Bölüm şarkısı: Haggard- Hijo De La Luna
Evren kaç parçadan oluşur bilinmez... Ya vücudumuzdaki her hücre sayısının toplamı kadar evren varsa. Ve o evrenin içinde bir o kadar daha gezegen ve o gezegenlerde farklı canlılar... Ya bir cennet bir cehennemden oluşmuyorsa bir sonraki yaşam? Ya milyarlarca cehennem varsa? Ya her cehennemde milyonlarca zebani.
Benim zebanim kimdi? Kanatlarındaki tüyleri yanmış meleğim mi?
Peki ya bir diğer yaşam aslında bir uykunun ötesindeyse? Rüya sandığımız bizim bir önceki yaşamımızdaki bedenimiz veya bir sonraki hayatımızda yaşayacaklarımızsa... Yaşayamadığımız ihtimallerimizse aslında. Kavuşamadığımız... Yarımımız... Nerdesin yarım? Bir uykunun ötesinde mi bir evrenin ötekisinde mi..?
Yalnızca birkaç dakika geçmişti fakat onun peşinden yürüyordum. Onunla gitmekten başka seçeneğim yokmuş gibi hissediyordum. O korkutucu yere geri dönmek istemesem de şu an tek isteğim bu saçmalıklara bir son vermek ve uyanmaktı. Gerçi artık uyuduğumdan da emin değildim...
Bu güzel yerden çıkıp ormanlık bir alana girdiğimizde biliyordum ki bu yolun sonu Mahşere çıkıyordu. Her adımımda bedenimden bir ürperti geçse de sorun olmadığını sürekli kendime hatırlatıyor ve sakinleşmeye çalışıyordum fakat pek de işe yaradığı söylenemezdi.
"Sadece başına bela açmamanı istiyorum. Bizim girdiğimizi farkederlerse benim değil ama senin kurtuluşun olmaz duydun mu?"
Bana dönen bakışlarıyla gözlerimi ona çevirdim gözleri karanlıkta olmamıza rağmen parlıyor aniden çöken karanlığı bile aydınlatıyordu. Yüzünde yine o alaycı sırıtış belirdi. Her an oyun oynamaya hazır bir katil gibiydi. Pek de güven verdiği söylenemezdi fakat ona güvenmekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Aslında Fergi'nin beni götüreceği otel de fena fikir değildi hem uyur ve uyandığımda kendi evrenimde olurdum. İçimden bir ses öyle olmayacağını haykırsa da bunu görmezden geldim ve başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. Elinin elime kaydığını hissederken kaşlarım çatılmış ve ona bir şey söylemek için dudaklarım aralanmıştı fakat ben bir şey söyleyemeden o konuşmuş ve beni susturmuştu.
"Şimdi kapat gözlerini sımsıkı bekler bizi kutup yıldızı. Takip etmek gerekli, buluruz o zaman ulaşmak istediğimiz yeri."
Aniden gözlerimin kapanmasıyla tenimde esen rüzgar hızını arttırdı ve birdenbire kesilen rüzgarın yerini yağmur aldı. Her şey bir anlık gerçekleşmiş ve beni nefes nefese bırakmıştı. Gözlerimi açtığımda ormanın sonundaydık, karşımda mahşerin taş evleri ve sokaklarda yanan mumların aydınlığı vardı.
"Bunu yapmadan önce haber verir misin?"
Elimi hızla atan kalbimin üstüne koyup yutkunduğumda gülüş sesini duydum. Tam gözlerimi açıp ona kızmayı planlıyordum ki beni beklemeden ilerlemeye başlamıştı. Ağzım açık arkasından bir süre baksamda sonunda yanına doğru ilerlemiştim. Bela açmamamı soyleyen oydu beni bırakıp giden yine oydu. Beni ben olsam yalnız bırakmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceviz Kabuğundaki Akrep
FantasyGece günde, Uyku gözlerinde, Söylesene, sevgilim nerede?