Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elimdeki otları kaynayan suyun içine bıraktığımda zihnimde durmak bilmeyen bir savaş vardı. Jete'nin söylediklerini düşünüyordum. "Ares'e henüz hiçbir şey söyleme."
Böyle söylemişti. Bu adama güvenmeli miydim bilmiyorum ama anlattıkları kanımı dondurmaya yetmişti. Milyarlarca evrenden bahsetmişti ve her evrende bizim bir yansımamız olduğunu söylemişti. Yerleri değişmiş olmalıydık o şu an benim evrenimde tutsak ben şu an onun evreninde tutsak. Bir önceki eve dönüşüm nasıl olmuştu peki? Bir sonraki eve dönüşüm nasıl olacaktı?
Kaynayan suyun altını kapatıp suyu bir bardağa doldurduğumda mutfak camından dışarıya bakmıştım. Hava çoktan kararmış dışarısı yine zifiri karanlığa bürünmüştü. Bera içeride oturuyordu eve geldiğimizde hiçbir şey söylemeden şömineyi yakmaya koyulmuş bende mutfağa otları kaynatacağım bahanesiyle adeta kaçmıştım. Onunla yüz yüze gelmek istemiyordum bence içeride bir şeyler konuştuğumuzu anlamıştı ama bana sormamıştı. İçeriye ilerleyerek elimdeki kupadan birkaç yudum aldım. Tadı biraz ıhlamuru çağdaştırsa da anason tadı da geliyordu. İçeriye girdiğimde onu Tan'ın tüylerini tararken bulmuştum. Buradan çok huzurlu görünüyorlardı. Burası bana her zaman huzurlu gelmişti zaten. Bu bir sorundu.
L koltuğun kısa olan kısmına oturduğumda bile bakışları bana dönmemişti.
"Bu gece yukarıdaki misafir odasında uyu. Tan genelde orada uyur ama rahatsız olacağını sanmıyorum." Tan sanki benim cevabımı bekliyormuş gibi yattığı yerden kafasını kaldırıp bana doğru döndüğünde ona gülümsedim bunu göremiyor olması acı vericiydi.
"Sorun değil." Önceki geceler bir çarşafı bile bana çok gören bu adam şimdi bana yatak veriyordu bence iyi bir gelişme kaydetmiştik.
"Belin'in aldığı kıyafetlerin içinde pijama olmalı. Eşyalar da o odada giyersin."
"Teşekkür ederim." dedim yalnızca çaydan bir yudum daha alırken.
"Bana kısa cevaplar verip durma, nefret ediyorum." Aniden yüksek sesle konuşması benim gibi Tan'ı da ürküttüğünde karşımda gerçekten bir ruh hastasının durduğunu düşünmeye başlamıştım.
