PROLOG

503 23 5
                                    

Bahçede oturuyordum. Hızla bir gölge geçtiğini hissettim. Gecenin bu saatinde kim olabilirdi? Yavaşça kalktım eve doğru yürüdüm. Kapı aralıktı. İçeri girmeli miydim? Biraz tereddüt ettikten sonra girmeye karar verdim. Işığı açmadan bekledim bir süre. Bir tıkırtı geldi. Oraya doğru yöneldim. Odanın kapısını açtım ışığı yaktım.

Bir hırsızla karşı karşıya gelirseniz ne yaparsınız? Ne hissedersiniz? Korku? kaybedecek bir şeyi olan korkar. Benim korkmam için bir nedenim yoktu ama her gün bir hırsızla da karşı karşıya gelmiyordum.

Yüzünde kar maskesi vardı. Pek ufak tefekti. Hırsız olmakla aptallık etmişti. Vursan yarısı boşa gidecek bir fiziği vardı. Bu fizikle bu kadar cesur olmasına şaşırmıştım. Üzerinde siyah bir pardesü vardı. Sanki filmlerden çıkıp gelmişti. Böyle bir eve girecek cesareti nerden bulmuştu? Ve belki de dünyanın en saçma sorularından birini sordum o an.

' Hangi filme özendin de hırsız olmaya karar verdin? '

' Sanane be! Madem yakaladın polisi ara gelsin alsın. '

' Ne yapacağımı sana mı.. ' Duyduğum sesle şaşkınlığım daha da artmıştı. Bu kadar cesur ya da saf kişiyi görmek istedim.

' Bir dakika çıkar bakayım sen şu maskeni. '

' Neden böyle bir şey yapayım?'

Geriye doğru adım attı. Küçük ayakları kısa bacakları vardı. Benden kaçması pek mümkün değildi. Onu yakaladım. Çırpınmaya başladı.

' Bırak beni manyak. Bıraksana! Aklından bir şey geçiyorsa gebertirim seni. Bıraksana.'

' Bağırma evi başımıza mı toplayacaksın?'

Birden durdu. Benden daha şaşkın görünüyordu. Sonra alaycı bir şekilde gülümsedi.

' Ya sen gerçekten salak bir şey çıktın. Senin evindeyiz. Birilerinin uyanıp gelmesinden korkması gereken benim. '

Normal şartlarda doğru söylüyordu ama bu evde görülmek istemiyordum.

O konuşurken kar maskesini çıkardım ve upuzun dalgalı saçları döküldü omuzlarına. Şaşırmıştım. Bir an ellerim gevşedi. Bunu fırsat bilerek kurtuldu ve koşmaya başladı. Peşinden koştum. Az önce onu hafife almıştım sanırım.

Çok hızlı koşuyordu. Bahçe duvarına hızla tırmandı. Koşarken tırmanırken az önceki ufak kızdan eser yoktu. Normalde bırakmazdım peşini ama şaşkınlığı üzerimden atamamıştım. Bu kadar ufak tefek narin bir kız neden hırsızlık yapıyordu ki?

Eve döndüm kapıları kapattım. Evden ayrılıp kaldığım müştemilata gittim. Kendimi koltuğa attım. Bunu söylemeli miydim? Dayımla uğraşmak istemiyordum. O eve girdiğimin bilinmesini istemiyordum. Sonuçta bir şey çalamamıştı.

Kızın saçlarının omzuna döküldüğü an geldi gözlerimin önüne. Saçları ve yüzü güzeldi. Gözleri ateş gibiydi. Yüzü bu kadar güzel bir kız para kazanmak için başka yollar seçebilirdi. Birden aklıma gelen fikirle ayağa kalktım.

Güvenlik kulübesine gittim. Orhan bu saatlerde hep uyuklardı. Sanırım kızda bunu biliyordu. Demek iyi gözlemlemişti. Acaba hata mı yapıyorum diye düşünsem de güvenlik kamerası görüntülerini sildim.

Bunu eve girdiğim bilinmesin diye yapmıştım. Evet kesinlikle bunun içindi. O kızı kurtarmakla ilgisi olamazdı. Ayrıca bir kaç dakika gördüğüm hırsız bir kızı neden kurtarmak isteyebilirdim ki? Kaçışı profesyonel gibi görmeme neden olsa da bu kadar ufak tefek üstelik bir kızın bu işleri uzun süre yapamayacağı yakalayacağı kesindi.

Gözüm motoruma takıldı. Bana iyi gelecekti. Ona doğru yürürken elimi cebime attım. Kızın maskesini cebime mi atmıştım? Maskeyi çıkardım. Anahtarı aramaya devam ettim. Anahtarı bulduğumda yine gözüm elimdeki kar maskesine takıldı.

Maskeyi elimde sımsıkı tutuyordum. Motorun çantasını açtım içine koydum. İlginç bir gece olmuştu. Maskeyi atmak istemedim. Bu garip geceden bir anıydı. Motoruma atladım ve sokaklarda hız yapmaya başladım. Hız bana huzur veren tek şeydi.

( Eve giren bir hırsız.. Sizden kalbinizi çalabilir mi? Ya çalarsa..)

ANKA KUŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin