendiğimi unutalı çok oldu." dedi gözlerimin içine bakarak, öyle derin bakıyordu ki gözlerinin çekimine her kadın kapılırdı. Belki de önceden çapkının tekiydi, ağzı iyi laf yapıyordu. Kendi kurduğum teorimle sinirlenip,
" Beni bunlara kanmayacağımı bilecek kadar, tanımış olmanızı beklerdim." dediğim de kendini toparladı,
"Kusura bakma uzun zamandır avukat Derya Acar ile muhatap olmamıştım. Derya Hanoğlu söylediğimin doğru olduğunu çok iyi bilir. Bana da biraz hak ver avukat hanım, benim için de hiç kolay değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Aşk (TAMAMLANDI)
Lãng mạn✨Güçlü kadın karakter okumak mı istiyorsun? 👍🏻Doğru yerdesin... Boran, "Derya bu kadar büyütülecek bişey değil." dedi gördüğü en güzel mavilere bakarak. Umuyordu ki biraz sakinleşsin... Umduğunu bulamadığı gibi daha da yükselen kadını i...