18-It's the End...

538 66 112
                                    

Jisung

Minho'yla son işlerimizi halledip diğerlerini beklemeye başladık. Gösteri yarındı. Birkaç dakika sonra bizimkiler gelecekti ve son provayı yapacaktık.

Nihayet bizimkiler geldiğinde artık ezbere bildiğimiz oyunu tekrarladık. Sonunda yorgunluktan herkes kendini bir köşeye, ben de kendimi Minho'nun kucağına atmıştım.

"Ya bizim yorgunluktan oynaşacak halimiz kalmadı. Bunlar her yerde deniyorlar şaka gibi."

"Of sen sus Hyun, seni de biliyoruz."

O sırada Yoongi'nin gürültülü bir şekilde kulise dalmasıyla ona döndük.

"Yoongi ne oldu evladım? Avını kaçırmış kedi gibi duruyorsun."

"Öyle oldu dedeciğim ya. Jimin'le biraz atıştık da. Kısmetim de bir beni bulmadı, şu an nerelerdedir acaba?"

"3 vakte kadar kısmetin açıktık evladım. Git gönlünü al Jimin'in."

"Dedeciğim beni kırdı, özür de dilemiyor. Başkalarıyla fingirdeşiyordu. Sonra biraz atıştık. Ben de buraya geldim son çare."

"Yavrum o yapıyorsa sen de yap. Kısasa kısas demişler."
Hoparlörden gelen sesle duraksadık.

"Yoongi'm iki gözümün tek gördüğü, affet beni minnoşum."
diye bağıran Jimin'di.

"Lan sizin iki dakikalık kavganız yüzünden haberlere çıkacağız şimdi bir durun lan. Çekil şuradan evladım."
Müdürün kızmasıyla Jimin'in sesi kesildi.

"Namjoon, hayatım böyle mi olacaktık. Affet aşkım yaptık bir hata."
Neden bütün çiftler kavgalı?

Namjoon hocanın aşağıdan sesini duyduk.
"Ulan Jin yedim seni oğlum! Sen kimsin de babama beni kötülüyorsun? Yelloz!"

"Hayatım yelloz falan ayıp oluyor bak. Ayrıca baban ilişkimizi öğrenince kızar diye korktum ne yapsaydım?"

"Delikanlı gibi aşığım diyecektin ulan! Sürünün hocam umrumda değil bu saatten sonra."

***

Konferans salonundan çıkıp biraz dinlenmek için deniz kenarına gelmiştik.

"Vay be... Lise bitiyor."

"Öyle cidden. Daha dün 12'lere sallıyorduk. Şimdi 12 de bitti."

"Unutulmaz bir gösteri yapıp herkesi coşturup sonra tüm havamızla çekip gidelim bence."

"Bence de."

***

Güneş yavaş yavaş batmaya başladığında Minho'nun kucağında eve doğru gidiyordum. Güzel bir uykuya ihtiyacımız vardı. Şimdiden uykum geldiği için başımı boynuna gömüp uyuklamaya başlamıştım bile.

"Yerinden memnunsun bebeğim hm?"

"Hmhm."

"Tamam, eve çok az kaldı zaten."

Minho

Kucağımdaki sevgilimle beraber içeri girip kapıyı kapattım. Saat erken olduğu için henüz uyumasına gerek yoktu. Salona adımladım ve koltuğa uzanmasını sağladım. Mutfaktan biraz atıştırmalık alıp geri döndüğümde bıraktığım yerde Jisung'u bulamadım. Işıklar da kapanmıştı. İçeri adımladığımda aniden belime sarılan ellerle tuttuğum nefesimi verdim.

Ona doğru dönüp minik bedenini kapıyla arama aldığımda gözleri dudaklarımdaydı. Biraz daha yaklaşıp dudaklarımı boynunda gezdirirken fısıldadım.

Light, Camera, MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin