0.1

121 11 7
                                    

"Merhaba Atsumu. Bugün nasıl hissediyorsun?"

Gözlerini yere dikerek cevap verdi.

"İyiyim."

Kadına bakmıyordu ama kadının not aldığını kalem sesinden anlayabiliyordu. Zaten ne söylese kadın not alıyor oluyordu.

"Ooh, sevindim. Peki geçen haftadan bu yana önemli bir gelişme var mı?"

Sustu. Buraya gelmek istemiyordu ama ikizi Osamu onu buna zorluyordu. Karşısındaki kadının adını bile hatırlamıyordu. Sadece 1 saat harcayıp eve geri dönüyordu.

Kadına da bir şey anlatmıyordu. Her seferinde "İyiyim, önemli bir şey olmadı, bu hafta hiçbir şey yapmadım." diyerek vakit öldürüyordu.

"Önemli bir şey olmadı."

Kadın tekrar önündeki kağıda not aldı. Ardından kalemi elinde biraz döndürüp gözlerini Atsumu'ya çevirdi.

"Hmm, o halde konumuza geçiş yapabilirim."

Kadın duruşunu düzeltip tekrar söze girdi.

"İkizin iki gün önce beni aradı."

Atsumu hâlâ yere bakıyordu ama bakışları sertleşti. İkizi ile şu sıralar çok kavga ediyordu çünkü Osamu asla Atsumu'yu rahat bırakmıyordu.

"Erken seans istemişti ama bunu ayarlayamadık, erken seans isteme sebebini sorduğumda bana evden kaçmaya çalıştığını anlattı."

Huzursuzlukla iç çekti Atsumu. Sinirliydi. Osamu ile kavga etmekten de sıkılmaya başlamıştı. Tek istediği Osamu'nun onu rahat bırakmasıydı.

"Gündemde önemli bir şey yok desen de bu önemli bir olay Atsumu. O gün neden evden kaçmaya çalıştın?"

Şefkatli ses tonunu duymayalı aylar oluyordu. Evde her zaman kavga oluyordu, evde bile huzurlu hissedemiyordu. Bunun dışında çevresinde hiçbir arkadaşı kalmamıştı. Veya kimse onunla arkadaş olmak istemiyordu bile artık.

Eski ama önceden yakın olduğu arkadaşlarından deli damgası yiyordu, ve bu başkaları ile arkadaş olmasını engelliyordu.

"Penceremden ay gözükmüyordu."

Kadın bunu da not aldı. Ve tekrar aynı şefkat ile başka bir soru sordu.

"Biliyorsun, evden kaçma veya kaçmaya girişme sıklığın git gide arttı. Her seferinde ise ayı görmek için evden kaçtığını veya buna giriştiğini söylüyorsun. Ayın senin için önemi nedir Atsumu?"

Atsumu saatini kontrol etti. Seansın bitmesine 12 dakika kalmıştı.

"Zaman bir türlü geçmiyor." diye düşündü. Ardından konuşmak için söze girişti.

"Ay, sahip olduğum tek şey. Güneş bedeninizi görür, ay ise ruhunuzu."

Atsumu'nun bakışları hâlâ yeri seyrederken bakmadığı için yüzünü unutmaya başladığı kadına çevirdi bakışlarını. Kadın Atsumu'ya yumuşak bakışlar ile uzun uzun baktı, ardından yine bir şeyler not aldı.

"Anlıyorum Atsumu. Bugünlük süremizi doldurduk, ama bugünü bitirmeden önce şunu demeliyim, odanın duvarına veya tavanına ay posteri asmanı rica edeceğim. Bunu yapabilir misin?"

Yapmayacağını bilerek evet anlamında başını salladı.

"Yapabilirim."

Kadın sakince tebessüm etti.

"Ne güzel, o halde haftaya görüşürüz Atsumu. İyi haftalar."

"Size de."

Ceketini odaya geldiği zaman çıkarıp oturduğu koltukta yanına koymuştu. Ceketini alıp odadan çıktı.

Odadan çıkıp dış kapıya yöneldi. Osamu ise onu görür görmez ayaklandı. Hızlıca seans parasını ödeyip ikizinin peşinden o da dışarı çıktı.

Osamu'nun arabası ile gelmişlerdi buraya. Atsumu arabaya doğru hızlı adımlar ile ilerlerken Osamu ona yetişmek için adımlarını hızlandırdı. Arabanın kapı kilidini açtı ve Atsumu hızlıca ön koltuğa oturdu, kapıyı kapattı.

Osamu sürücü koltuğuna oturduğu zaman kapıyı kapatıp direkt kardeşine döndü. Atsumu araba kapısının camından dışarıyı izliyordu, ikizine bakmıyordu.

"Seans nasıl geçti?"

Atsumu bir süre sessizliğini koruyup cevap verdi.

"Her zamanki gibi."

Atsumu'ya bakıp iç çekti. Geçenki kavgalarında ağır konuşmuştu ama onu kendine bu getirir sanmıştı. Kendine getirdi mi bilmiyordu, sonraki hareketleri bunu belli edecekti ama dedikleri Atsumu ile arasını bozmaya yetmişti.

Arabayı çalıştırdı ve eve doğru sürmeye başladı. Kırmızı ışıklarda durunca ortamın gerginliği geçsin diye radyoyu açtı. Çalan şarkıyı dinlemeyecekti, Atsumu'ya baktı. Gözünü kapatmış bir şekilde duruyordu, uyuyor olmalıydı.

Şarkıyı kimsenin dinlemeyeceğini anlayınca radyoyu kapatmak için elini uzattı ama ışık yeşil yanınca elini geri direksiyona koydu. Şarkı açık kalabilirdi, sorun olmazdı. Zaten hareketli bir şarkı da değildi, Atsumu'yu uyandırmazdı.

Şarkı Sufjan Stevens - Fourth of July olmalıydı. Daha önce Atsumu'yu bu şarkıyı dinlerken duymuştu.

"Seviyor olmalı." diye düşünerek sesi kısık olan radyonun sesini rahatsız etmeyecek kadar açtı ve yola odaklandı.

Atsumu ise Osamu onunla konuşmasın diye uyuyor taklidini sürdürüyordu. Osamu onun taklit yaptığını fark etmemişti. Tıpkı kapalı gözlerinden süzülen gözyaşını fark etmediği gibi.

the moons know we're in love | SakuAtsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin