1.0

610 53 23
                                    

"Hayır, ben futbol falan oynayamam."

"Ne kadar naziksin?"

"Dışarıda nasıl bir güneş var farkında mısın acaba? Sabah hava kapalı olduğundan yanıma güneş kremi bile almadım üstelik."

Sunghoon boğucu derecede kalabalık odada giyinen çocuklara sırtını dönüp tişörtünü giyinirken söylenmeye devam ediyordu. Oğlanlar daha fazla üstelemeyip bıkkınca nefeslerini verirken yerlerine geri döndüler.

Odanın diğer tarafında çoktan üstünü giyinmiş bir şekilde telefonuna bakan Riki uzun zaman sonra başını kaldırıp etrafına göz attığında aklına gelen fikrin ardından konuştu.

"Üçüncü şubenin dersi boşmuş. Onlardan birilerini alırız maça."

Riki'nin karşısında oturan Yeonjun arkasındaki gri dolaba sırtını yaslayıp kollarını açtı. Sunghoon'a bir bakış atıp Riki'ye döndüğünde yüksek sesiyle konuştu.

"Bunu daha önceden niye söylemedin? Sunghoon'u ikna etmeye çalışmak bile çok yorucuydu!"

Riki de gülüp kapağını kapattığı dolabına yaslandığında Yeonjun Sunghoon'a laf etmeye devam ediyor, ne kadar mızmız bir insan olduğundan bahsediyordu.

"Yeonjun ben de buradayım farkındaysan, duyuyorum."

Yeonjun oturduğu geniş ahşap oturakta en uca kadar kayıp şaşkınlıkla açılan ağzını iki eliyle kapattı ve başını sallamaya başladı.

"Sen cidden burada mıydın? Bilsem daha kırıcı şeyler söylerdim!"

Sunghoon Riki'yle Yeonjun'un arasından geçerken kahkaha atıyor, biraz da abartarak gözlerini siliyordu. Kapıya kadar gittikten sonra kapıyı yavaşça açarken Yeonjun'a dönüp ciddi bir tavır takındı. Saçlarını geriye attı ve gözlerini Yeonjun'dan çekmeden konuştu.

"Komik değilsin!"

Riki ikisinin de tepkisini yokluyordu ki Yeonjun oturduğu yerden hızla kalkıp Sunghoon'a doğru koşmuş, Sunghoon kaçmaya çalıştığı sıradaysa havaya bir tekme savurmuştu. Koridorda sesleri yankılanırken uzaklaşmaya başladıklarında sınıfın diğer kalanı gülüşerek odadan çıktı.

Uzun koridorda yürürken en önde koşturan Yeonjun ile Sunghoon'a, ardından da onların arkasında yürüyen diğer sınıf arkadaşlarına baktı Riki. Ne kadar son sınıfların en kötü sınıfı olsalar da bu samimiyetin diğer sınıflarda olduğuna inanmıyordu. Çoğu zaman kavga ediyor, birbirlerini kızdırıyorlardı ama bu yarım yılda bile çokça anı biriktirmişlerdi. Muhtemelen okulun sistemine göre diğer dönemde gidenler ve yeni gelenler olacaktı fakat bu havanın bozulacağını sanmıyordu. Lise bittiğinde -ki sadece bir dönem kalmıştı önlerinde- özleyeceği çok şey olacaktı. İki derslik beden saatine sığdırmaya çalıştıkları futbolu onlarla oynamayı, soğuk kış aylarında peluş yastıklara sarılıp uyumayı, sınavdan önce işe yarayacağını umdukları ama saçma sapan olan yöntemlerle beraber çalışmayı, birbirlerini kızdırıp bütün koridorlarda koşturduktan sonra yorulmayı özleyecekti. Geç kaldığı günler kantinde yemek ısmarlayan Jungwon'u, her zaman kendisiyle çelişen ve enerji patlamaları yaşayan Jake'i ve hem aşırı özgüvene hem de özgüvensizliğe sahip olup hiç bir konuda ortayı bulamayan Heeseung'u özleyecekti. Birini daha diye düşündü Riki.

Birini daha özleyeceğim. Ve artık bu sırrı sadece kendime saklamıyorum.

Bahçeye çıktığında sahaya doğru yürürken ağaçların gölgelerine bakındı Riki. Jungwon Sunoo'yla gölge bir yerde oturup konuşacaklarını söylediğinden aklında yer etmişti bu. Önünde yüzünü yere eğerek yürüyen Sunghoon'un bağırışıyla daha fazla aramasına gerek kalmadığını anladığında Sunghoon'un yöneldiği yere doğru yürümeye başladı.

ғᴇᴀʀʟᴇss • sᴜɴᴋɪ | ᴊᴀᴋᴇʜᴏᴏɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin