Cem Adrian, Gazapizm/ kalbim Çukurda
"Cehennemdesin... Bedenin cayır cayır yanıyor. Çığlık atmak istiyorsun, ama sesin çıkmıyor."
11/06/23...
Başladığınız Tarihleri rica edeyim.
28 Ekim 2005 Muğla...
Kumru elindeki fırçayı bir kez daha yanaklarına sürdü. Sevinçle aynadaki aksine baktı. "Çok güzel oldum."
Birazdan babası ve amcası arayacaktı bugün tuzlu suyun ve kumru kuşun doğum günüydü. Babası arayınca ona güzel görünmek istiyordu yüzüne sürdüğü pembe allık bir yerde toplanmış dudağındaki kırmızı ruj ince dudaklarından taşmıştı dudaklarını büzerek aynadaki görüntüsüne öpücük attı.
İçeriden ismini duymasıyla elindeki fırçayı bıraktı ve çıktığı tabureden inmeye çalıştı. İnerken çarptığı tarak, allığı iterek yere düşürdü.
Düşen allığın çıkardığı ses ve parçalanan allık, halıyı boyamıştı. Annesi koşarak kapıyı açtığında önce kızının yüzündeki makyaja sonra yerdeki allığa baktı.
Nihal uzanarak kızını yanına çekti. "Ne yapacağız şimdi minik kuş" annesinin söylediğiyle gülerken dudağını büzdü .
"koş bana bez getir, " eğilebildiği kadar eğilerek yerdeki parçaları toplamaya başladı. Kumru mutfağa gittiğinde halasına yakalandı. "kız ne yaptın yüzüne?" Yüzündekiler liseye giden halasının makyaj malzemeleriydi.
Kumru cevap vermeden koşarak annesine bezi verdi. "Anne! Sen topu ne zaman çıkartacaksın?" dedi.
Nihal altı aylık hamileydi ve karnının yuvarlaklığı kızının top yuttuğunu sanmasına neden oluyordu ." Söyledim ya minik kuş. Üç ay sonra "
"üç ay ne kadar bir süre?" kumru sorularını sıralarken odaya giren halası "Yenge sen kalk. Ben hallederim, kumru seninle de görüşeceğiz. " Nihal'i kaldırmıştı.
Nihal'in içinde bir huzursuzluk vardı kocasının sesi duymak istiyordu.
Salonda yengesi, kuzeni yaren'i emziriyor. Deniz ise hediyelerini sayıyordu "ya deniz! Bak sakın elleme hediyelerimi" büyük adımlarla kapıdan giren küçük bedeni çok sevimli görünüyordu.
Kumru altı yaşına girmiş, deniz ise sekiz yaşına.
"Hediyelerini?" Denizin hediyeleri aynı zamanda onunda hediyeleriydi." Hem ne var kızım ?sayıyoruz işte" kumru yanına yaklaşarak "kaç tane var?" diye sorduğunda deniz sırıtarak "kendin saysana " dedi.
kumru denizin kolunu ısırdı. "Al saydım" diyerek annesinin arkasına saklandı.
"sen illaki ayağa kalkacaksın pis kuş" dedi. Deniz. Annesinin arkasına saklanmış kumruya ters ters bakarak.
Telefon melodisi tüm odayı doldururken kumru koşarak annesinin telefonunu aldı.
"baba!" heyecanlı sesi herkesi gülümsetirken "kuşum " babasından aldığı karşılık onu mutlu etmemişti "ben kuş değilim." derken ki sesi ve yüz ifadesi herkesi güldürmüştü. " Evet ,sen babasının prensesisin, " dedi cihangir.
"Baba ben altı yaşına girdim , senin gibi kocaman oldum artık asker olabilir miyim?"
"Daha geçen hafta öğretmen olmayacak mıydın?"
Mızmızlanarak "deniz gibi çocukların öğretmeni olmam ben! Ben annem ve senin gibi asker olacağım." dedi .
"Anlaşalım. Doktor ol, askerleri iyileştir anlaştık mı ?" bu fikir aklına yatmıştı. "anlaştık! Doktor olup denizin götünden kan alacağım" diyerek telefonu annesine verdi ve kaçmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARLAS
Teen FictionBir kurşun yankısıydı evi kül eden. Bir vatan sevdasıydı o yola düşüren. Bir annenin feryadı ve gözyaşıyla yıkadığı tabuttu, kahraman. Bir kız çocuğunun kalp kırıklıklarıydı belkide... Bilmiyorum... Ama bildiğim bir tek şey var o'da bu hikayenin o s...