0.3

363 27 57
                                    

Kaijo ile maçları bittikte sonra birbirlerinin karşılarına geçtiler. Kaijo bir yandan hazırlık maçıda olsa kaybettikleri oyun yüzünden hüzün duyarken bir yandan da karşı takımın elini sıkarak tebrik ediyorlardı.

Kise sonda duran kişiyle hüznünü kaybetmiş ve kocaman gülümsemesiyle Kurokonun boynuna atlayıp, kafasını Kurokonn boynuna koyarak derince bir nefes almıştı. Kurokonun kendine has kokusuna bayılıyordu. Kurokoda ellerini Kisenin beline doladı, sonrada bir elini yukarı getirerek Kisenin saçını az bir sürede okşadı ve biraz geri çekildi. Takımı hazırdı gitmek için Kurokoyu beklemişlerdi.

Kise dolan gözleriyle el salladı Kurokoya ondanda aynı karşılığı aldığında kendini cennete gibi hissetti ama hala anlamlandıramadığı birşey vardı. Kafasında dönüp dolanan o soru

Kuroko onu gerçekten affetmişmiydi?

Onu o bankta saatlerce yalnız bırakmış, gözleri şişesiye kadar ağlatmıştı. Hepsini izledi bu gözlerle o an gidip sarılmak istemişti ama yapamamıştı, sözünde çıkıp gidememişti o en sevdiği yere en sevdiği kalbe. Bunun hüznünü yaşamıştı bir süre ve hâlâda yaşıyordu.

Dolan gözlerinden katreler akmasın diye tırnakladı avuç içlerini ve tek pişmanlığıyla dövdü zihnini, kalbini. Bir el omzuna dokunup bir kaç kez patpatladığında omzunun üstünden baktı senpaisine.

Sadece hazırlık maçı üzülme bu kadar.

Dedi, oysaki Kise'nin yüreğini parçalayan o bomboş bakan gözlerdi. Alışmış sanmıştı kendini oysaki 3 ay boyunca o bakmazken bakmıştı paramparça olan sessiz gözlere. Sıktı iyice ellerini, acıdığını fark edince kendine geldi ve hızlı adımlarla tuvalete gitti.

Kuroko ve takımı ise okula gelmiş gerekli eşyaları yerine bırakarak okuldan çıkmışlar, kendi yollarına gitmişlerdi. Kurokoda tek başına kalınca bulduğu bir kafeye girip en sevdiği içeceği alarak eve doğru yol almıştı.

Bazen eve gitmek istemiyordu, hemde mucize nesilden birini gördükten sonra. Anıları canlanıyor ve silip süpürdüğü cam kırıkları'nın kırıntıları batıyordu kalbine. Evinin yolu o parktan geçiyordu, evi o hiç sevmediği ama önceden en sevdiği yolun kenarındaydı.

Yere bakarak gidiyordu, bugün olanları gözden geçirdi. Gerçekten Kiseye kıyamadığını fark ederek hafifçe gülümsedi. Dalgın dalgın giderken bir sesle döndü ardına. Kalbi istemdiği bir şekilde kaçmasını istedi ama aklı korkusuzca onun karşısında durmasını emretti.

Tutulan bileğiyle arkaya bakma gereği duymadan yere dikti gözlerini Kuroko. Kendine yaklaşılan bedene tepki vermedi, kulağına bu soğukta üflenen sıcak nefes geldiğinde ağlamamak için kendini zor tuttu.

Kuroko? Hey bir cevap ver, heey.

Çaresiz, titreyen ses ile ona doğru döndü Kuroko. Onu o kadar özlemişti ki kendinden uzun boynuna atlayıp bir süre sarılmak istemişti.

Aomine-kun?

Özlem dolu sesiyle seslenmişti. Kiseyi kolayca affetsede Aomineyi o kadar kolay affedebileceğini sanmıyordu, Kise en azından kırıkları topladı ve bir kutuya koydu peki ya Aomine? Aomine ne yaptı? Kırıkların üstüne daha çok basarak tuzla buz etti.

Sana neler olduğunu söyleyemem, anlatamam ama yinede beni affedermisin? O bankı birlikte unutabilirmiyiz?

Kuroko beyninden vurulmuşa döndü. O bankı unutmak istemiyordu, o bankta anıları vardı, mutluluğu vardı. Katresi yavaşça yanağından süzüldü.

O bankı unutmakmı? Saçmalık. Orada bir çok güzel anımız var ve sizin yaptığınız amaçsız saçma sapan birşeyden dolayi sizden kalan son hatırayıda silmemimi istiyorsun?

Ağzından ufak bir hıçkırık kaçti. Aomine aralarında en eski arkadaşı ve dostuydu ama ilk bırakanda oydu. Göz yaşlarını sildi ellerinin tersiyle.

Ona sarılan bir beden olduğunda durdu yaşları kalbiyle beraber. Açildı gözleri yavaşça ve titredi elleri. Tutmak istedi ona sarılan koca bedeni ama yapamadı, yapamadı onu öyle kolayca affedemedi.

Üzgünüm Aomine-kun, başka zaman, başka yerde konuşalım. Çok yorgunum.

Aomine yüzünü belli etmemek için döndürdü karanlığa yüzünü, göz ucuyla gidişini izledi Kuroko'nun. Gitme demek istedi ama biliyordu hatasını, derin bir iç çekti ve özlemle akıttığı göz yaşlarını sildi. Banka geri oturacakken, boynuna sarılan ellerle durmak zorunda kaldı.

Boynundaki elleri yavaş ama sert bir şekilde boğuyordu onu, tutuyordu nefesini.

Kimsin?

Kekelemek zorunda kalmıştı, arkadan gelen kıkırdama sesiyle kim olduğunu anlamıştı.

Ohh, Aomine Daiki~ sana kaç defa dedim ona dokunma diye, hm?

Cevap gelmeyince Aomineden, sıktı boğazını biraz daha. Debelendi Aomine elleri çekmek için zorladı ve sonunda başarmıştı, arkasındaki adam kahkahalar atarken omzunun üstünden baktı ona. Biliyordu onun psikopat olduğunu ama Kuroko için bu denli psikopat olması ürpertmişti kendisini.

Ne?

Ne ne? Dedim değilmi? Dur bakalım kaç kere demişim... 1...2...3...4....5 belkide daha fazlası ve sen ne yaptın hiç bir uyarımı dinlemedin. Gelecekte olacaklardan ben sorumlu değilim, uyarılarımı dinle Aomine Daiki.

Ve adam oradan yürüyerek uzaklaştı, Aomine ise onun sırtını izlemekle yetinmişti. Ne yapacağıyla ilgili bir şeyler düşünmeye çalıştı ama aklına hiçbirşey gelmedi. Kendini banka bıraktı, akciğerindeki tüm nefesi verdi dışarı.

Seeelam, 3. Ama aslında 2. Bolüm denebilecek bölümü yazdım. Neyse şuanlık Aomineyle küs yaptıp ve ağlama konusu biraz abartı gelebilir ama bence böyle tepkiler vermesi normal sizde fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

Yanderemizde girdi işin içine wjxjejdejjde

Umarım beğenmişsinizdir <3

Kuroko's harem-iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin