-
"The world was on fire and no one could save me but you."
("Dünya alevler içerisindeydi ve senin dışında kimse beni kurtaramazdı.")
Gözleri gözlerine değdi. Çatık kaşlarının kıstığı koyu irisler buğulu buğulu bakıyordu ela gözlerine. Kalbinin hızlandığını hissetti ama çekmedi titreyen gözlerini ondan. Kaybolmuştu kısık gözlerinde ve Jeongguk her şeyi unutmuştu.
"It's strange what desire will make foolish people do"
("Arzunun aptal insanlara yaptırabilecekleri ne garip, ")
Daha sonra gözleri uzun parmaklarına kaydı, bir sigarayı naifçe tutan parmakları yavaşça dudaklarına gitti ve derin bir nefes çekti. Aralık dudaklarına çıktı sonra ela gözler ve elleriyle dizini sıktı Jeongguk. Gözleri hipnoz olmuş gibiydi âdeta, karşısındaki deltanın aurası öyle güçlüydü ki ayakları yerden kesilmiş gibi etrafındaki her şeyi, herkesi unutmuştu.
"I never dreamed that I'd meet somebody like you."
("Hiç şenin gibi biriyle tanışacağımı düşünmezdim.")
Duyduğu cümleyle tekrardan gözleri gözlerine değdi. Şarkı hislerine tercüman olurken nefes verdi sessizce. İçini hoş, aynı zamanda yakan bir titreme sarmıştı. Kor gibi yanıyordu Jeongguk. Sahip olamadığı şey mi onu delirtiyordu yoksa içinde bulunduğu karmaşık durum mu bilmiyordu. Tek bildiği bu karmaşanın içinde deli divane aşık olmuştu.
"No i, don't wanna fall in love. " (Hayır, aşık olmak istemiyorum.")
"No i, don't wanna fall in love." (Hayır, aşık olmak istemiyorum.")
Delta gözlerine bakarken hafifçe gülümsedi. O kadar ufaktı ki onu tanımayan biri bunu asla fark edemezdi. Jeongguk ise dudağının kenarını hafifçe kıvıran deltayı çok iyi tanıyordu. Olması gerekenden daha çok. Hatta kendisini alaya aldığını bile biliyordu. Haklıydı çünkü Jeongguk aptal bir korkaktı.
"With you. " (Sana-aşık olmak istemiyorum.")
Bacağının sıkılmasıyla irkildi ve yanındaki nişanlısına döndü. Mingyu koyulaşan irisleriyle kendisini sorgulayıcı gözlerle süzerken yutkundu ve kafasını şarkı söyleyen adama doğru çevirdi. Kurdu yanındaki alfanın her saniye yoğunlaşan feromonunu hissediyordu. Gözlerini kırpıştırdı ve belli etmemeye çalıştı. Aynı zamanda masada oturan deltanın ayaklandığını ve yavaşça salonu terk ettiğini anlamıştı. Kalbi hızlandı, hayır hayır, ona daha uzun bakmak istiyordu. İçindeki özlem henüz dinmemişti.
Fakat Taehyung gitmişti ve şarkı da bitmişti. Jeongguk ise hiç istemediği nişanlısıyla bir başına kalmıştı. Kısa süreli peri masalından uyanmış, şimdiden kokusu burnunda tüten deltayı düşünürken içi yanmaya başlamıştı.
-
Uzun bir süreden sonra merhaba, nasılsınız? :')
Burayı bırakmıştım fakat öyle çok omegaverse yazmak istedim ki engel olamadım kendime. Umarım güzel ve sonu gelen bir fic olur. Genel konusu kaoslu, love triangle olan bir fic olacak.
Beni tanıyan eskiler hastası olduğumu bilir bu yüzden ficimiz yine eski zamanlarda geçen bir fic olacak. Ha bir de Mingyu karakter için en doğru kişi diye düşündüm gerek fiziksel gerek auro. Haşmetli bir beyefendi kendisini çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wicked Game / TaeKook
Fanfiction"Cesaretin olmadan ne yapabileceksin ki? "/Omegaverse