Kiraz Çiçeği

499 40 146
                                    

Oy ve yorum lütfen♥

Kavurucu güneşten korunmak istermişcesine sımsıkı kapalıydı gözlerim. Çocukların sesi gelmiyordu. Burnumda, yatakta ise ona ait olan kiraz çiçeği kokusu vardı. Evet, kiraz çiçeği kokuyordu. Öyle rahatlatıcı bir kokusu vardı ki. Merhametliydi, olması gerekenden daha da merhametliydi. Dün en sonunda bayılmıştım. Evet, gerçekten de aşkımdan bayılmıştım! O ise tanımadığı, belki de daha önce hiç görmediği biri olmama rağmen benimle ilgilenmişti. Akşam da yanımdan ayrılmamıştı. O zaman dikkat edebilmiştim nasıl koktuğuna. Kiraz çiçeği kokuyordu. Izana'nın odasında yatıyordum şimdide. Yatak, hava, her yer onun gibi kiraz çiçeği kokuyordu. Kesinlikle hiç beklemediğim bir ilk tanışma olmuştu. Ama değer miydi? Kesinlikle.

Üstümdeki ince pikeyi atarak yatakta dikleştim. Çektiğim en güzel uykuydu sanki. Uyku düzeni bozuk biriydim oysa ki. Ama dün o yanımdaydı ve mükemmel bir uyku çekebilmiştim. Yatak başlığının dayılı olduğu, sağımda kalan duvardaki pencereye baktım. Perde hafif aralıktı. Bu da, güneşin içeri girmesine ve uykumun bozulmasına sebep olmuştu. Yatakta hafif gerinerek etrafa baktım. Odada yalnızdım. Yanlış bilmiyorsam Doğu Lisesi'nde 10 ve 11'lerin yarası sabahçı, 9 ve 11'lerin diğer yarısı ise öğlenciydi. 12'ler hakkında pek bir bilgim yoktu ancak okula gelme zorunlulukları yoktu. Rindou'da bu sabah erkenden evden ayrılmıştı. Yatağın yanındaki sehpaya baktım. Gördüğüm not ile kalbim hızlandı.

Daha yeni uyandım. Az sakin ol, lanet olası kalp!

Uzanarak notu aldım. Dostça yazılmış bir nottu ama benim heyecanla sırıtmama sebep oluyordu.

Uyuduğunda ateşin biraz daha iyi gibiydi ama emin olamadım. Sabahçı olduğum için erkenden gitmek zorunda kaldım. Izana'dan öğrendiğime göre öğlenciymişsin, o nedenle uyandırmadım. Kahvaltı masada hazır, çocukları ise anneleri öğlen üç gibi alırmış. Shinichiro-san sen gitmeden eve varacağını söyledi. Eşyalarını yatağın kenarına koydum, görmüşsündür sanırım? Uyanınca ateşine bak, sabah baktığımda normal gibiydi gerçi.
-Rindou

Önemsemişti, sabah hiçbir şey demeden, bu notu bile bırakmadan gidebilirdi ama bu notu bile önemsediğini gösteriyordu. Kahkahama engel olamadım. Yatağa sırt üstü uzanarak gülüyordum şimdi de.

Bu halimi görse kesin ölsün deli o****u çocuğu, derdi.

İç sesimi daha fazla haklı çıkarmamak için gülmeyi keserek yataktan kalktım. Bu sefer sehpanın üstünden ise telefonumu aldım. Dün yaşadığım şey, Rindou ile konuşmamız için bir başlangıç olabilirdi. İnsani bir şekilde teşekkür etmem şüphelenmesine yol açmazdı herhalde? Ama şimdi  derste olma ihtimali de vardı. 

Peki bundan bana ne?

İç sesim yine haklı geldi ve önce uygulamaya, sonra ise hesabına girdim. Birkaç fotoğrafına baktım. Her fotoğrafta kalbim daha hızlı atıyordu. Çoğu fotoğrafında siyah-sarı, uzun saçlara sahip birisiyleydi. Mikey, iki abisi olduğunu söylemişti. Biri Wakasa-san'dı. Diğerinin o çocuk olduğunu tahmin ediyordum çünkü büyük oranda benziyorlardı. Daha fazla bekleyemeyeceğime, fotoğraflarına bakmaya devam edersem kalpten gideceğimi fark ettiğimde mesaj kısmına girdim. Birkaç kez yazıp sildim mesajımı. Ne yazsam uygun olur emin olamıyordum. En sonunda ise düzgün olduğunu düşündüğüm bir mesajı yollayarak telefonu kapattım ve yüzümdeki büyük sırıtış ile odadan ayrılarak mutfağa doğru ilerledim.

(Rindou)

Çalan zille içimden bininci şükrümü sunuyordum. Coğrafya dersini kesinlikle sevemiyordum. Genel olarak derslerim iyiydi ancak coğrafyadan hazmetmiyordum. 

Duraktaki ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin