Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
Fabrika dedikleri yeri sonunda görebildim. Bizim mahalleye çok uzak olmasa da hep ders çalıştığım için bir kere bile gelip burayı göremedim. Üstelik yedi abim de burada çalışırken.
Bakışlarımı eski fabrika duvalarında gezdirmek yerine adımlarımı hızlandırıp Feyza'ya yetiştim. Gittikçe kalabalıklaşan insanlar arasında abilerimi takip ederken merakla iş örnüklerini giyen insanlara bakındım. Hepsinin maddi durumu aşağı yukarı bizimle aynıydı. Hoş çoğu bizim mahalleden geliyordu.
"Şükrü abi. " seslenmemle abim Hamza abiyle konuşmayı kesip bana döndü. Biraz arkalarında kaldığımı fark edip adımlarını durdurdu ve ela gözleriyle yanına gidişimi izledi. "Şu kağıtları bir an önce teslim edeyim. Başına bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. " abim başıyla onaylasa da gözleri etrafta dolaştı.
"Burada bekle. İki dakika bizim başımızla konuşup izin alayım. Mesai başlayınca bulamazsa sıkıntı çıkarır. " bu arada bizimkiler çoktan işlerine dağıldı. Geriye benle Şükrü abim kaldı. O da izin almak için beni arkasında bırakınca yeniden etrafa bakındım. Buradan bakınca iki abimin işlerinin başında olduğunu gördüm. Diğerlerinin nerede olduğunu bakınsamda bir türlü göremedim.
"Yolunu mu kaybettin?" Hemen dibimden gelen sesle irkilip soluma döndüm. Orta yaşlarda olan üç erkek dikkatle bana bakıyorlardı. Burada yabancı olduğumu hemen anlamış olmalılar.
"Hayır. Sadece abimi bekliyorum. " bana yakın olan adamın bakışları tedirgin ettiği için istemsiz birkaç adım geri kaçtım. Yaptığım hareket dikkatlerini çekmiş olmalı ki sırıttılar. Bakışlarım işlerinin başında olan iki abime kaydı. Bana arkaları dönük şekilde takım giymiş bir adamla konuşuyorlardı.
"Seni abine götürelim istersen bekleme. " bu kadar insanın içinde bu şekilde hareket etmeleri şaşkınlığa uğramama sebep oldu. Yeniden gözlerim abilerimi buldu. En ufak hareketlerinde yardım için bağıracağım diye kendi kendimi tembihliyordum.
"Abim gelir. " titreyen sesim yüzünden susmak zorunda kaldım. Bana uzak olan iri adam aniden elimdeki kağıtları çekince korkuyla ellerimi havaya kaldırdım. İşe başlayacakken onların başına bir şey gelmemeli. Tam geri almak için konuşacakken iri adamın elindeki kağıtlar hızla başka biri tarafindan alındı. Gözlerim yanımıza yeni gelen adama kaydı.
Bıyık ve sakalı birbirine girmiş olan adama bakarken irkildim. Daha önce bir kere bile görmediğim adam sanki tanıdık geliyormuş gibi hissettim. Tıpkı benim gibi ela olan gözleri inatla bana bakmak yerine adamlara bakmaya devam etti.
"Abi. " bana yakın olan adamın korku dolu sesiyle yeniden kağıtları elinde tutan adama baktım. Kalın kara kaşlarını derinden çatmış ve ela gözleri renginin aksine alev saçıyormuş gibiydi. Abi dedikleri adamın esmer teni ve hafif iri burnu ile fazla şey duruyordu, korkutucu.
"Yeminle abisinin yanına götürecektik. Rahatsız etmiyorduk. Değil mi bacım?" Aniden oklar bana dönünce ela gözlerde usulca bana kaydı. Zaten ona baktığım icin gözlerimiz çoktan birbirini bulmuş oldu.
Israrcı bakışlarına dayanamayıp elindeki kâğıtlarımı işaret ettim. Kuruyan dudaklarımı aralayıp konuşamadım bile.
"Kâğıtlarımı alabilir miyim? " ela gözlü adam kafasıyla üç erkeğe işaret vermesiyle anında bizi arkalarında bırakıp gittiler. Bense hala elinde tuttuğu kâğıtlarıma bakıyordum.
Sesini bir kere bile duymadığım adam elindeki kağıtları uzatınca titreyen parmaklarımla hızla aldım. Kırışmalarını umursamadan göğsüme doğru bastırıp bize doğru gelen Şükrü abime kısaca baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fabrika Bacası (Ara Verildi)
Ficțiune generalăFakir ve on çocuklu ailenin tek kızı olan Zeyno'nun mahalleye geri dönüş hikayesi. Fakirlikten erkekli kızlı okutulmayan bir mahalle ve tek okuyan kız evine döndü. Eski defterler mi açılacak yoksa yeni sayfalar mı eklenecek?