007. to freedom!

497 40 5
                                    








           MERITH TAHTANIN ÜZERİNDE ürkekçe dururken ayaklarının altındaki birazdan içinde olacağı suyu inceliyordu. Bir yandan da korsanlar onu ve hemen yanındaki bir başka tahtanın üzerinde duran Elizabeth'i denizin dibine atmak için tezahürat ediyorlardı.

"Barbossa, seni yalancı piç! Serbest kalacaklarına yemin ettin!" dedi iki tane korsanın tuttuğu Will.

"Sakın şerefimi sorgulama evlat! Serbest kalacaklarını kabul ettim ama yerini ve zamanını belirtmeyi unutan sendin." dedi Barbossa. "Bu kadar güzel iki şeyi kaybetmek yazık olur, değil mi beyler? Bu yüzden; Bayan Elizabeth, gitmeden o elbiseyi geri alacağım."

Mürettebat gülerken Elizabeth hızlıca üzerindeki Barbossa'nın ona verdiği elbiseden kurtuldu ve elbiseyi Barbossa'ya fırlattı. "Kara kalbine yakışır."

Barbossa sadece gülmekle yetinirken gözü yan taraftaki ona iğrenerek bakan diğer kadına kaydı. "İsterseniz siz de elbisenizi çıkarabilirsiniz, Bayan Walstone." Merith cevap vermek yerine suratında ifadesiz ve soğuk bir ifadeyle öylece Barbossa'ya bakmaya devam ederken Barbossa tekrardan konuştu, "Gittiğin yerde babana benden selam söyle." dedi gülerek ve arkasını dönüp elindeki elbiseyi mürettebata verdi. "Hâlâ sıcak."

Merith ve Elizabeth soğuk suya atlamaya hazırlanırlarken Merith kısa bir anlığına Jack ile göz göze geldi. Ama o bir saniyeden bile daha kısa an her ikisi için de paha biçilemezdi.

"Haydi bakalım!"

"Haydi!"

Merith, Elizabeth'den daha da yavaş bir şekilde tahtanın üstünde ilerlerken korsanlardan biri, "Çok uzun sürdü." diyerek ayağıyla Elizabeth'in tahtasını tekmeledi ve Elizabeth suya düştü.,

Merith adamın gelip kendisi için de aynı şeyi yapmasını beklemeden hızlıca suya atladı.

Ve saatlerin gibi hissettiren bir süre boyunca yüzdükten sonra Merith, Jack ve Elizabeth sonunda adaya ulaşmışlardı. "O herifin gemimi alışını ikinci kez seyrediyorum." dedi Jack, üçü de nefes nefese kalmış bir halde gittikçe uzaklaşan Kara İnci'yi izlerlerken.

Jack, iki kadından uzaklaşarak yürümeye başladığında Elizabeth ve Merith de onu takip ediyor ve arkasından bağırıyorlardı; "Jack! Sen daha önce de bu adadan kaçmıştın!"

"Evet, aynı şekilde kaçabiliriz!" diye onayladı Elizabeth Merith'i.

Jack aniden yürümeyi bırakıp arkasını döndüğünde diğer iki kadın da durdu. "Hangi amaçla Küçük Hanım?" Jack, Elizabeth'e sordu. "Siyah İnci gitti. Eğer ikinizin de o korselerinizin içinde bolca yelken saklı değilse, zayıf ihtimal, genç Bay Turner biz ona ulaşamadan ölmüş olacak." Jack bunu dedikten sonra her zamankinden biraz daha garip hareketler ile yürümeye devam etti.

Merith, Jack'in pes ettiğine inanamıyordu. "Efsane Kaptan Jack Sparrow cidden bu kadar çabuk mu pes ediyor?"

Jack, hiç duraksamadan yürümeye devam ederken, "Aynen öyle tatlım." diye yanıtladı Merith'i.

"Sen Kaptan Jack Sparrow'sun!" dedi Elizabeth. "Doğu Hindistan Şirketi'nin yedi ajanının gözü önünde kayboldun."

"Nassau Limanı'nı tek atış yapmadan ele geçirdin." diye ekledi Merith.

Elizabeth başıyla onu onayladıktan sonra ikisi de Jack'in önüne geçerek onu durdurdular. "Hikayelerini okuduğumuz korsan sen değil misin?" diye sordu Elizabeth.

"Geçen sefer nasıl kaçtın Jack?" ve bu sefer de Merith sordu.

"Geçen sefer burada sadece üç gün kaldım, tamam mı?" Jack gözlerini Merith ve Elizabeth arasında gezdirirken söyledikten sonra eğildi ve kumun altına gizlenmiş büyük bir kapağı açıp içine girdi "Geçen sefer rom kaçakçıları bu adayı depo olarak kullanıyordu. Geldiler ve beni almaları için onlarla anlaştım. görünüşe bakılırsa uzun süredir çalışmıyorlar. Bunu için kahrolası arkadaşınız Norrington'a teşekkür etmek gerekir." Jack eline üç şişe rom aldıktan sonra yeniden dışarı çıktı.

captain of his heart | jack sparrowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin