Çok şaşırmıştım. Gözyaşlarım yanaklarımdan tek tek süzülüyordu. Berke bana bakıyordu. Bütün arkadaşlarım burdaydı ve alkışlıyorlardı. Cenkin sesi geldi:
-Hadi cadı. Üfle artık.
+Dilek tutmayı unutma.
Gözlerimi kapattım. Bugüne kadar yaşadıklarım geldi aklıma. Çoçukluğum bir film şeridi gibi geçti önümden. Sonra hayatım boyunca çok mutlu olmayı dileyerek pastamı üst katındaki mumlardan başlayarak üfledim. Alkışlar hiç kesilmiyordu. Cenkin yanında da tanımadığım bir kız vardı ve gözleri sürekli bendeydi. Çok ters bakıyordu. Sevmemiştim bu kızı.
Cenk yanındaki kızla yaklaştı. Elindeki paketi uzatarak:
-Doğum günün kutlu olsun cadı. İyiki varsın.
+Teşekkürler.
Diyerek paketi açtım. Çok güzel bir bileklik vardı. Üzerinde "seni seviyoruz nilsu" yazıyordu. Teşekkür ederek diğer arkadaşlarımın paketini aldım. Nazlı bir kolye almıştı. Melis bir şort, Bora ise saat almıştı. En çok hiranın hediyesini sevmiştim. Çoçukluğumuzdan kalan resmimizi çerçeve yaptırmıştı. Gözlerim doldu. Çok güzeldi bu an. Bozulmasını istemedim.
Karşıdan Berke ve arkadaşları geldi. Berkenin elinde onların yaptığı belli olan bir paket vardı. Açtığımda çok şaşırmış ve sevinmiştim. İçinde bir tişört vardı. Tişörtün üstündeyse benim fotoğrafım vardı.
+Çok teşekkür ederim. Hepinize...
Herkese tek tek sarıldım. Sonra başka bir masaya oturduk. Bugün Berke çok yakın davranıyordu. Bende bundan hoşlanmıyor değildim tabi.
Pastalarımızı yedikten sonra Berke izin isteyerek yanımızdan kalktı. Müzik değişmişti. Çok güzel bir dans müziği çalıyordu. Berke:
-Benimle dans eder misin acaba ufaklık.
Elini uzattı. Bende cevap vermeden elini tuttum ve ayağa kalktım. Dans pistinin tam ortasındaydık. Elleriyle belimi kavradı. Bende ellerimle onun boynunu kavradım ve dans etmeye başladık. Anlatılmaz yaşanır dedikleri bu olsa gerek. Berke gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Biz biraz dans ettikten sonra diğer arkadaşlarımda bize katılmıştı.
Berke elimden tutarak beni dışarı çıkardı.
+Noldu?
-Süprizim bitmedi. Şimdi gözlerini kapat ve ben aç diyene kadar açma.
Elimden tuttu ve biraz daha ilerletti. Ellerim gözlerimdeydi.
-Açabilirsin.
Berke elinde dilek feneri ile bana bakıyordu.
-Şimdi diğer ucunuda sen tut ve bir dilek dile.
Diğer ucunuda ben tuttum ve "Berkeyle hep mutlu olmak istiyorum" dedim. Dilek fenerini bıraktık. Ben onu seyrederken bütün okul arkadaşlarım bizi izliyordu. Bazı kızlar parçalayacak gibi bakış atsalarda bu gece moralimi kimse bozamazdı.
Berkeye baktığımdaysa saatine baktı ve bana döndü.
-İşte tam zamanı. İleriye bak.
Kafamı ileriye çevirdiğimdeyse şehrin biraz uzağında havai fişekler havada önce kalp şeklini alıp sonra dağılıyordu. Bütün okul arkada bizi izliyordu. Berke belimden tuttu ve beni kendine çevirdi.
Gözleri gözlerimden bir saniye bile ayırmadı. Olamaz! Yanaklarım yine kızarmaya başladı.
-Seni seviyorum.
+ Seni seviyorum.