"GEMİ Mİ ÇALACAĞIZ?" Will Jack'e sordu.
"O gemiyi mi?" diye ekledi Merith, elini kaldırıp işaret parmağıyla karşılarında duran gemilerden birini gösterirken.
Jack ilk önce Merith'in havadaki eline sonra da ona aptalmış gibi baktı, daha sonra da kolunu tutup geri indirdi. "Bizi yakalatacaksın tatlım." diye ekledi ve Merith'in bir cevap vermesine fırsat vermeden yeniden konuştu, "El koyacağız. O gemiye 'el koyacağız'. Bir denizcilik terimi."
Jack arkasını dönüp Will'e baktı. "Sana bir soru soracağım evlat. Bu kız, onu kurtarmak için ne kadar ileri gidebilirsin?"
"Onun için ölürüm." Will kendinden oldukça emin bir şekilde yanıtladı.
"Güzel. O zaman endişelenmeye gerek yok."
...
Jack en önde, Will onun arkasında ve Merith de Will'in arkasında ters çevirdikleri bir kayığın içinde saklanarak yürümeye başladılar.
Bu yüzden Merith'in elbisesine olan nefreti her geçen dakika daha da büyüyordu.
"Bu ya delilik ya da deha." dedi Will üçlü suyun altında yürürlerken.
"İkisinin bu kadar çakışması çok ilginç." diye yorum yaptı Jack.
"Umarım şu çalacak olduğumuz gemide elbiseden başka birkaç giysi buluruz." dedi Merith konudan bağımsız bir şekilde.
"El koyacağımız gemi demek istedin herhalde, tatlım." dedi Jack.
Will ve Jack 'el koyacakları' gemiye gayet rahat bir şekilde tırmanırlarken Merith gövdesi hâlâ suyun içinde bir şekilde onları izledi ve tırmanmak için kolay bir yol bulmaya çalıştı.
Çoktan gemiye çıkmış olan iki adam sonunda Merith'i fark etmiş olacaklardı ki ikisi de başlarını eğip ona bakıyorlardı.
"Tatlım, ne yapıyorsun? Tırmansana!" Jack fısıldayarak bağırdı.
"Bunu elbise ile yapabileceğimi hiç sanmıyorum, normalde yapabilir miydim ondan bile emin değilim."
Jack eliyle hafifçe alnına vurduktan sonra Merith'e bir dakika beklemesini söyledi ve yeniden aşağıya inip Merith'i belinden kavradı. "Sıkı tutun tatlım."
Merith'in Jack'e pek güvendiği sayılmazdı ama başka seçeneği var mıydı ki? Hem zaten onu denize geri atacak olsaydı sırf onun için yeniden aşağıya inip gemiye geri tırmanmazdı değil mi?
Merith düşme korkusuyla kollarını Jack'in boynuna -epey sıkıca- doladı ve aşağıya bakmamak için başını korsanın omuzuna gömüp gözlerini sıkıca yumdu.
"Sana yemin ederim ki Sparrow, eğer beni düşürürsen-" Merith'in tehdit cümlesi ayağının altında sert bir zemin hissetmesi ile yarıda kesildiğinde sıkıca yumduğu gözlerini açtı ve gemide olduklarını fark etti. Aynı zamanda da Jack hâlâ onu belinden kavramıştı, Merith'in kolları hâlâ onun boynuna dolanıktı ve en kötüsü ise Jack'in suratının Merith'inkine ne kadar yakın olduğuydu, neredeyse burunlarının birbirine değeceği ve birbirlerinin nefeslerini suratlarında hissedebildikeri derecede tehlikeli bir yakınlıktı bu bahsi geçen.
"Neyse ki düşürmedim, çaktın mı?" dedi Jack suratında o aptal sırıtış ile.
Merith sonunda neler olup bittiğinin farkına vardığında iki elini Jack'in göğüsüne koyarak onu üzerinden ittirdi.
Jack'in flörtöz sırıtış anında suratından silindi ve hiçbir şey demeden denizcilerin olduğu güverteye doğru ilerlemeye başladı. Merith ve Will bir saniyeliğine birbirlerine baktıktan sonra Jack'i takip ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
captain of his heart | jack sparrow
Fanfiction❛❛ o pis korsanda ne görüyorsun anlamıyorum merith. ❜❜ ❛❛ sizin görmediğiniz her şeyi. ❜❜ captain jack sparrow ff.