eleven (m)

1.5K 50 22
                                        

iyi okumalarrr 🩷⭐️🫂

Saatin nasıl geçtiğini, buraya nasıl geldiğimi o kadar anlayamamıştım ki. Zaman şu ara fazlasıyla hızlı geçiyordu. Akşam için Rosé ile alışveriş yapmaya gitmiştim. Kendime siyah askılı mini bir elbise almıştım. Birkaç elbise daha dolabıma eklenmişti fakat aralarında en beğendiğim bu olmuştu. Saçlarımı düzleştirmiş, hafif bir göz makyajı ile tamamlamıştım. Alışveriş yapmayı seviyordum. Özellikle ayakkabı almak büyük tutkumdu. Fazlasıyla paraya kıyıyordum bu konuda ama yine de aşıktım bebeklerime.

Babamla arabadan inmiş, içeriye doğru yürüyorduk. Bizi gören personeller selam veriyor, bizi izliyorlardı. Babamın ortamlardaki saygın kişiliği benim peşimde kuyruk haline gelmişti. Fakat seviyordum bunu.

Anne ya da baba mı dersek ayrım yapacak dereceydim. Annem ve sevgilileriyle muhattap olmamak için babamla vakit geçiriyor, arada annemle kahve içmeye gidiyorduk.

Sonunda görüş açıma garsonun işaret ettiği bir masa iliştiğinde bakışlarımla masayı taradım. Telefonuyla ilgilenen biri ve karşısında yaşça büyük, babası olarak tahmin ettiğim bir adam vardı. Masanın diğer ucunda iki
kişi daha oturuyordu. Bakışlarımı babama çevirdim, elini belime yerleştirerek gülümsemesini yüzüne ekledi.

Masaya yaklaşmamızla masadakiler ayaklanırken gülümsemeye çalışarak bakışlarımı onlara çevirdim.

Gözlerim, gördüğüm görüntü karşısında açılırken, elektrik çarpmışcasına karşımdaki adama bakıyordum. Aynı bakışı o da bana atarken kaşlarını çatmış haldeydi. Jungkook'un burada ne işi vardı?

İlk önce yaşça büyük olan adamla tokalaştı babam. "Phai Manobal."

"Jeon Haneul."

Bende elimi uzatıp gülümseyerek tokalaştım. "Memnun oldum, bu da kızım Lisa."

Ardından Jungkook'a döndü babam. Beyaz gömlek, siyah pantolon giymişti. Tanrım, fazlasıyla iyiydi. Bay Haneul gülümsedi. "Oğlum Jungkook, aynı zamanda yeni ortağınız."

Şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Daha birkaç gün önce ön sevişme yaşadığım adam karşımdaydı. Babamın yeni ortağıydı. Aklımdaki düşünceler gülümsememin genişlemesine yol açarken Jungkook soğuk ve tepkisiz bir ifadeyle baktı bana. Önce babamla tokalaşıp ardından elini bana uzattı. "Memnun oldum Jungkook." Sesimde bir tık muziplik akıyordu. Bakışlarımızı birbirimizden ayırmıyor, bakışlarımızla konuşuyor gibiydik.

Ben gülümsüyordum, o ifadesizdi. Bu tesadüf yaşadığım en iyi tesadüflerden biriydi.

Sinirli miydi çözemiyordum. Aynı şaşkınlık içindeydim. Diğer iki kişi de iş arkadaşlarıymış, hepsiyle tokalaştıktan sonra oturduk birlikte. Masanın başına babam ve karşısında Bay Haneul oturuyordu. Ben ve Jungkook yan yana, iş arkadaşları diye tanıştığım Kang Seulgi ve Kim Namjoon karşımızda, yan yanalardı.

Zaman geçiyor, sakin durmak bana göre değil. Gergin ama bir o kadarda seslerin susmadığı anlar yaşıyorduk. Yemeklerimiz önümüzde, ben Jungkook'u yan yan bakıyorum. Ne diye önüme oturmamıştı bu aptal.. Ağzımı aralayıp bir şeyler söylemek istiyordum ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Yemekler fazlasıyla güzeldi ama yiyesim gelmiyordu. Yanımda Jungkook varken yemeklere odaklanamıyordum. Onun hareketlerini takip etmekten kendimi alıkoyamıyor, önümdeki içkiden birkaç yudum alarak babam ve Bay Haneul'un konuşmalarını dinliyordum.

"Lisa, sen ne ile ilgileniyorsun?" Bay Haneul'un sesini duymamla birlikte ona doğru baktım.

"Ju- Şirkette tercümanlıkla ilgileniyorum." Jungkook'un bakışları beni buldu. Gülmemek için zor tuttum kendimi.

dirty, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin