• Bazı gerçekler •

391 41 9
                                    

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

Jeongin, Felix ile birlikte kafeteryada oturuyordu. Geçen gün kendisine atılan mesajdan bahsetmişti. Seungmin ve Felix hala barışmadığı için Seungmin yanlarına gelmiyordu. Sarışın olan bu durumu en kısa zamanda çözmeyi kafasına koymuş olsa da hala daha bir faaliyete geçmemişti.

"Bilmiyorum, çok karışık. Ya bu da bir oyunsa?"

Sarışın olan arkadaşının kaldığı duruma bakıp iç geçirdi. Onun durumunda olmak istemezdi, içten içe bunu düşünüyordu. Bu ikilemde kalmak gerçekten çok zordu. Açıkçası kendisi de ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

"İçinden ne yapmak geliyor?"

Jeongin, sorulan soruyla iç çekti. Bakışları az ötede arkadaşları ile oturan siyah saçlı çocuğa gitmişti. Ona uzaktan bakmak bile kalbini hızlandırırken kaldığı duruma içinden sövüyordu. Bakışları onun üzerinde gezinirken siyah saçlı olan üzerindeki bakışları hissetmiş olmalı ki kafasını ona doğru çevirmiş ve bakışlarının buluşmasını sağladı.

"İçin gidiyor."

Jeongin, bakışlarının buluşmasıyla gerilmişti. Ancak bakışlarını çekmemişti. Hala kafası karışıkken karşısındakinin göz kırpmasıyla istemsizce kıkırdamıştı. Yaptığını fark edip hemen kendine gelmiş ve önüne dönmüştü.

"Kapa çeneni."

Karşısında pişkin pişkin gülen sarışın arkadaşına kötücül bir bakış atmış ve defterlerini toplayarak ayaklanmıştı. Felix ise o sırada ellerini iki yana kaldırmış ve "ben hiçbir şey demedim." tavrını takınmıştı.

Jeongin göz devirip kafeteryadan çıkmak için kapıya yöneldiğinde içeri giren Seungminle durmuştu. Yanında yürümekte olan Felix de onun durmasıyla adımlarını durdurmuş ve baktığı yere kendisi de bakmaya başlamıştı. Gördüğü arkadaşıyla içinde bir suçluluk hissi oluşmuştu. Seungmin onlara bakmadan öylece ilerlediğinde ikisi de şaşırmıştı. Ne olursa olsun Seungmin her zaman arayı düzeltmeye çalışan taraf olmuştu. Bu yüzden bu tavrı onları şaşırtsa da Felix arkadaşının ne kadar kırgın olduğunu sadece hayal edebiliyordu.

"Müdür seni çağırıyor."

Seungmin, arkadaşlarını fark etmişti ancak onlara selam veremeyecek kadar önemli bir işi vardı. Bir yandan hala Felix'e olan kırgınlığı geçmemişti. Bu yüzden hala onlarla yüzleşmek için kendini toparlaması gerekiyordu. Kendisinin de yanlış bir imaj çizdiğinin de farkındaydı ancak şiddetle çözülen her şeye karşı sert bir tavrı vardı. Bu arkadaşları bile olsa böyleydi. İnsanlar konuşabilecekken neden şiddete başvururlardı ki? kesinlikle anlamadığı olaylardan biriydi bu. Başkanlığı süresince de bunu ilke edinmiş ve konuşularak çözülecek şeyler için kimseye zarar vermeyecekti. Ancak arkadaşları bu görüşte değildi. Aslına bakılırsa tüm okul ona karşı gibiydi. Bir düzen kurmaya çalışıyor ama herkes ona karşı geliyordu. İyi bir başkan olmadığını söylüyor, ispiyoncu olmakla suçluyorlardı. Mantıksız sözler duyuyordu her gün yine de arkadaşlarının yanında olacağını hissetmişti.

Arkadaşlarına yanlış yapıldığında tabiki o da sinirleniyordu. Yine de birisiyle yumruk yumruğa dövüşmek onun yöntemi değildi. Bunu sadece başkan olduğu için demiyordu. Hayattaki görüşü bu yöndeydi ama arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratmış hissediyordu. Belki de onların yanında bu şekilde olmanın kimseye yararı yoktu. Birkaç gündür bunları düşünüyordu Seungmin. Değişmesi gerektiği ve bir şeyleri farklı yapması gerektiğine inandırmıştı kendisini.

"Gelmiyorum."

Seungmin, geçen gün kavgaya karışmış olan çocuğa göz devirdi. Ceza alacaktı. Zaten çağırılma amacı da buydu. Okulda kavgaya karışmanın ciddi cezaları vardı.

Journey ♧ HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin