GEÇMİŞTEN BİR ANI

76 11 7
                                    

Yeni bölümmmm...

Kusura bakmayın biraz geç geldi. Bu arada okuduğunuz saati yazarsanız sevinirim.

Eve geldikten sonra hemen çalışma odama geçmiştim. Önemli proje üstünde çalışmam lazımdı son altı günüm kalmıştı. Güzel bir sunum hazırlayıp yönetim kurulundakilerin gözüne girmem lazımdı.

Çalışma masama geçtim ve evrak dosyamı bıraktım. Üstümü değiştirip gelmem gerekiyordu. Yorulmuştum ama bu işi seviyordum ve işim için yapamayacağım şey yoktu. Gerekirse sabahlardım bu altı günde, sorun yoktu.

Üstümü değiştirip çalışma odama gittim ve Galaksi'nin verdiği dosyayı inceledim. O an aklıma gelen şeyle güldüm. Galaksi ile sunum hazırlayacaktım ve ben onu delirtmeyi planlıyordum. Ayağımdaki morluk hala geçmemişti.

Düşüncelerimi bir tarafa savurup dosyaya odaklandım. Her sayfasına teker teker göz gezdirip inceledim ve önemli yerleri not olarak panoya yapıştırdım. En azından işinde iyiydi, güzel bir dosya hazırlamıştı. İşte buna sevinmiştim.

Sunumun kabataslağını oluşturduktan sonra işimi bitirdim. İki buçuk saattir çalışıyordum . Odadan çıkarken bağırdım seslice '' Helal bana ya!''.Sesim koca malikanede yankı yapmıştı. Kendimi övmeyi seviyordum. Canım bennn!

Aklıma not aldım. Kendimi övme seansı tamamlandı. Şimdi aşağı babanın yanına inme zamanı. Merdivenlerden aşağı inip salona doğru ilerledim. Salonda bir tek abim vardı. Babam neredeydi? ''Abi, babam nerede?'' diye seslendim abime. Babamın salonda olmadığını görünce bu saate rağmen mutfağa çikolatalı süt içmeye gelmiştim. EVET ÇİKOLATALI SÜT HER ŞEYDİR!

''Uyumaya gitti Meriç.'' dedi. Babam bu saatte uyumazdı. Bir sorun mu vardı acaba? Çikolatalı sütümü bitirip abimin yanına oturdum. Bana baktı ve yüzünü buruşturdu. ''Meriç bi git kalan sütü temizle ya.'' dedi.'' Öff abi bunun yüzünden mi yüzünü buruşturdun ya.'' Abim sert olduğu sandığı bakışlarla bana baktı ama çok komik gözüküyordu. Buna rağmen bozuntuya vermedim ve gülmemeye çalıştım.

''Abiye 'öff' denmez Meriç.'' dedi Alaz Efendi. Gözlerim dolmaya başladı. Annem hep derdi bana 'öfff' deme diye. Abimin oturduğu l koltuğun diğer tarafına oturdum. Ve başımı ellerimin arasına aldım. Unutamıyordum.

=GEÇMİŞTEN KESİT=

''Güzel Kızım, babanı üzme olur mu?'' dedi annem yarı kapanık gözlerle. Gözlerim dolu doluydu. ''Anne, öyle konuşma lütfen, Allah esirgesin.'' dedim ve ağlamaya başladım. Annem o haline rağmen gülümsemeye çalıştı. ''Güzelim, artık çocuk değilsin. Gerçeklerle yüzleşmelisin Meriç.'' dedi. Bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladım. '' Anne ne olur öyle deme! Ben hala o küçük çocuğum.'' dedim.

Annem yine gülümsemeye çalıştı. Her fırsat bulduğu anda gülerdi zaten. Kanser yüzünden bedeni acısa bile.'' Canım bana söz ver. Ayaklarının üstünde güçlü bir kadın olacaksın ve baban ve abini hiç yalnız bırakmayacaksın. Tamam mı?'' dedi zorlukla. Bende anneme söz verdim. Anlamayacak kadar aptal değildim. Annem bu dünyadan göçüyordu, farkındaydım. En azından son istedikleri yerine getirebileyim değil mi?

''Meriçim , seni çok seviyorum güzel kızım. Abine de söyle annemiz onu çok seviyor de sonuçta ilk göz ağrım. Babana da de  ki annem dedi benden sonra kendini bırakmasın bakacağı iki yavrucağımız olduğunu hatırlasın. Sizi seviyorum canlarım.'' Ve annemin yarı açık gözleri kapandı.

''Anne bizi bırakma ben sensiz yaşayamam anne, lütfen'' diye bağırmaya başladım. Sesimi duyan doktorlar ve babam ile abim odaya girdiler. Doktorlar hemen annemin başına geçti. Babamda  benim gibi dizlerinin üstüne çöktü ve ağlamaya başladı, abim ise refakatçi koltuğuna oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ve doktorlardan biri o korkunç kelimeleri söyledi:

                                              '' Ölüm saati 19.47 . Başınız sağolsun''

Evet bu bölümde geçmişten bir kesitimiz vardı. Lütfen hayalet okuyucu olmayınnn

         SİZİ SEVİYORUM:))))

İŞ KADINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin