62. BÖLÜM

84 5 5
                                    

Herkes gelmişti. Ama Oğuz saatlerdir ortalıkta yoktu. "Şey Oğuz gelmedi mi? Eşyalar falan var ama." Helin arkasını döndü. "Ve arabası da burada." Dedi. O olay yaşanırken orada olan herkes yere bakıyordu. Emir de dedikleri için pişman duruyordu ama hiç alttan alacakmış gibi de değildi. Bir an da böyle bir şey olması iyi değildi. Hem de hiç iyi değildi. Onlar arkadaştı, dostu. En önemlisi de kardeşti. Ama kardeşler böyle yapmazdı. Birbirlerinin hatalarını örterdi. Ama şimdi her şey ortaya çıkmıştı.

"Acaba baksak mı? Sabah gitti bir daha da gelmedi." Aren bana döndü. Ben de Ferideye... Sabahtan beri yani Oğuz gittiğindne beri yüzü gülmemişti kızın. Belki de buraya sadece Oğuzu görmek için gelmişti ama saatlerdir göremiyordu onu. O mu arasaydı Oğuzu? 

Ardından Emire döndüm. Belki de asıl araması gereken kişi oydu. Oğuzdan özür dilemeliydi.  Aren de benimle aynı şeyi düşünmüş olacak ki o da Emire bakıyordu. "Oğuz kim? Sarışın olan mı?" Diye soran Canla bakışlarımızı ona döndük. Can Helinin abisiydi. "Aynen sana benziyor." Dedi Emir. Helin dışında kimseyle konuşmamıştı Oğuz gittikten sonra. Durulmuştu. Hatta Helinle de öyle hararetli bir sohbete girmemişti. Pişmandı. Emindim.

"Bana mı benziyor? Benim kadar yakışıklı yani." Diye sorduğunda aramızda sadece Arzu ve Helin gülmüştü. Normalde ben de güler hatta Oğuzun ondan daha yakışıklı oldğunu söylerdim ama şu an hiç öyle bir halde değildim. "Sendne daha yakışıklı oldğunu biliyoruz" Dedi Emir araya girerek. Oğuzla konuşamasa bile hatta onu kırmış olsa bile hala onu koruyordu başkalarına karşı. Bence şu an Oğuz bırada Emir de gitmiş olsaydı aynı şeyi Oğuz da yapardı. 

O ikisi kardeşti ve barışmaları gerekiyordu ama kimse bunu söylemeye cesaret edemiyordu. O zaman ben cesaret ederdim ve bu ikisini barıştırırdım. Acaba şimdi ben Oğuzu arasam açar mıydı? Risk almaya gerek yoktu. Eğer telefonunu kapatmamışsa kesin olarak Feridenin telefonuna bakardı. Bence herkes bunda hem fikirdi ama onlara sormama gerek yoktu.

"Feride Oğuzu arayıp hoparlöre alır mısın? Nerede olurdğunu sorar mısın?" Feri teleofnunu cebindne çıkarttığında Aren bana ne yapıyorsun diye sordu. "Hiç sevgilim. Küsleri barıştırıyorum." Bunu dediğimde Aren önüne döndü. Feride ise Oğuzu aramıştı. İkinci çalışta açtı. "Oğuz ne yapıyorsun?"

"Hiç ormanda dolaşıyorum biraz." Feride başını salladı. "Ne zaman geleceksin? Buraya senin için geldim ama seni göremiyorum Oğuz." Feride cevabı bekledi. Aslında tek o beklemiyordu. Buradaki herkes bir cevap bekliyordu. "Gelmeyeceğim Feride. İstenmiyorum zaten. Kimse benimle aynı ortamda bulunmak istemez."

Emire kırıldığı açıkça belliydi. Zaten bunu sabah da anlamıştık. "Ama ben isterim Oğuz. Lütfen dön." Feride gerçekten onun gelmeisni istiyordu. "Eğer sen beni tanısaydın şu an da yanımda olmak istemezdin Feride."

"Tanıt o zaman kendini ki ben yine seni yanımda isteyeyim Oğuz. Lütfen ya ben geleyim yanına ya sen." Oğuz ilk cevap vermese de sonra dayanamayıp konuştu. "Tamam gel. Nehrin yanındayım. Sen zaten seversin. Bekliyorum." Gülümsedim. Benimle beraber diğerleir de gülümsedi. Şimdi sadece Emiri ikna edip götürmek vardı. O biraz zordu tabi. Emirin bu inadı olduktan sonra her şey zordu. 

Emire büyük bir gülümsemeyle baktım. O da bana baktı. Ama yüzünde sorgulayan bir ifade vardı. "Hadi bakalım kalk. Nehire gidiyorsun." Emir kaşlarını kaldırdı. "Ben" Dedi. "Evet sen. Hadi kalk. Kendini affettirmen gerek Emir. Haksızdın." 

"Sen de mi böyle düşünüyorsun? Konuyu bile bilmiyorsun." Emire bir adım yaklaştım. Ama o hala yerinde oturuyordu. "Evet bilmiyorum ama ona öyle demeni gerektirecek bir an yoktu. Söylemenin bir sebebi olamaz ama sen yine de alakasız bir şey için ona hakaret ettin. Öyle olmaz. Özür dilemen gerek." Onu sandalyeden kaldırdım. "Hadi"

Allah Kerim/ textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin