"Sen gel yeter" dediğinde gözlerini gözlerinden hiç ayırmadan dökülmüştü bu söz Derya'nın dudaklarından.
Boran kara gözlerin de kendi yansımasını gördü ilk defa perdesiz ışıl ışıl bakıyordu.
Yutkunduğunu fark etti, sonra aralandı dudakları,
"Sen, gel de yeter ki" deyip saklamak ister gibi göğsüne sakladığı Derya'nın şakağına bi öpücük kondurdu.
Birbirine sarılı iki beden asırlık konağın kapısında sanki dünyayı unutmuş gibiydi. Boran sırtında Derya'nın zarif elleri, kollarının içinde uzun boyuna rağmen kaybolan bedeniyle bir bütünün iki yarım parçasının tamamlandığını hissetti.
Bu neydi bu güne kadar sevmişti, sevdiğine de kavuşmuştu belki ama böyle eksiksiz hissetmemişti.
" Hemen konağa girsen iyi olucak, yoksa ben gidemeyebilirim." derken hâlâ kokusunu içine çekişi bu yüzdendi.
Derya ise beklemediği yakınlaşmanın şaşkınlığı içindeydi, fakat Boran'ın kollarından çıkmak istemediği de gerçekti. Boran'a çekildiğini fark ettiği gübden beri hiç inkar etmemişti. Kendine dürüst olacak kadar cesur bir kadındı Derya. Sadece karşılık bulamamaktan deli gibi korkuyordu. Şimdiyse ikisininde korkuları geri çekilmiş ortaya duygular saçılmıştı, üstelik kimsede bundan rahatsızlık duymuyordu.
Tek sorun kapı önünde olmaları gerçeğiydi.
Derya, Murat'ın bekliyor oluşundan sebep mecburen bi adım geri çekti kendini ama uzaklaşır uzaklaşmaz eli ondan izin beklemeden Boran'ın kirli sakallarına uzandı, yüzünü avuç içine yaslayan adamla, hep dokunmak istediği gamzelerine gitti başparmağı, Boran'ın eli Derya'nın elinin üstüne geldiğinde yavaşça dudaklarına götürüp avuç içine öpücük bıraktı.
Avuç içinde hissettiği dudakların sıcaklığı kalbine kadar ince bir sızı olarak yayıldı. Dudaklarından kopan el avuç içinde bu kez Boran'ın kalbinin ritmini hissetti. Avucunun içinde kaybolan eli kalp atışını hissettirmek ister gibi bastı göğüs kafesine genç adam ,kalbinin ritmi o kadar hızlıydı ki, Derya'nın gözleri tekrar Boran'ın gözlerini buldu.
"Öyle bi ışık oldun ki hayatıma, sende gördüğümü görecekler diye aklım çıkıyor." Deyip tekrar dudaklarına çıkardığı avuç içine kondurduğu öpücük ile ayakları iyice yerden kesilen Derya donup kalmıştı. Göz temasını kesmeden arabaya binen Boran'ın aklı ardında kalan mavilerdeydi.
Derya uzaklaşan arabanın arkasından baktı gözden kaybolana kadar. İçi içine sığmazken, yüzündeki gülümsemeyi fark edip kendine çeki düzen verdi. Kalbinde çırpınan kelebeklere inat yüz ifadesini normale döndürmeye çalıştı. Hızlı adımlarla odasına çıktığında sırt üstü yatağına bıraktı bedenini.
İkisinin itiraf edemediğini değişen bir çift yastık gün yüzüne sermişti. Akşamı düşündükçe içi içine sığmayan Derya'nın yüzünde sersem bi gülümse istemsiz yer ediniyordu.
Çalan telefonu açtığında Selma'nın sesiyle ile kendine geldi.
"Derya müsaitsen bi kahve içelim mi?"
"İçelim canım gelsene odadayım" demesiyle şaşıran Selma
"Tamam geliyorum" desede neden odaya gel dediğini anlayamazken, iki dakika kadar sonra kapıyı tıkladı.
Derya kapıyı açıp misafirini içeri kabul etti.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum da sen iyi misin? Ayrı bir güzellik var sende. Aşk mı tazelediniz? Hayırdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Aşk (TAMAMLANDI)
Romance✨Güçlü kadın karakter okumak mı istiyorsun? 👍🏻Doğru yerdesin... Boran, "Derya bu kadar büyütülecek bişey değil." dedi gördüğü en güzel mavilere bakarak. Umuyordu ki biraz sakinleşsin... Umduğunu bulamadığı gibi daha da yükselen kadını i...