-🎑

431 64 17
                                    

Bütün gün başım patlayacak gibiydi. Tek bir saniye bile uyuyamamama rağmen tüm gün uyuyormuş gibi yaptım. Eğer birileriyle konuşursam ağzımı tutamayacağıma eminim çünkü tanrı aşkına kim böyle bir şey yaşar ki? Muhtemelen beni direkt hastaneye falan götürürlerdi ama bu ihtiyacım olan en son şey. Şuanda tek istediğim Chan'ın olayını çözmek.

Dün anneme belli etmemek için garip davrandım bu yüzden biraz kötü hissediyorum. Bu sefer daha dikkatli olmalıyım. Uzun bir süre normal şekilde yaşayamayacağım bu yüzden her olayda etrafımdaki insanlara yüklenme dürtüsünü şimdiden bastırmam gerek.

Bütün gücüm yerinde ve tekrar eve girdim. Odama adımlamak benim için güç ama garip bir şekilde oraya doğru çekiliyorum. Büyük bir beklentiye kapıyı açtıktan sonra ise... Hüsran.

Chan ortalarda yok. Neden peki? Bu bir günlüğüne olmuş bir şey miydi?
Aklım bile benimle dalga geçiyor resmen oysa ki tüm gün neler neler düşünmüştüm!

"Imm Seungmin."

Derin nefes almalı ve bana seslendiği için korkup sıçradığımı unutmalıyım. Derin nefes al Seungmin çok derin.

"Özür dilerim."

"Hayır senin suçun değil ben biraz panikledim sadece. Gittiğini sanmıştım da. Neredeydin?"

"Evde canım sıkıldı ve yapacak bir şeyim yok. Bu yüzden seni beklemek için bahçeye çıktım, yavru kedi görünce onu izlemeye dalmışım."

Bu oldukça şirin bir bahane.

"Üzgünüm sana parkın yolunu tarif etmedim."

"Önemli değil."

"Sıkılmış olmalısın."

"Biraz ama kaybedecek zamanım yok nasıl olsa. Ben hayalet gibi bir şeyim."

Onu ikinci görüşüm ve şimdiden tüm korkutuculuğunu kaybetti. Bir hayaletin bu kadar sevimli davranabileceğini bilmiyordum.

"Hadi gidelim o zaman."

"Şimdi mi?"

"Evet. Yarın canın sıkılırsa istediğin gibi git ve güzelce dön. Kaybolmayacağını umuyorum."

Hızlıca merdivenden indim ve çıktıktan sonra refleks olarak kapıyı direkt kapadım. Ne yaptığımı fark edip döndüğümde Chan tabii ki kapının içinden geçmişti. Sanırım onun için bir sorun yok.

"Bak buraları güzelce ezberle." burnumu kaşıyormuş gibi yapıp gizlice ona fısıldıyorum ve bu koca şapşal her dediğimi dikkatle dinliyor. Bütün odağını yolun kenarındaki dükkanlara vermiş ve cidden hepsini teker teker aklına kazıyor gibi.

Onu parka götürüp biraz dolaştırdım ve insanlardan uzak bir yer bulup fısıldamaya başladım:
"Ben eve gideceğim istersen biraz daha burada kalabilirsin."

"Hayır bende seninle gelmek istiyorum."

Kimsenin onu göremediği ve duymadığı aşikardı ama benim gibi fısıldayarak konuşuyordu. Bu çok komik.

Eve döndüğümüzde kendimi her zamanki rutinime hazırlamam gerektiğini fark ettim. Her şey normal görünmeliydi. Ama Chan'ın ne kadarını hatırlayacağını ve hatırladıkça nasıl değişeceğini görmek istiyordum bu yüzden rutin işini erteledim.

Dün hepsini okutmadığım günlüğü tekrar çıkardım. Çekmeceyi itmeye çalışırken, bir şeye takılmış olacak ki geri gitmedi. Sinirle onu yerine oturtmaya çalışırken farkında olmadan günlüğü bıraktım. Birkaç dakika süren zor bir sürecin ardından nihayet yerine oturttum ve- Hassiktir!

My İmaginary Friend/ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin