Aradığınız mercan'a şuanda ulaşılamıyor...
"Zekeriya Mahmut çelebi bir metninde şöyle bahseder..." Tam ben söyleyecekken Züleyha lafını kesti. "Öyle biri mi var?"
Cıkladı mücahit. "Hiç yakıştıramadım. Nasıl bilmezsiniz Zekeriya Mahmut çelebi'yi?"
Götümü bir türlü sığdıramamıştım. Şuan için tek derdim buydu.
Bütün tim, ben ve Züleyha hepimiz bir askeri aracın içinde ilçeye iniyorduk. Ben neredeyse mercan'ın kucağında oturuyordum. Mücahit, züleyha ve şafak önde timin geri kalanının yarısı arkada, yarısı bizimle içerdeydi.
"Sen ne diye öndesin?" Dedi boran. Aracı kullanan oydu.
Mücahit ve Züleyha sürekli konuşuyorlardı.
"Bana mı dediniz komutanım?" Dedi mücahit.
Cık yaptı boran. "Havada ki kuşa dedim."
Arabayı sağa çekerken arkasına döndü. Benim rezil durumuma baktı. "Koçum sen doktorla yer değiştir," dedi Mücahide bakarak.
"Ben mi oturayım mercan komutanımın kucağına?" Dedi mücahit.
"Heye amına koyayım." Eliyle ensesini sıvazladı.
"Pala sen gel arkaya, ben oturtacam seni," dedi gökhan arkadan.
Mücahit inerken bende ön tarafa geçtim. Az önce midesi bulamayan kızın midesi bulandığı için ben sol tarafa oturmuştum. Arkadan bir kaç kemik sesi geldiğinde pars güldü.
O, en sağda bacaklarının arasından silahını kavramış oturuyordu.
Boran tekrar sürmeye başladığında gözlerim dolmuştu.
Bu arabaya en son bindiğimde beş altı yaşlarındaydım. İlk defa binmiştim. Heyecanım doruklardaydı ve babam yanımdaydı...
Gözlerimi kapattım. Şuan bana tek iyi gelebilecek şey oydu ama onu da hayat bana çok görmüştü.
Say kumru, şafak...6.520...
Gözlerimi araladım. Yüzbaşı dikiz aynasından bana bakıyordu. Göz yaşı sol gözümden ılık ılık yanağıma süzüldü.
Başımı önüme eğdim. O beni ağlarken görmesini isteyeceğim son kişi bile değildi.
"Gurbetçi doktor," diye mırıldandı sadece benim duyabileceğim bir sesle.
Sol omzumla göz yaşını sildiğimde boran radyoya bastı.
Özdemir Erdoğan: Gurbet çalmaya başladı.
Gülümsedim. Başımı kaldırdığımda bana baktı. Gözyaşının bıraktığı ize gözü takıldı ve hiçbir şey demeden önüne döndü.
Kime desem derdimi ben, bulutlar?
Bizi dost bildiklerimiz vurdular
Bir de gurbet yarası var, hepsinden derin
Söyleyin memleketten bir haber mi var?
Yoksa yârin gözyaşları mı bu yağmurlar?
Söyleyin memleketten bir haber mi var?
Yoksa yârin gözyaşları mı bu yağmurlar?
İçerim yanıyor, yâr yâr, yaram pek derin
Bana nazlı yârdan, aman, bir haber verin
İçerim yanıyor, yâr yâr, yaram pek derin
Bana nazlı yârdan, aman, bir haber verin
Oy
Bulutlar yârime selam söyleyin
Kavuşma günümüz yakınmış deyin
Felek yârdan ırak koyduysa bizi
Gurbet ilde bir başıma neyleyim?
Yârdan ırak yaşanır mı? Söyleyin
Gurbet ilde bir başıma neyleyim?
Yârdan ırak yaşanır mı? Söyleyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARLAS
Teen FictionBir kurşun yankısıydı evi kül eden. Bir vatan sevdasıydı o yola düşüren. Bir annenin feryadı ve gözyaşıyla yıkadığı tabuttu, kahraman. Bir kız çocuğunun kalp kırıklıklarıydı belkide... Bilmiyorum... Ama bildiğim bir tek şey var o'da bu hikayenin o s...