Paloma Faith-Only love can hurt like this
Jeonghan
Sabah ağrıyan başımla gözlerimi açmıştım. Yataktan da hiç kalkmasım yoktu. Dünkü içkinin etkisi hala geçmemişti sanırım. Bulanan midemle yüzümü buruşturdum. Kusmak istemiyordum. Kendimi zorlayarak yataktan kalkmaya çalıştım ama sadece çalıştım. Vücuduma sanki bir ton ağırlığındaydı. Daha fazla kendimi yormamak için gözlerimi kapattım.
Kapımın açılmasıyla kafamı iyice yastığıma bastırdım. Kalkmak istemiyordum.-Han kalk hadi kahvaltı hazırladım sana. Benim derse yetişmem lazım o yüzden kalk kahvaltını yap ve ilaçlarını içmeyi unutma sakın. Hadi gittim ben.
Eliyle hızlıca saçımı okşayıp odadan çıkmıştı. O lanet ilaçları içmek istemiyordum. Şuan hiçbir şey yapmak istemiyordum. Aniden gelen kafama dank eden buluşma ile gözlerimi açtım. Bugün Cheol ile buluşacatık ama bu halde gidemezdim ki. Offf ne yapıcam ya iptal mi etsem? Bu halde onunla güzel vakit geçiremezdim o yüzden en iyisi iptal etmekti.
Elimi yavaşça telefonuma uzattım ve Cheol'e kısa bir mesaj yazdım.
Han:Cheol ben bugün hiç iyi değilim o yüzden gelemicem. Beni bekleme sen iyi olduğum bir zaman yaparız olur mu?
Görüp görmediğine bakmadan telefonu kapatıp kafamı tekrar yastığa bastırdım. İyice artan baş ağrısıyla yatakta bana iyice cehenmem olmuştu. Kendimi fazlasıyla zorlayarak yataktan kafamı kaldırabilmiştim. Her içtiğim de böyle olmaktan nefret ediyordum.
Her taraf aşırı bulanıktı ve ben bu gözlerle mi Cheol'e mesaj atmıştım umarım salak saçma şeyler yazmamışımdır. Hafif hafif görüşüm düzelmeye başlamıştı. Temkinli bir şekilde ayağa kalktım ama aniden dönen başımla kendimi tekrar yatakta bulmuştum. Pes ederek elimi gözlerime götürdüm.
Ben hala aynı şekil dururken aşağıdan açılan kapının sesiyle ne yapacağımı bilemedim. Gelen Shua değildi o zaman kimdi? Cheol müydü acaba?
-Jeonghan nerdesin? Joshua'yı gördüm derste ve sen yoktun yanında o yüzden merak edip sorduğumda kötü olduğunu söyledi. Bende endişelendim ve senin yanına geldim. Sanırım üst kattasın bekle geliyorum yanına.
Gelen kişi Sunwoo'ydu. Hem onunla aynı dershanede olduğumuza hem de benim için endişelenip yanıma gelmesine şaşırmıştım. Omzuma değen elle gözlerimi açtım. Görüşüm netleşmişti en azından.
-Gel sana yemek yedirelim. Joshua içmen gereken ilaçların da olduğunu söyledi.
Ben daha kafamı dik tutamıyorken nasıl aşağıya inip yemek yicektim hiçbir fikrim yoktu bu konuda.
Aniden havalanmamla ufak bir çığlık kaçtı dudaklarımdan.-Korkma düşürmem seni. Sadece hiç yürüyebilecek gibi durmuyordun bu yüzden kucağıma alayım dedim.
Kafamı ona yaslayıp beni aşağıya indirmesine izin verdim. Eğer biraz daha bir şey yemezsem midem kendini yiyecekti çünkü. Mutfağa girdiğimizi yemek kokusundan anlamıştım. Beni sandalyelerden birini oturtmuştu. Gözlerimi açıp etrafa baktım.
Gücüm yavaş yavaş yerine geliyordu. Karşımda bana sırıtarak bakan Sunwoo ile yemeğimi yemeye başladım. O yemiyordu ama
-Sende ye Shua fazla yapmış ve seninde kahvaltı yaptığını sanmıyorum.
Dediğim şeye karşı sırıtışı iyice artmıştı ama en azından beni dinleyip yemek yemeye başlamıştı.
Sessizce yemeği yerken iyice kendime gelmiştim. Yerken aynı zamanda karşımdaki çocuğu inceliyordum. Kızarmaya başlayan kulaklarını farkederek bende sırıttım.
![](https://img.wattpad.com/cover/333357145-288-k491656.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M NOT A FRİEND
FanfictionEn yakın arkadaşınıza aşık olduğunuzu fark ettiğinizde ne yaptınız? Çünkü ben şuan ne yapabileceğimi bilmiyorum