• "Sen söyledin." •

380 45 8
                                    


"Gerçekten, sence de ileriye gitmedi mi?"

"Hak ettiğini düşünüyor. Bilmiyorum, bir şeyler var ama çözemedim."

Jeongin, soyunma odasına girmeden önce duyduğu seslerle durmuş ve öylece kenarda beklemişti. İki kişi konuşuyordu ancak kim olduklarını çözememişti.

"Bence bu kadarını da hak etmedi. Bu oyunun parçası olmak beni sıkıyor. Çıkıyorum."

Bir şeyin veya birisinin çarpma sesi kulaklarını doldurduğunda Jeongin yerinde sıçradı. Ne döndüğü hakkında en ufak fikri yoktu.

"Sence bu o kadar kolay mı?"

"Aptallaşma, küçük bir oyunun bu hallere gelmesine gerek yok."

"Çoktan küçük bir oyun olmaktan çıktı."

Sesler kesildiğinde Jeongin köşede nefesini tuttuğunda soyunma odasından iki beden çıkıp gitmişti. Jeongin kaşlarını çatarak arkalarından baktığında saçlarını karıştırdı. Duydukları neydi bilmiyordu ama gene de içini huzursuz etmişti.

"Selam!"

İçeriye neşeyle giren Changbin'in sesiyle ödü kopsa da bunu belli etmemeye çalıştı. Bugün antrenman vardı ve her ne kadar istemese de gelmişti. Bir parçası Hyunjin'in de burada olacağını düşünüyordu ancak yanılmıştı. Hyunjin, bugün de okula gelmemiş hatta hiç kaçırmasa bile antrenmana da uğraşmamıştı. Bu durum Jeongin'in kaşlarının çatmasına sebep olsa da üstelemedi. Hala bir şeyler karışıktı ancak çözmek için çok yorgundu.

"Bugün güzel bir maç yapalım, GO TIGERS!!!"

Changbin'in sesiyle transtan çıktığında herkesle beraber basketbol sahasına doğru ilerlemişti.

&

İki saatlik aralıksız maçın ardından pestili çıkmış takım kendisini soyunma odasına atmıştı. Jeongin banklardan birisine kendisini attığında yüzünden süzülen terleri koluyla silmişti. Baygın bakışları, iki saat boyunca aralıksız maç yapmalarına sebep olan takım kaptanına gittiğinde kendisinin en ufak bir yorgunluk belirtisi göstermiyor oluşu sinirlerini bozmuştu.

"Ah, hadi ama! Bu kadar çabuk mu?"

"Changbin kaptan maptan falan dinlemem seni sikerim. Pestilim çıktı amına koyayım."

"Ayaklarımı gören var mı? AYAKLARIM YOK!!"

Changbin, dramatik takım oyuncularına baktığında sadece güldü. Bakışları oturan Jeongin ile buluştuğunda gerildiğini hissetti. Neden bilmiyordu ama Jeongin'in bakışları altında eziliyor gibi hissediyordu.

"Tamam, bugünlük yeter."

Kendisi çantasını alıp soyunma odasından çıktığında Jeongin neden yaptığını bilmediği şekilde arkasından gitmişti. Onun kolundan tuttuğunda Changbin bunu bekliyormuş gibi ona dönmüş ve ikili bir süre birbirine bakmıştı.

"Sormayacak mısın?"

Jeongin, siyah saçlı çocuğun sesiyle kendine geldiğinde anlamasıyla bir bakıma rahatlamıştı. Yine de sormaya çekiniyordu. Onca şeyden sonra onu merak ediyor olmak garipti, ne de olsa.

"Benim yüzümden değil mi?"

Changbin, karşısında dağılmış ifadesiyle kendisine bakan çocuğa düz bir ifadeyle bakmıştı. Sonrasında saçlarını hafifçe arkaya doğru taramış ve dudaklarını diliyle ıslatmıştı. Bir şeyler söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi de, sinirli gibi ama değil gibi de. Changbin tekrar bakışlarını ona getirdiğinde burun kemerini sıktı ve derin bir nefes aldı.

Journey ♧ HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin