eight

874 42 21
                                    

Üzerimdeki siyah mini elbisemin fermuarını çekerek düzelttim. Göğüs kısmında herhangi bir askı yoktu fakat vücudumu sardığı için çok güzel görünüyordu. Omuzlarımın açıkta kalması için saçlarımı geriye atmıştım. Rosé beni bekliyordu ve ben hâlâ çıkmamıştım. Saat geç oluyordu. Telefonuma gelen yüzüncü bildirimin sonunda kahküllerimi düzelterek çantamı aldım ve hızlı adımlarla evden çıktım.

Gülümseyerek arabaya ilerlemeye başladım. Kolumu kaldırarak seslendim, "Şoförüm, bu güzelliğe kapıyı siz açmayacak mısınız?"

Rosé gözlerini devirdi. "Geçsene kızım." Bu kız sinirlendiğinde çekilmez oluyordu.

Bu sefer ben de ona gözlerimi devirerek kapımı açtım ve oturdum koltuğa. Rosé ile üniversiteden arkadaştık. 4 sene olmuştu tanışalı. Onunla fazlasıyla yakındık ve sürekli birlikteydik. Geleceğin mütercim tercümanları olmamıza rağmen gece hayatını bırakamıyorduk.

Özel bir şirkette çalışıyordum babam sayesinde. Dil yeteneğim vardı. Hergün olmasa da haftada iki-üç gün uğrar, ne var ne yok diye kontrol ederdim. Arabayı çalıştırıp yola koyulurken gözleriyle beni süzdü.

"Güzel olmuşsun. Yine onu mu görmeye geliyorsun?"

Hiç düşünmeden cevapladım. "Evet."

"Kızım sen iyice kendine takıntı yaptın çocuğu." Kıkırdadım bu sözüne. Jungkook'tu o. Tabii olacaktım. Onunla en son dün gece konuşmuştuk. Hediye göndermiştim ona. Bu bile sinsi bir sırıtma yaratırken yüzümde, onun telefonu kapattıktan sonra yaptıklarını düşünmeme yol açıyordu. Israrcı bir kişiliğim vardı onunlayken. Utanmazın tekiydim, evet. Ağzımın ayarı yoktu. Aynı zamanda eteğiminde. Çünkü ne istersem, alırdım.

Jungkook'u istiyordum ve bu yavaş yavaş olacaktı. Beni ona çeken bir şey vardı. Bu çeken şey her ne ise başımı döndürüyor, sarhoş olmamı sağlıyordu.. Ondan hoşlanmıyordum, kalbiyle işim yoktu. Üstümde olmalıydı, içimde istiyordum onu.

Fazlasıyla yakışıklı bir adamdı, çekiciydi. Onu gören biri, bir daha unutmazdı onu. Kendime engel olamıyordum, düşlerimde o varken parmaklarım işimi görmüyordu artık.

Rosé'nin telefonu çaldığında telefonuna uzanarak aramayı açtı ve konuşmaya başladı. Arayan annesiydi. O annesiyle konuşurken bende sıkılarak telefonumu elime aldım. Hesabıma girip Jungkook ile olan mesaj kısmına tıkladım.

lisa:
selam kookie
(00.03)

jungkook:
selamlar
(00.20)

lisa:
nasılsın
özledim

jungkook:
iyiyim
daha dün konuştuk
çabuk özlemişsin

lisa:
ne soğuk herifsin
bende desen ne olurdu

jungkook:
yalan söylememi mi
istiyorsun

lisa:
yalan olmayacağı
günleri ne zaman
göreceğim

jungkook:
hiçbir zaman
mekana gidiyorum

lisa:
bende gidiyorum
hediyem nasıl

jungkook:
dün biraz kirlettim onu
sanırım yıkamalıyım

lisa:
istersen evine gelip
ben yıkayabilirim

jungkook:
yenisini bırakırsın

dirty, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin