Jisung
Minho'nun peşinden çıkışa yöneldim. Çok hızlı bir şekilde ayrıldığı için yetişememiştim. Tam taksiye bineceği sırada kolundan zorlukla tuttum.
"Minho lütfen dur konuşmamız lazım."
Beni dinlemeyip taksiye yöneldi. Ben de peşi sıra taksiye bindim. 15 dakikalık sessiz bir yolculuğun ardından Minho'nun evinin önüne gelmiştik. İçeri geçerken benim de geçmem için kapıyı açık bıraktı. Yatak odasına adımladığında ben de arkasından gittim.
"Minho, özür dilerim."
"Sen bir şey yapmadın ki... Benim hayal dünyam işte, bilirsin."
"Minho, senden hoşlanıyorum."
NE?
BEN BUNU HANGİ AKILLA DEDİM ŞU ANDA?
NE OLUYOR BU AŞAĞILIK SENARYODA!
Sakiniz.
"N-ne?"
Yanılmadıysam gözlerinde bir mutluluk görmüştüm. Sanki bir an için bir şeylere inanmış gibiydi. Sonrasında bir şeyi fark etmiş gibi duraksadı ve devam etti.
"Güzel şakaydı, Jisung."
"Minho, senden hoşlanıyorum."
Gardıropla uğraşmayı bırakıp yatakta oturan bana doğru gelmeye başladı. Yaklaşmasıyla aniden yatakta uzanırken buldum kendimi.
Bu halime bakıp gülümsedi. Sonra elini uzattı kalkmam için.
Anlayın işte yok ateşli gece falan hahahahahah (!)
Elini tutmadan kalktığımda sendeledim. Tam düşecekken ellerini belime yerleştirdi. Şu an çok yakındık. Bir dudak meselesi kadar.
Ben masumum.
Suç, onun dudaklarında.
Ve ben sonuna kadar suça bulanmak isteyen biriyim sadece.
Biraz daha yaklaştığında kendini kontrol etmeye çalışır gibiydi. Nefesi yüzüme çarparken dudaklarını araladı.
"Sana aşığım Lee Jisung. Sen benim inanmadığım hayallerimin gerçekliği oldun. Sen bu çocuğa umut oldun. Her bakışın, her dokunuşun... Benim için bir büyüydü. Bundan sonra bir evin var bebeğim. İkimizin birbirimize ait olduğu evimiz var artık."
"Minho..."
Yüzünü boynuma gömerken konuştu.
"Sevgilim demeye ne dersin?"
Boynumda nemli dudaklarını hissederken sözcüklere odaklanamıyordum.
Ani bir hamleyle kendimi yatakta buldum. Üzerime eğildi.
Kalp atışlarım... Şu an bütün benliğim, bütün ruhum ona aitti. Hızlanmış kalbimin de ait olduğu yer, onun yanıydı.
ABİ YAZAMIYORUM BEN ŞU SAHNELERİ OF
Derin ve tutkulu bir öpüşme başlattığında diğer eliyle tişörtümü kavradı. Çıkardıktan sonra hızlı bir şekilde tekrar delicesine dudaklarıma uğradı. Ellerimi saçlarında dolaştırırken eski Han Jisung'tan bir eser kalmamıştı.
Şimdi Lee Jisung vardı.
***
"Yoruldun mu güzelim?"
Gözümden yorgunlukla bir yaş geldiğinde beni kucağına alıp banyoya yöneldi. Suyu ayarladı ve birlikte duş aldık. Duş biraz iyi gelse de hâlâ çok yorgundum. Fena... neyse.
Gözlerimi yavaş yavaş kapatırken tek gördüğüm üstüme uzun bir tişört geçirmesi sonra tekrar kucağına alıp yatağa yatırmasıydı.
Arkamdan belime sarılan ellerle birlikte uyuyakalmıştım.
Yarınki mükemmel tepkime zemin oluştururken kollarında uyuyakaldım.
***
YA BU NE YA BU NE YA BU NE YA BU NE YA BU NE
AAAAAAAA
yazamam demistim ben size
neyse
idare edin artık benden bu kadar 💅💅
yazarin sadece duygusallik ozelligi acik arkadaslar
bir dahaki bolum guzel dram yapabilirim yaniii
saka
ya da gercek :)
kendinize iyi bakinn
beyza askimi cok opuyorumm
sizi de opuyorum 🤭
kendinize dikkat edin yoksa cok kızarıım 😾😾
🧸🧸birkac sarki sozu:
"Bir gönül davası anlatsam ağlarsın
Şişelere deniz koy gemiler batsın"
Emir Can İğrek-Gönül Davası
"Adаm olmaz diyenlere rаğmen
İnsаn olma yolunda
Kovalarken hayatımı
Yakalandım sana bi' an
Ne güzelsin ama
Fotoğrafta görebiliyorum artık
Bir saman sarısı, bir duman karası
Anladım ama zor oldu anlaması
Artık eski hayatıma dönüşüm yok
Ben deniz olsam da sen Ankara'sın"
Emir Can İğrek-Saman Sarısı
Tıss 🐍
08.06.23 <> 16.19
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light, Camera, Minsung
FanfictionSaklambaç mı oynamak istiyorsun? Sobeleyeceğimi bilmen gerekir. Ama bu, bizim oyunumuzun sonu değil, başlangıcı olur. -♡ Jk: "Light, Camera, Minsung... Minho şimdi!" -☆ Yayın sonlandığında son kez vedalaşıp dağıldılar. Arkalarında ise onları tekrar...
