İyi akşamlarr, bu hafta o kadar yoğundu ki bölümü birkaç saat içinde yazdım resmen. Haftada bir bölüm denklemeye çalışıyorum🥺Bölüm çok da içime sinmedi ama daha fazla bekletöek istemedim
Keyifli okumalar, yorumlarınızı bekliyorum 😚
Bu arada bi akım gördüm ve akıma katılmak istedim 🤭
Ship;
Shipper;
-
Akşamın ilerleyen saatlerinde Taehyung düşünceli bir şekilde önündeki Jeongguk'u izliyordu. Vita kavradığı fırçayı nazikçe hareket ettirirken oldukça konsantre olmuştu.
İç çekti ve elinde tuttuğu iki bardağı da ahşap masanın üzerine bıraktı. Papatya çayının kokusu anında etrafı sarmıştı ve Jeongguk kafasını çevirip iri, parlak gözlerle Taehyung'a döndü. "Oluyor mu?"
Taehyung birkaç saniye onun ışıl ışıl parlayan gözlerine baktı, ardından çenesini sıkıp orta boyutlardaki tuvale döndü. Keskin irisleri yarısı boyanmış resmi hızlıca taradı fakat bir şey söylemedi. Bununla birlikte Jeongguk dudaklarını birbirine bastırdı ve önüne döndü. Boyamaya devam etti. Ona bu konuda yetenekli olduğunu ispatlamak istiyordu.
Buraya geldiğinden beri içindeki heyecan bir türlü dinmiyordu. Kalbi pır pır atıyor, avuç içleri terliyordu. Kurdu ilk güne göre daha sakindi fakat hissettiği güçlü aura âdeta içini karıncalıyordu. Onunla göz teması kurmak bile çok zordu, ayrıca geldiğinden beri doğru düzgün konuşmamışlardı. Jeongguk daha da utanmamak için yarım bıraktığı resmin başına oturmuştu. Deltanın ne düşündüğünü ya da bu durumdan memnun olup olmadığını kestiremiyordu.
Ortam oldukça sessizdi. Taehyung kalçasını masanın kenarına yaslayıp kollarını çaprazlayarak birleştirdi ve küçük olanı izledi bir süre. İrisleri tuvali heyecanla boyayan bembeyaz kemikli elinde gezindi. Jeongguk'un kendisine bakmamak için verdiği çabayı fark etmişti. Dilini yanağının içinde gezdirdi ve "Yanlış yapıyorsun." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wicked Game / TaeKook
Fanfiction"Cesaretin olmadan ne yapabileceksin ki? "/Omegaverse