İki hafta sonra bu kez Hanoğlulları konağında kız isteme telaşı vardı. Konakta hazırlıklar hızla sürekken. Derya ve ailesi de konağa yaklaşmışlardı. İkinci kere gittiği konağa bu kez gelin sıfatıyla gidiyordu, Boranla geçen zamanda tam manasıyla iki sıkı arkadaş
olmuşlardı. Onunla bu kadar iyi anlaşabilmek Derya'yı bi nebze olsun rahatlatıyordu. Sonuçta aylarca karı koca rolü oynayacaklardı. Bir odayı paylaşmak içini biraz sıksa da, herşeyin bi çözümünü bulunurdu. Boran'a çok güveniyor, buna en çok da kendisi şaşırıyordu.Konağa geldiklerinde öğlen saatleriydi. Yusuf'a kız isteyeceklerdi ama konakta bütün gözler Derya'nın üzerindeydi. Zeynep babanne, Derya'yı yanı başından ayırmıyordu. Hep beraber yenen yemekten sonra kahve ve kız isteme faslına geçildi. Yusuf bol tuzlu kahvesini kahraman edasıyla içerken, Zeynep hep hayalini kurduğu anın tadını çıkarıyordu.
Roller değişilip bu kez Ali bey kız isterken Bayram ağa da gönlü rahat şekilde kızını sevdiğine vermişti.
Dilber hanım ve Havva hala, Derya'ya mesafelerini korurken Türkan Hanım onların boşluğunu dolduruyor, bi anne gibi Derya'yı da gözetiyordu. Selma kayınvalidesi konuda çok şanslıydı. Boran'ın anlattığına göre kimsesi yoktu, Devran'a kapılıp kendini bu konakta bulmuştu. Eşine öyle bir aşkla bakıyordu ki sevgisi gözlerinden okunuyordu. Devran da, Selma'yı öyle güzel sarıp sarmalamıştı ki, kimsesizliğini asla hissettirmiyordu. Durumdan hoşnut olmayan bir de Tuğra vardı ama tepkisini Boranla konuşmayarak gösteriyordu.
Boran ile Derya'yı karşısına alan Türkan Hanım,
" Oğlum, Derya kızımı odanıza çıkar istediği, beğenmedi ne varsa söylesin. Bir an önce hazırlıklarına başlayalım."Derya karşı çıksa hoş olmayacağının farkındaydı. Mecbur takıldı Boran'ın peşine. Yukarı çıktıklarında boş odayla karşılaşmayı beklemiyordu. Aslında bi odadan çok büyük bir yaşam alanı gibiydi. Önce genişçe bir alan vardı biraz ilerden bi kaç basamakla yükseliyordu oda. İlk kısımda büyükçe iki gardıropla onların arasından banyoya açılan bir kapı vardı. Karşısına yatak konulacaktı belli ki.
Üst kısımda ise köşede ağaç dalları şeklinde tasarlanmış büyükçe bir kitaplık vardı."Ben geçen hafta odayı boşalttırdım. Misafir odasına geçtim."
Elifleyken de bu oda da kalmışlardı. Aynı eşyaları kullanmak istememişti. Bütün eşyalarını bağ evinde bi odaya taşıtmış. Kapısına da kilitletmişti. Sanki kimse dokunmasın orada anıları yaşasın istiyordu. Acı vaya tatlı...
" Boran, düşüncede kolay olan şeyler dile gelince yada yaşarken o kadar kolay olmuyo biliyorum. Bu ikimiz içinde geçerli. Burayı boşaltmak istemiyorsan keşke dokunmasaydın. Başka bi oda da kalabilirdik. Bu kadar büyük alana gerek yoktu." diyen kanın sesiyle daldığı düşünce kuyusundan çıktı genç adam,
"Derya bu oda öyle kaldıkça kimsenin bizim evliliğimize saygısı olmazdı. Bu en çok da sana karşı saygısızlık olur. Sonuçta aramızda ki durumu sadece biz biliyoruz ve seni hoş olmayan imalara maruz bırakmak istemiyorum." dedi her detaya kafa yormuş olması güzeldi.
Derya, Boran'ın ince düşüncesi karşısında bir kez daha ona güvenmekte yanılmadığını hissetti.
Boran sözlerine devam etti." Bence şöyle yapalım, İnternetten bakıp karar verelim diyorum. Nasıl istiyorsan öyle, ne tarz seviyorsan seç. Ben yaptırıp hazırlatırım. Ev arkadaşıymışız gibi düşün. Zamanının çoğu burda geçecektir. Bi de çalışma alanı hazırlayalım sana. Yada istersen ayrıca çalışma odan da olabilir." derken karşısında ki kadına minnet duygusu baskındı.
Bunun farkında olan Derya,
"Rahat etmem için her detayı düşünmüşsün, çok teşekkür ederim. " dedi odaya ait terasa çıkarken,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhtemel Aşk (TAMAMLANDI)
Romansa✨Güçlü kadın karakter okumak mı istiyorsun? 👍🏻Doğru yerdesin... Boran, "Derya bu kadar büyütülecek bişey değil." dedi gördüğü en güzel mavilere bakarak. Umuyordu ki biraz sakinleşsin... Umduğunu bulamadığı gibi daha da yükselen kadını i...